Salgının ilk aylarında 3 ay kapanıp sokağa çıkma yasağı uygulaması başlayınca bunun adına ‘başarı’ dedik…

Gerçekten de başarılıydık, çünkü ne ülkeye tek uçak iniyordu ne de Güney Kıbrıs kapıları açıktı!

Sadece Sağlık Bakanı değil dönemin Başbakanı Tatar ve diğer tüm devlet erkanı ‘başarılıyız’ diyor başka bir şey demiyordu…

Ülkeye tek bir giriş çıkışın olmaması ‘başarı’ diye nitelendirince uçuşlar başladıktan sonra vakalar doğal olarak artmaya başladı!

İşte asıl başarı hikayesi de bu saatten sonra yazılmalıydı…

Şimdi Bakan Pilli’nin açıklamalarını izliyoruz ve üzülüyoruz!

Görüntü şudur;

Sağlık Bakanlığı bu süreçte yalnız bırakılmıştır, zaten Pilli de son iki gündür bunu dile getirmeye başladı…

Tamam Pilli sağlığın başında ama bu dönemde tek sorumlu değildir!

Cumhurbaşkanı da Başbakan da tüm bakanlar da yaşanan bu hassas süreçte en azından Bakan Pilli kadar sorumludur, bu işten kendilerini sıyıramazlar…

Bakan Pilli artık bir çaresizlik içine girmiştir…

Okullarda ve dershanelerde patlayan salgından sonra diyor ki;

“Vakalar artarsa Şubat tatilini Ocak ayına çekebiliriz…”

Okullardan bahsediyoruz Sayın Pilli!

Binlerce öğretmen ve on binlerce öğrenciden…

Ne demek vakalar artarsa!

Vakalar arttıktan, bulaş iyice yayıldıktan sonra okulları kapatsanız ne olur kapatmasınız ne olur…

Bunun için sağlık üst kurulunun kararına bile gerek yoktur!

Toplayacak Bakanlar Kurulu’nu, vuracak elini masaya, okullar için tatil kararına kim karşı çıkabilir ki…

Salgın okullarda dershanelerde başladı, hem öğretmenler hem de öğrenciler büyük risk altındadır!

Hatta bu yöndeki kararın Sağlık Bakanlığı değil Başbakanlık tarafından verilmesi de absürt olmaz…

Bakan Pilli artık köşeye sıkışınca devlet kurumları da dahil herkese sitem etmeye başladı ve bunda da kısmen haklıdır!

Çok acil hemşire alınmalıymış…

Yani böyle bir karar 3 hemşirenin pozitif çıkması, 21’inin de karantinaya alınmasından sonra mı gerekliydi?

Zaten hastanelerde 100’e yakın hemşire açığı var, bırakın artık kamu sınavını taşeron bile olsa bizim hemşire ordusuna ihtiyacımız var…

Kimse kimseyi suçlamayacak!

Nasıl geçen aylarda taşeron altında hemşire ve sağlık çalışanı alındıysa vakalar artığına göre gerekirse aynı kararı üretip ne kadar gerekliyse o kadar istihdam yapacaksın…

Allah korusun bütün hemşireler pozitif olduktan ya da karantinaya girdikten sonra bu kararı üretsen ne yazar!

Salgın sürecinin en başından beridir yazıyoruz…

Sağlık Bakanı Ali Pilli’nin bu süreçteki iyi niyetliliğinden şüphemiz asla yoktur!

Günde birkaç saat uyku ile günün büyük çoğunluğunu bakanlıkta geçirmiştir, görünen o ki bu tempoya devam edecektir…

Söylemeye çalıştığımız artık bu belanın sadece Pilli’nin değil memleket meselesi olduğudur!

Ve görüldüğü kadarıyla da Pilli bu zorlu yolda tek başına bırakılmıştır…

Ona bunu yapmaya kimsenin hakkı yoktur!

Bu sürece onunla başlanmıştır, inşallah süreç sonunda yine o olacaktır…

Herkes bir yana çekilip de sağlık gibi çok ciddi bir konuda tüm yük onun omuzlarına bırakılırsa olumsuz sonuçlar karşısında bunun vebali bu hükümetin başınadır!

Eğer kendisine gerekli destek verilmezse, çuvallamakta olduğumuz süreç ileriki günlerde tamamen çuvallama ile sonuçlanacak ve bunun da bedelini toplum olarak herkes ödeyecektir…

MESAJ KUTUSU

Sayın Olgun AMCAOĞLU, bir devlet ilkokulunda pozitif çıkan bir öğretmenin aynı zamanda bir özel dershanede de ders verdiğini ve böylelikle riskin şimdi çok daha fazla olduğunu biliyor muydunuz? İkinci iş ayıbı bir yana şimdi konu tamamen sağlık olduğuna göre bu konuda ciddi tedbirler almanızı bekliyoruz!

Sayın Koral ÇAĞMAN, Türkiye’de asgari ücrete 500 TL net zam yapılırken doğal olarak artık ülkemizde de asgari ücretteki yüksek artış beklentisi artmış durumda. Bakanlıktaki ilk günlerinizde sizi de önemli bir sınav bekliyor, hadi bakalım kolları sıvama vakti gelmiştir…

Sayın Başak TEKEREK, Ekonomi ve Enerji Bakanlığı müsteşarlık kontenjanı rezerve edildiğinden sizin YAGA Başkanı olarak atanma listesine girdiğinizi duyduk. Bu görevi kabul edip etmeyeceğiniz merak konusu olmuş ki bu konuda yoğun mesajlarınız geliyor!..

Sayın Fikri ATAOĞLU, muhalefet döneminde yanınızdan hiç ayrılmayanları iktidar sürecinde yabana atarsanız siyasi yaşamınızdaki en büyük hatayı da yapmış olacaksınız. Unutmamak gerek ki makamlar geçicidir ancak dostluklar kalıcıdır. Onları ihmal etmemenizi tavsiye ederiz!

Sayın Erhan ARIKLI, Kıb-Tek’i bu sıralar fena halde dilinize doladınız ancak bu konuda açıklama yaparken belgelere dayalı olursa çok daha inandırıcı ve güvenilir olursunuz. Bilirsiniz mahkeme karar verinceye kadar insanlar suçlu değil sadece zanlıdır!

Sayın Mehmet YÜCEL, herkesten Turizm Bakanlığı Müsteşarlığı için tebrik kabul ederken şimdi de Antalya temsilciliği için adınız anılmaya başlandı. Belli ki birileri şu atama işine fazla kafa yoruyor ve böylelikle listeler bir türlü atamalara dönüşemiyor! Hakkınızda hayırlısı artık…

Sayın Gülşah Sanver MANAVOĞLU, HP’nin kurultayından sonra partide Kudret Özersay’ın başkan yardımcılığına getirilip ikinci adam olacağınızı duyduk. Yıpranan ve kan kaybeden bir partide işiniz hayli zor ama imkansız da olmasa gerek değil mi? Şimdi timsahları ve kırbaçları çoğaltma zamanıdır…

Sayın Resmiye CANALTAY, Cumhuriyet Meclisi Başkan adaylığınız dün resmiyet kazandı hayırlı uğurlu olsun. Bakalım bu seçimlere de müdahale var diyenler meclisteki seçimlerde parmaklarını kaldıracaklar mı yoksa tepkilerini ortaya koyacaklar mı?

Sayın Tunç ADANIR, hem müteahhitlik, hem iş sağlığı güvenliği uzmanlığıı hem de Müteahhitler Birliği sekreterliğini birlikte götürmek epey zor olsa gerek değil mi? Bu arada bu yoğunluğu nasıl yüklendiğiniz de sorgulanmaya başladı haberiniz olsun istedik!..

Sayın Zorlu TÖRE, Cumhuriyet Meclis Başkan adaylığı artık dünden itibaren hayal oldu. Şimdi mecliste yapılacak olan oylamada bu konudaki tavrınız merak edilmeye başlandı. Eliniz havada mı olacak aşağıda mı? Yoksa soğuk algınlığı gerekçesiyle evde kalmayı mı tercih edeceksiniz?