Haftanın 6 günü iş başı yapmadan arkadaşlarla takıldığımız yer bellidir;
Genelde 08.00-09.00 arasında Göçmenköy’de kalabalık bir grupla sandviç ya da tost yeriz…
En çok da büfe sahibi Sedat konuşur çünkü bütün bilgiler ona akar…
Daha fazla memleket meseleleri konuşulur yorumlar yapılır ama birkaç aya kadar herkes kendince konuşup sonuçta güle oynaya işine giderken acayip bir değişikliği hissetmeye başladım…
Herkeste bir surat herkeste bir şikayet ve sitemler epey yoğunlaştı!
Örneğin bizden daha genç bir meslektaşımız artık adayı terk etme düşüncesinde olduğunu söylemeye başladı…
Müteahhitlik yapan bir arkadaş da aynı fikirde ‘artık bu memlekette iş yapılmaz oldu’ diye sitem ediyor…
Ülkeye lastik atıkları konusunda ciddi paralar akıtıp yatırım yapmaya çalışan başka bir girişimci devletteki bürokrasiyi yerden yere vuruyor…
Sanatçı dostlarımızın birçoğu sanattan ekmek yiyemediklerinden dolayı düğünlere kadar düştüklerini dile getiriyor…
Dün bu konuları aramızda tartışırken büfenin camından Sedat dostumuz gırtlağı yırtılırcasına bağırıyordu;
Elindekini küçük olduğu için önce fark edemedim sonra yaklaşınca gördüm minik bir domatesti!
Sedat hiddetle bu hilkat garibesine benzeyen domatesi göstererek yine yüksek sesle sordu;
“Bu domatesi ben çarşıdan 5 TL’ye alıyorsam nasıl mutlu olayım ki?”
Bunu söylerken hiç de şakası yoktu çünkü resimde de göreceğiniz gibi psikolojik durumu her şeyi açıkça ortaya koyuyor zaten…
Daha kızarmamış ama  birtakım kısımları kararmış, bir kısmı da çökmüş garip bir domatesti elindeki…
Her türlü kötü özelliklerine rağmen de kilosu 5 TL’den satılıyordu çarşı ve marketlerde…
“domates mevsimi geçti yemesin kimse” dedim ama Sedat bir esnaftı ve illaki ki o sandviç ekmeğinin içinde birkaç dilim de olsa domates olacaktı…
Türkiye’de bir kilosu en fazla 1 TL’den satılan hem de en iyi domates burada olsa demek ki en azından 10 TL fiyat biçecekler…
Ama Türkiye farklı burası çok farklı;
Türkiye’de özellikle gıda konusunda çeşitli seçenekler var…
Paranıza göre ister semt pazarına gider 50 kuruşa da domates bulursunuz, yok manandan daha kırmızı ve büyük domates isterseniz 2 TL ödeyip çantayı doldurursunuz…
Bizde durum farklıdır, genelde tek ürün vardır ve zengini de fakiri de aynı ürünü aynı fiyata alır…
Ben bunları kafamdan geçirirken tarımla yakından ilgili başka bir ağabeyimiz girdi araya;
“Bunun tek sebebi tarladan domatesi satın alan tüccardadır” diye…
Demesi şu;
Tüccar gidip üreticiden bu kötü domatesleri alıp piyasaya çok azını sürüyor…
Çoğunu çöpe atıyorlarmış!
Gerekçe de devletin ithal domatese izin verip Türkiye’den getirtmekmiş!
Ama yine insaflı davranıp pahalı da olsa hilkat garibesi de olsa fahiş fiyattan piyasaya sürüyor…
Alan alsın almayan almasın mantığı ile!
Diyeceğim şudur;
Domates de dahil olmak üzere artık ülkede çığırından çıkmayan tek bir sektör kalmamıştır!
Kimin eli kimin cebinde olmayan bir süreçte sürüklenip gidiyoruz…
Daha da kötüsü tünelin ucunda ufacık bir ışık bile yok!
 
 
 
 
190 milyon TL’lik kaynak!
 
CTP-DP hükümet döneminde yine bu sayfalardan ifşa etmiştik;
TC yardım Heyeti’nin sadece 2014 yılı için Milli Eğitim Bakanlığı için verdiği 18 milyon TL’lik kaynağın 9 milyon TL’si harcanmış ama 9 milyon TL’si geri gitmişti…
O zaman sorguladık ama kimseden tek bir kelime açıklama yapılmadı!
Çünkü yazdıklarımız doğruydu ve TC yetkilileri bile durumdan sıkıntılıydı…
Dün de bu kez milletvekili Ersin Tatar açıkladı;
Türkiye’nin hibe programından yatırımlar için bize ayırdığı paradan 190 milyon TL’si kullanılmamıştı!
Onun için hep dedim ve demeye de devam edeceğim;
Bizim ülkemizi yönettiklerine zannedenler ama aslında asıl dertleri koltuğu kaptırmamak olanlar proje özürlüdür…
Kimse kusuruma bakmasın olur mu?
 
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Mustafa AKINCI, sizin gibi engin deneyimlere sahi olan bir siyasetçi Derinya kapısı konusunda bir kere değil en az yüz kere düşünmelidir. Kapı için açılmasın diyen yok ama Rumların istediği yerden olursa egemenlik haklarımıza da halel gelmiş olacak. Konunun aceleye getirilmemesi en iyisi olacak gibi gözüküyor değil mi_
Sayın Ali PİLLİ, Güzelyurt İlçe Başkanlığı konusunda önce tek aday sözü alıp sonra karşınıza 4 aday birden çıkarınca sinir küpüne dönmüşsünüz. Kazıksız siyaset elbette olmaz ama sizin gibi köşe taşı olan birisine bunu asla yapmayacaklardı. Umarız büyük hatadan geri dönerler!
Sayın Osman KORAHAN, elinize bir dosya ulaştırılmış ve buna göre UBP’li bir örgüt başkanın oğlu bir bakanlıkta istihdam edilmiş. Buna belki alışığız ama maaş ödemesinin yasal olmayan bir kalemden ödenmesi de sizin sınırlarınız içine girmiş. Başka işiniz gücünüz kalmadı sizi nelerle uğraştırırlar değil mi?
Sayın Halil ORUN, UBP’den İskele'den parti meclisi üyeliği adaylığınız hayırlara vesile olsun. 15 adayın olduğu listede bakalım ilk 5’e girebilecek misiniz? Bu sınav sizin siyasi geleceğinizi de belirleyecek nitelikle olacak..
Sayın Sedat AVCAN, sizin müşteriler illaki sandviçte domates istiyorsa fiyat farkını da istemek şart olmuştur. Benim tosta domates yerine salça sürsen hiç şikayetim olmayacaktır. Çocukluğumuzdaki salçalı ekmekleri unutmadık ya…
Sayın Güven BENGİHAN, KTAMS’ta Ahmet Kaptan döneminden sonra yeni başkanlığa sizin getirileceğinizi öğrendik. O zaman genel kurul tarihine kadar Ahmet başkana kene gibi yapışıp tecrübelerinden yaralanmakta fayda var değil mi? Şimdiden hayırlı olsun, yakışır doğrusu…
Sayın Hasan SADIKOĞLU, özel eğitim gerektiren çocuklarımız için bölgede bir okul açma gayretleriniz kulağımıza kadar gelmeye başladı. Bakanlıkta gereken ilgiyi gösterirse sizden mutlusu olmayacak diyorlar. Hadi bakalım hayırlısı…
Sayın Zeren MUNGAN, yeni bakan Başoğlu hazinenin sıkıntılarını dile getirip artık istifayı bile gündemine koyarken en merak ettiğim sizin bu süreç hakkında neler düşündüğünüz. Sırtınızdan nasıl büyük bir yükün kalktığını şimdi daha iyi anlıyorsunuz değil mi?
Sayın İlker ERDEN, UBP parti meclisi adaylığınız hayırlı ve uğurlu olsun. Çok ciddi projelerle kollarınızı sıvadığınız söyleniyor. Umarız artık partililer genç ve enerji dolu arkadaşlara fırsat verirler.
Sayın Metin DELİDENİZ, Canbulat mahallesi muhtar olarak artık erkeklere gece dışarı çıkmaları için eşlerinden izin kağıdı imzalatmaya başlamışsınız. Bu arada uyanık olanları uydudan izlemenizi tavsiye ederiz, ne olur ne olmaz değil mi?
Sayın Ülker FAHRİ, sosyal medyadaki listenizden faşist ve ırkçı olanları silme kararı aldığınızı duyduk. Şimdiye kadar tuttuğunuz zaten bir hataydı. Bu arada sosyal medyada artık iş çığırından çıktı bakalım nerede duvara toslayacak?
Sayın Sabri Suat SABRİ, 200 bin TL’lik büyük ikramiye öncelikle hayırlı uğurlu olsun. Ama bu devirde bunu açıklamak büyük cesaret isteyen bir davranıştı. Bakalım şimdi kapınızda kaç metre kuyruk oluşacak…
Sayın Abdullah İŞKEY, UBP Güzelyurt ilçe başkanlığı adaylığı resmi başvurunuzu resmen yapmışsınız. Hayırlı uğurlu olsun ama çok adaylı seçim orada da ortalığı toza dumana boğacak gibi gözüküyor değil mi?
Sayın Ahmet İKİDERELİ, ‘E.E.’yi seviyorum’ şeklindeki açıklamanıza sevindik ama sanki de polis bültenlerindeki haber metinlerine benzedi değil mi? Madem ki bu kez çok ciddisiniz artık imzayı da atarsınız herhalde…