Kendimiz, hayatımız, bütçemiz, sorumluluklarımızla ilgili zaman zaman şeffaf bir şekilde durum tesbiti yapar ona göre birtakım kararlar alır uygularız, hayatımızı daha iyiye yönlendirmek adına. Doğaldır ki Halkın kaliteli, standardı yüksek bir hayat yaşaması adına Devletlerin de bunu yapması ve aldığı kararları ise gereği gibi uygulaması beklenir.
1986 yılından bu yana yani 26 yıldır, ülkemizin durumunun tesbiti defalarca yapılmış ve buna göre Türkiye Cumhuriyeti ile çok sayıda Ekonomik Program yapılmış, ancak uygulama konusunda hiçbir hükümet üzerine düşeni yapmamıştır. Hükümetlerin sorumluluklarını yerine getirmemesi, aksine siyasi kazançlarını ön planda tutmak adına yanlış kararlar almaya devam etmesi, ülkenin durumunu daha da kötüye götürmüştür. 26 yıldır halkın kaliteli, standardı yüksek bir hayat yaşaması adına sorumluluklarını yerine getirme konusunda gereğini yapmayan hükümetler sonuçta; başarısız devlet politikalarının ağır yükünü halkın önüne koymuştur. Başta başarısız bir eğitim, sağlık ve çevre politikaları ile siyasetin yozlaştırdığı devlet işleyişi sonuçta; verimsiz, hantal, işlevini yitirmiş Kamu, iflas etmiş veya etmekte olan Kamu işletmeleri, iflas noktasına gelmiş belediyeler, geriye dönüşü olmayan çevre kirliliği, çarpık yapılaşma, gelişigüzel dağıtılan dağıtılan menfaatler sonucu heba olan kaynakların olduğu bir yaşam ve iş ortamı yaratmıştır. Bunun sonucu ise halk kalite ve standardı düşük bir yaşam ve iş ortamına mahkum edilmiş, ülkemiz Avrupa'nın içinde iken az gelişmiş ülkeler seviyesine inmiştir.
Ancak, kabul etmemiz gereken; suçu başkalarında aramadan önce kendimize bakmamız ve öz eleştiri yapmamızdır. Bugün "Kalitesi düşük" bir yaşama mahkum olmamızda hepimizin payı vardır. Hepimiz ülkemizin bu noktaya getirilmesine, kurumlarımızın, belediyelerimizin iflas noktasına sürüklenmesine ve özellikle KTHY gibi bir önemli bir işletmemizin batmasına, siyasi istihdamlara ve pek çok yanlışlığa seyirci kaldık!
26 yıldır önümüzde var olan ancak hükümetlerce uygulanmayan çok sayıda ekonomik program bugün ülkemizde katlanılması gereken maliyetleri artırmıştır. Programı uygulamak yerine aksine bu maliyetlere bir de kurultay ve seçim dönemleri dağıtılan devlet imkanlarının maliyeti de eklenmektedir. Hükümetten menfaat bekleyenler ise kurultay ve seçim dönemlerini özlemle bekler hale gelmiştir.
Bu nedenle, bu noktadan sonra kesinlikle , sahiplenip yürüteceğimiz , kredibilitesi olan "Sürdürülebilir Kalkınma Programına" ihtiyacımızın olduğunu düşünüyorum. Bundan kastım sadece dengeleri iyi oluşturulmuş bir Ekonomik program değil ayrıca tüm devlet politikalarımızı ele alan sosyal ve siyasi yeniden yapılanmayı içeren "Sürdürülebilir Kalkınma" seferberliğinden bahsediyorum.
Ülkemizde; Ekonomik Progaram "OUT", Kurultay, Seçim "IN" olmuştur yıllarca.
Şimdi bakalım, KKTC'nin 2013-16 yılı için önünde olan ekonomik program uygulanır mı? Bunu anlamak için sorulması gereken pek çok soru var. İşte uygulanıp uygulanmayacağına yönelik cevaplanması gereken ve cevabının "Evet" olması gereken sorular:
1. Bu programı uygulayacak kredibl bir hükümet var mı?
2. Program ekonomik ve sosyal paydaşlarca sahiplenildi mi?
3. Programı uygulayacak teknik kadrolar var mı?
"Tarih tekerrürden ibaret" diyerek işin içinden çıkma lüksümüz kaldı mı?