Her gün yeni bir olay yeni bir vukuat.

Ülkede yaşananlara artık şaşmıyorum. Garipler ülkesiyiz ne de olsa.

Bugün ülkenin en güvenli kurumuna göz dikerek, kamuoyu önünde polisimizi itibarsızlaştıran bir başbakanımız var.

Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi yaşanan bu olayların elbet bir açıklaması vardır.

Uzun süre cumhurbaşkanı ve başbakan arasında yaşanan ‘’Polis Genel Müdürü’’ ataması ile ilgili sıkıntılar kamuoyunu meşgul etmiş, polis içerisinde huzursuzluğa neden olmuştu. 2010 yılında cumhurbaşkanlığı seçim öncesinde polis terfilerin iptali ve bugün, 2015 yılında yine cumhurbaşkanlığı seçim öncesi polis terfilerinin iptali kafalarda soru işaretlerini bırakmakla kalmadı, mağdur olan polisleri de küçük düşürerek rencide etti. Terfilerin adaletli sökülmediğini olayın tamamen siyasi olduğunu sanırım hissetmeyen yok. Terfilerinin alınması ile polis sadece üzüntü yaşamadı, kendi içindeki saygınlığı da sorgulandı.

Tüzüğün anayasaya aykırı olduğunu iddia edenler, geçmişte bu tüzüğü meclisten geçirenler değil midir? Her ne kadar tüzüğün anayasaya göre aykırı olduğu iddia edilse de yürürlükte olan tüzüğe göre terfiler verilmiştir. Peki, başbakanlık bunun bilincinde değil midir?

CTP hükümeti döneminde geçen yasaya göre verilen terfiler ve başbakanın sergilediği ilginç duruş düşündürücüdür. Kimse terfileri söktürterek kahraman olmaz, ilan edilmez Özkan bey!

Polis Genel Müdürlüğü’nde yaşanan terfi krizi Polis teşkilatında huzursuzluğa neden oldu. Garip olan şey de başbakanın yaptığı talihsiz açıklamaydı. Özkan bey yaptığı talihsiz açıklama ile polis teşkilatını karşısına alarak hedef oldu. Seçim süresince yapılan siyasi hataların bedelini yarın Özkan bey değil, partisi ödeyecektir. Bu kaçınılmazdır.

Evet, Özkan bey; “Öngörümüz doğru çıktı. Polisle ilgili terfilerin Başbakanlık görevini devraldığı 4 Eylül’de açıklandığını, polis örgütündeki tartışmalara dayanarak buna karşı olanların mahkemeye gitmesini önerdiğini aktaran Yorgancıoğlu, mahkemenin bu konudaki kararına işaret ederek, “Bu bizim o dönemdeki öngörümüzü doğru çıkarmıştır” dedi. Bu üzücü açıklamanın ardından 17 polisin terfilerinin iptalinin ardından yaşanan üzücü açıklamaları üzülerek takip ettim. Yüksek İdare Mahkemesi, sınavlar düzenleyen tüzük maddesinin yasaya aykırı olduğu ve sınav işlemlerinin seçim yasakları içerisinde yapıldığı gerekçesi ile atamaları hukuka aykırı buldu. Hâlbuki polis kursları devam ederken seçim yasaklarının içine denk gelmesi üzerine Polis Genel Müdürlüğü’nden yetkili kişiler Yüksek Mahkeme Başkanı Nevvar Nolan ile görüşerek, görüş aldı ve uygundur dendi. Nevvar Nolan ise yaptığı açıklamada terfilerin seçim yasakları içerisinde açıklanmaması süresinde hiçbir sorun yaşanmayacağını dile getirerek, terfilerin seçimden sonra açıklanabileceğini ifade etmişti. Yani buraya kadar bir sıkıntı yok.

Zamanında alınan görüş ile hareket eden Polis Genel Müdürlüğü bu uygulamanın yasalara aykırı olmadığını bilerek terfileri açıkladı. Nevvar Nolan bu konu ile ilgili her ne kadar suskun kalmayı tercih etse de kendisinin bu yönde görüş verdiğini bilmeyen yok.

2013 yılında başbakanlıktan alınan yetki ile kurslar başladı ve bu terfilerden haberdar olan başbakan neden cumhurbaşkanlığı seçimlerine ramak kala bu konuda böylesine tutarsız bir açıklama ile kamuoyunu yanıltmak adına açıklamalarda bulundu bilemiyorum ama bildiğim bir şey var ki yapılan bu davranışın bedelini elbet birileri ödeyecektir.

Ben bir vatandaş olarak değil bir gazeteci olarak bunu sorgularken neden bu terfi krizinin anayasa mahkemesine havale edilmediğini de öğrenmek isterim. Umarım bu konuda başbakanlık gerekli açıklamayı yapar ve bizleri bu konuda aydınlatır.