Genç bir okuyucu kardeşim aynı zamanda meslektaşım mesaj göndermiş...
Şöyle diyor;
"İki gün önce aşırı yorgunluk ve ateşle doktora gittim.. Bir kaç test yaptı ve tifo olduğumu söyledi.
Son günlerde günde 5 tane tifo vakası gelirmiş, salgın varmış ama nedense açıklanmazmış
Kendisi bu durumu doktorların detaylı ve uzun olan tifo formlarını doldurmaya üşenmeleriyle açıkladı...
Çünkü bakanlığın salgından haberdar olması için doktorların bildirim yapması gerekirmiş..."
Bu mesajı kimin gönderdiği hiç önemli değil...
Biz biliyoruz ya yeter!
Hastane doktoru kendisine 'tifo' teşhisi koymuş...
Daha da önemlisi ortalıklarda tifo salgını olduğunu söylemiş!
Bunu söylerken de 'her gün 5 hasta geliyor' diye vurgu yapmış...
...
Bundan sonrası tam bir traji komik hikaye;
Yine aynı doktorun söylediğine göre salgın varmış ama doktorlar çok uzun olan tifo formlarını doldurmaya üşendiği için bundan bakanlığın haberi bile yokmuş!
Gelen tifo vakaları için forum doldurulup bakanlığa bildirilse salgın ilan edilecek ve elbette bir şekilde önlemi de alınacak...
Ama nafile!
Doktor beyler ve hanımlar üşendikleri için bu forumları doldurmadığı için doğa olarak salgının da üstü örtülüyormuş!
İster gülün ister ağlayın ama durum bu!
...
İnanın bu yazısı kime ithaf edeceğimi bile bilemiyorum;
Madem ki konu Sağlık Bakanlığı'na iletilmedi onları suçlamak abes olur...
Burada söylenecek tek şey bakanlık ile hastaneler arasında kopukluk olduğudur!
Bakan ya da ekibi yeteri kadar hastaneler ile ilgili değildir!
Ya da bir şekilde olayı bildikleri halde bilmemezlikten geliyor olabilir...
Peki ya hastane yönetimi?
Tifo hastalarının son günlerde yoğunlaştığından habersiz olabilirler mi?
Bence olamazlar!
Bir şekilde duymuşturlar ve işi ağırdan alıyor olabilirler...
Geleneksel devlet memuru hastalığı yani!
...
Ya doktorlar!
Baksanıza tifo hastasına kendi ağzıyla itiraf ediyor...
Kendisini de içine koyarak 'üşendiğimiz için forum doldurmuyoruz' diyor...
Bunu Hipokrat yemini etmiş birinin itiraf etmesi bile başka ülkelerde deprem etkisi yapar!
Ama biz KKTC'yiz işte!
Hadi bakanlığın tifo salgınından haberi yok, hastane yönetiminin de...
Bari bu yazıyı ihbar kabul edip en azından bir araştırma yapma zahmetine katlanırlarsa ne ala...
Bizden uyarması!
“Ciddiyete bak!”
“Ticaret Odası Başkanı F. Toros gene bir açıklama yapmış, "KKTC Telsim ve Kuzey Kıbrıs Turkcell’in güneydeki operatörle üç aydır yaptıkları teknik komite çalışmalarını tamamladıklarını ve kararın siyasilere kaldığını yineledi."
Be ama, birileri bizi "maytaba" alır galiba!!!
Toros, "Kaşif'le görüştük, yetkililere tüm bilgileri aktardık", "her iki operatör de toplantılara katıldı", "bu iş oldu bitti", "ortada siyasi ve hukuki sorun var" gibi bir şeyler anlatır durur...
Bakan Kaşif, "haberim yok", "haberim birazcık var", "buyursun yapsınlar", "bizi ilgilendirmez" gibi bir şeyler mırıldanır durur...
Turkcell, "vallahi görüşmedik", "görüştük ama biraccık görüştük", "biz bu işin dışındayık" gibi bir şeyler geveler...
Vodafone, "biz görüştük", "bu iş bir günde olur", "ama Kıbrıs gerçeği için biraz farklı", "Bu iş olmaz, olamaz" gibi bir şeyler fısıldar...
Al sana KKTC'ye özgü KAMU ve ÖZEL sektör ciddiyeti!!!”
(Kani KANOL)
“Daha önce nerelerdeydiniz?”
“Elektrik İnkişaf Yasası gereği Kurum Yönetim Kurulu üyelikleri düşmüş kişilerin halen bu görevlerinde tutulmasını fırsat bilenler, sonuçları bakımından belki de 2007 yılında gerçekleştirilen santral yatırımlarından daha önemli olan uzaktan haberleşmeli elektronik sayaç ihalesini bozmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Bu çaba içerisinde olanlara sormak gerek; bir firmanın misafiri olarak İtalya'ya giden ve döndüğünde ayni firmanın ülkemizdeki iş ortağı konumundaki bir GSM şirketine sayaç temin işini ihalesiz olarak vermeye kalkan, sendikanın olaya karşı çıkması sonrasında geri adım atan fakat bir süre sonra bu kez ayni GSM şirketini işaret ederek sadece bu şirketin konsorsiyum liderliğinde katılacak firmalara yönelik sayaç ihalesi açmak isteyenlere karşı Kurum'un ve toplumun çıkarlarını korumak için sendika kavga verirken siz acaba neredeydiniz?!..”
(Tuluy KALYONCU)
MESAJ KUTUSU
Sayın Metin ŞADİ, İŞAD’da düğmeye basıldı sonbahar aylarında olağanüstü genel kurul istemi için imza toplanmaya başlandı. Son zamanlarda özellikle de Güney’de İsrail elçisi ile yaptığınız gizli ikili toplantılar da çok konuşuluyor bilesiniz…Genç ve dinamik bir ekip sizi devirmeye geliyor, bakalım başarılı olabilecekler mi?
…
Sayın Hüseyin ÖZTOPRAK, dün Lefkoşa Devlet Hastanesi nöroloji servisine kaldırıldığınızı üzülerek öğrendik. Umarız çok ciddi bir durum yoktur. Yerel seçimler sizi çok yordu desenize…Büyük geçmiş olsun…
…
Sayın Hakan DİNÇYÜREK, birikmiş vergi borcu iddiaları konusunda en iyisi kamuoyuna doyurucu bir açıklama yapmak. Zira sizin hükümet ortağı bu işin peşine fena halde düştü ve sonuna kadar da gidecek gibi görülüyor!
…
Sayın Mustafa ÖZDEĞİRMENCİ, DP-UG Girne ilçe başkanlığından birkaç gün içinde istifa edeceğiniz konuşulmaya başlandı. Sizin gibi köklü bir DP’li de serdar beyi yalnız bırakırsa demek ki içeride çok ciddi bir sorun var demektir. Hakkınızda hayırlısı artık…
…
Sayın Serdar DENKTAŞ, Perşembe günü uzun bir yaz tatiline çıkacağınızı duyduk. Bizce zaman hatası yapıyorsunuz. Zira döndüğünüzde parti tabanının boşaltıldığını görebilirsiniz. Tatili biraz ertelemekte yarar görüyoruz…
…
Sayın Osman KORAHAN, Çatalköy Belediyesi’nde ihalesiz su sayacı alımı yapıldığı iddiaları artık ayyuka çıktı! İlgili şirket parayı alamayınca feryat etmeye başladı, ellerinde evraklarla kapı kapı geziyorlar…
…
Sayın Kutlay ERK, Acapulco’daki kamp için dağ fare doğurdu demeye başladılar. Sizin de dediğiniz gibi parti içinde ihanet edenleri ihraç etmek hiç de kolay değil! Mangal gibi bir yürek ister değil mi?
…
Sayın Cemal BULUTOĞLULARI, UBP içinde genel sekreter olmak için bir takım kulisler yaptığınız konuşulmaya başlandı. Yani yaşananlardan hiç ders almayacaksınız değil mi? Allah size akıl fikir ihsan eylesin…
…
Sayın Hasan TAÇOY, o nasıl zehir zemberek açıklamaydı öyle! Madem ki ortak savaş boyalarını sürmeye başladı sizin eliniz armut toplamayacak ya değil mi? Hadi bakalım gazanız mübarek olsun…
…
Sayın Zorlu TÖRE, DP-UG’den istifanız konusunda mahkeme sürecinin başlatıldığını öğrendik…Bir çok arkadaşınız UBP’ye geri dönüşünüzden pişman olduğunuzu düşünüyor. Ama biz sizi iyi tanımışsak tükürdüğünüzü yalamazsınız değil mi?
…
Sayın Süleyman ERGÜÇLÜ, Güney’e Fransız Elçiliğinin resepsiyonuna katılmak için gitmişsiniz ama Çinli kadın taksi şoförü sizi yanlışlıkla Hollanda Elçiliğine götürmüş. Vardır bunda bir hikmet mutlaka değil mi? Geçmiş olsun…
…
Sayın Songuç KÜRŞAD, sizin oğlan yargıçlığa atanınca çok duygusal anlar yaşadığınız ve gözleriniz nemlendiği görülmüş. Allah başarılarını daim etsin. Bir baba olarak bundan daha mutlu bir şey olabilir mi?
…
Sayın Cafer GÜRCAFER, Müteahhitler Birliği başkanlığı için sanırız büyük bir zamanlama hatası yaptınız. Mafya artık elini kolunu sallayarak birliğin içine girebiliyorsa ve eski hesaplaşmalar gündeme geliyorsa bu işte bir sakatlık var demektir. Yine de geçmiş olsun…
…
Sayın Salih BAYRAKTAR, Serdarlı Belediyesi’nde başkanlık koltuğuna oturduktan sonra ilk icraat olarak haşere ile mücadele konusunu gündeme almışsınız. Çok doğru bir karar verdiniz zira bölgede eskiden hiç görülmeyen yeni böcek türleri türemeye başlamıştı…
…
Sayın Reşat AKAR, Net Holding yönetimi ile aranızda gazete konusunda bir ihtilaf yaşanmaya başladığını duyduk. Bazı yönetim kurulu üyeleri gazete işine takoz koymaya çalışıyormuş. Bizim bildiğimiz Besim bey sizi yarı yolda bırakmaz!
…
BR 268 plakalı aracın kadın sürücüsü; dün sabah saat 09.40’da Başbakanlık kavşağı diye bilinen bölgede yasak olmasına rağmen U dönüşü yapıp trafiği alt üst ettiniz. Ayrıca emniyet kemeriniz de bağlı değildi! Ayıplıyoruz…
…
GÜNÜN FOTOĞRAFI:
GÜNÜN FOTOĞRAFI:
Günün Fıkrası
Hemeroid
Kayseri'linin birisi İstanbul'a gitmek üzere trene binmiş. Tren kalktıktan sonra yanındaki çantadan pastırma çıkarmış, tam yiyecekken karşısındaki adam dikkatini çekmiş ve ona uzatarak:
-Hemşerim yir misin demiş. Karşısındaki adam:
-Sağolasın benim hemeroidim var. Kayserili:
-Olsun... Önce bunu ye sonra onu da yersin...
Kayseri'linin birisi İstanbul'a gitmek üzere trene binmiş. Tren kalktıktan sonra yanındaki çantadan pastırma çıkarmış, tam yiyecekken karşısındaki adam dikkatini çekmiş ve ona uzatarak:
-Hemşerim yir misin demiş. Karşısındaki adam:
-Sağolasın benim hemeroidim var. Kayserili:
-Olsun... Önce bunu ye sonra onu da yersin...