Güzel Türkçemizin resmi güzelliklerinin en başında deyimler, atasözleri ve deyişler gelir. Gayrı resmi güzellikleri arasında arka sokakların dili küfürler ve argolar gelir. Ben hem resmi hem gayrı resmi güzelliklerini pek bir severim güzel Türkçemizin.
Bu güzide eserimde ele alacağım konu, 31’inde genel başkanlığa tek aday olması konusunda dibini gören partinin zirvesinde uzlaşılan,basın toplantısında mikrofonların açık olduğunu hesaba katmayıp İrsen Küçük’ün kulağına ayıp şeyler fısıldayan Hüseyin Özgürgün vekilin o meşum açıklamasıdır:
“UBP bundan sonra muhalefet görevini en iyi şekilde yerine getirecek”.
Konuyu layıkıyla inceleyip analitik bir şekilde etüt etmeye gayret edeceğimden, bu eserim epey bir sıkıcı olabilir. Verme ihtimalim olan bıkkınlık için, peşinen affınıza sığınırım pek kıymetli okuyucu!
Konunun siyaset felsefesi, felsefenin kendisi;siyaset sosyolojisi, sosyolojinin kendisi; siyaset psikolojisi, psikolojinin kendisi;siyasi tarih, tarihin bizzat kendisi; kültür sosyolojisi, kültürün bizzat kendisiile olan düz direkt lakası çok hassas.
Bu başlıklar altında insanlık tarihi boyunca üretilen teoriler, tezler, antitezler ve geyik muhabbetlerinin külliyatı, Çakıcı’nın yüce meclis kürsüsünden ifade buyurduğu ve kendisine zeval gelmesini engelleyen elçilik pozisyonuyla Girneli gençliğin ricası olduğunu beyan ettiği 7 ceddi ezecek ağırlıkta olabilir.
Şıp diye kavradığınız üzere, kaldıramayacağımız yükleri sırtlamanın bizi aşması, ortada dağ gibi apaçık duran yükün Zorlu Cezaroğlu’nun 1 Kadifesi’nin üstün teknik özelliklerini bile gölgede bırakması meselenin etrafından dolanmamızın esasını teşkil etmektedir.
Nedir, nedir acaba nedir?
Muhalefet görevi nedir? Bu büyük, derin, yüce ve ehemmiyet arz eden mahiyette bir sualdir. Sualin en önemli parçası muhalefetin bir “görev” olarak telakki edilmesidir. Görev nedir? Hangi durumlar görev kategorisine girer? Bir durumu görev olarak telakki etmekle etmemek arasındaki fark nedir? Bunlar da çok önemli sorulardır.
Muhalefet, bir itiraz, bir reddiyedir. PekiÖzgürgünUBP’nin muhalefet görevini en iyi şekilde yerine getireceğini söylerken ne demek istemiş olabilir?
Kestirmeden sormak isterim: CTP ile koalisyon kurma konusunda hemfikir olup hassasiyetleri hallettiğini açıklayan UBP CTP’li bir hükümetin hangi icraatına itiraz edecek? Hele ortağı da CTP ile hemfikir olup hassasiyetleri halleden bir koalisyon hükümetinin hangi duruşuna reddiye temelli bir duruş sergileyecek?
Köklü itiraz yakışmaz!
Bu iki soru çok önemli, biliyorum ama cevaplarını bilemiyorum. Düşünmek lazım. Birlikte düşünelim isterim çünkü birlikten kuvvet doğar. Gerçi güzel Türkçemizin diğer kulvarı, çokluğun iyi bir şey olmadığını da söyler. Biz ilk kulvarda kalalım ki dilimiz temiz kalsın, Havadis’inüst yönetimine de sıkıntı yaratmayalım.
CTP’li bir hükümet köklü reformlar yaparken, ki bu köklü durumdan zerre kadar şüphem yok, kendi başına bir yenileşme, gençleşme projesi olan Yeni UBP neye muhalefet edecek? Eski usul devam edelim mi diyecek? Yok demez bence, diyemez yani. Derse zaten, kendini inkâr eder.
Malumunuzdur ki Ağustos 2012’de ihtişamlı bir basın toplantısıyla açıklanan Büyük UBP projesinin esasları sarihtir:
1. UBP daha kurumsal ve disiplinli bir parti olacak.
2. UBP tek adam yönetiminden kurtulacak.
3. UBP, sadece bir veya birkaç kişinin sesinin çıktığı bir parti olmaktan çıkacak.
4. UBP’de artık herkesin sözüne itibar edilecek
5. UBP tüzüğü çağdaş ve günümüze uygun hale gelecek.
6. Bakanlıklar bürokrasiden arındırılacak.
7. Tüm bakanlıklar artık halka dönük, insan merkezli ve bürokrasi eziyetinden arınmış birer hizmet merkezi haline gelecek.
8. Ekonomi, sektör merkezli yönetilecek.
9. Ekonomik örgüt temsilcileriyle iç içe çalışılacak.
10. Büyük UBP projesi Ankara ve Anadolu’nun sonsuz desteğiyle hayat bulacak.
11. Büyük UBP projesi tamamlandıktan sonra parti gençlere teslim edilecek.
Şimdi bayrağı 31’inde İrsen Küçük’ten almaya namzet bir vekil 6, 7, 8 ve 9’uncu maddelerin kapsamına giren CTP’lihükümetin icraatlarına nasıl direnip, nasıl itiraz ederek muhalefet yapacak?
Meselenin teknik taraflarını geçtim, pratik taraflarında da büyük kimya uyuşmazlıkları ve genetik komplikasyonlar var.
Siyah çelenk koyma, yaftalı yürüyüş yapma, oturma eylemi düzenleme, megafonla slogan atarak kitleleri gaza getirme, çemberlerde bayrak sallama, sandığı kapıp kaçma, kürsüde bin saat konuşma, her grev çadırında bağdaş kurma… Bunlar zor işler. UBP bir “salon partisi” olarak böyle “avam işlere” pek uygun değil.
Bir an için sınırları zorlayıp şöyle bir hayal edin:
İrsen Küçük elinde megafon kitlelerin muhalif lideri olarak nutuk atıyor!
Özgürgün elinde siyah çelenk beraberindeki heyetle Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliği’nin kapısına doğru ilerliyor!
Çavuşoğlu, bir grev çadırında bağdaş kurup grevcilerle işçi hakları konusunda DasKapitak kıvamında muhabbet ediyor, kapitalizmi eleştiriyor!
Tahsin Ertuğruloğlu, elinde yafta süt paralarının ödenmemesini protesto ediyor!
Hamza Ersan Saner, KTHY önündeki yeni bir eylemde bağdaş kurup işsizlerin haklı taleplerini basına anlatıyor!
Ersin Tatar, emekli maaşlarından yapılan yasa dışı kesintilerin hala geri ödenmemesini protesto eden zehir zemberek bir basın açıklaması yapıyor!
Faiz Sucuoğlu, Sunat Atun, Erdal Özcenk, Dursun Oğuz,Ünal Üstel, Kutlu Evren, İzlem Gürçağ,Ali Pilli, Kemal Dürüst,Hüseyin Alanlı ve Dr. Hamit Bakırcı için şık duracak muhalif duruşları bir zahmet siz hayal ediniz. Yoruldum!