Sürüş ehliyetleri ile ilgili çok şey yazıldı, çizildi.

Ancak öyle bir konu daha var ki, hepimiz az ya da çok görmezden geldik ya da işimize öyle geldi.

Sürüş ehliyetleri sahiplerinde aranan sağlık şartları konusu.

Geçenlerde, 84 yaşındaki bir hastam anlattı. Sürüş belgesi 5 seneliğine yenilenmiş. Yenilenirken kendisi bile gitmemiş üstelik. Geçirilmiş bir felci var. Başka sağlık sorunları da. Hiç sorgusuz, sualsiz uzatmışlar sürüş belgesinin süresini. ‘’O kadar yaşayacağımı bile bilmiyorum.’’ diye espri de yaptı üstelik.

Bu konu aslında çok önemli.

Eğer bir kişi, araçla trafiğe çıkmak suretiyle, insanların ve hayvanların sağlık ve hayatları için potansiyel risk teşkil ediyorsa, elbette ciddiye alınması gereken bir konudur.

Sürüş ehliyetlerinin hangi koşullarda verileceğini düzenleyen yasa ve tüzükler de bu yüzden çok önemlidir.

1974 Motorlu Araçlar ve Yol Trafik Yasası altında yapılan, Sürüş Eğitim İzni ve Sürüş Ehliyetleri Sağlık Tüzüğü de bunun için vardır. Oldukça da detaylı bir tüzüktür.

Aynı zamanda da ‘’uygulanmayan’’ bir tüzüktür. Uygulanmaması nedeniyle de insanların hayatlarının tehlikeye atılmasının önüne geçemeyen tüzük.

Neler yok ki içerisinde.

Örnekler vereyim:

  • Bir şahıs, çift görme veya bir gözde görüş kaybı tespit edilmesi durumunda, sağlık koşulları yerine getirilinceye kadar sürüşten men edilmeli. Buna kim dikkat ediyor?

  • Kalp krizi geçirenler, By-pass cerrahisi olanlar, altı hafta sonra tıbbi olarak uygun bir zamanda yapılacak olan egzersiz testlerinde, test sonucu negatif olana kadar, sürücü belgelerine el konularak sürüşten men edilir. Bu maddenin uygulanması ile ilgili, sağlıkçısından kuruluna kadar herhangi bir önlem alınmış mıdır peki? Hayır.

  • İnsülin tedavisi altında olan şeker hastalarına sürüş eğitim izni veya sürüş ehliyetinin verilmeyeceği ve/veya yenilenmeyeceği de yazılı bu tüzükte. Peki bunu uygulayan var mı?

  • Orta veya ileri derecede uyku apnesi tespit edilen sürücülerin ve sürücü adaylarına sürüş ehliyeti verilmeyeceği, yenilenmeyeceği, varsa iptal edileceği de belirtiliyor. Bütün bunların takibi gerçekten yapılıyor mu? Elbette hayır.

Örnekler çoğaltılabilir. Zamanınız olduğunda, bu tüzüğü okumanızı öneririm. Okuduğunuz zaman durumun ne kadar önemli olduğunu fark edeceksiniz.

Belki ilk defa sürüş ehliyeti verilirken tüzüğe kısmen de olsa dikkat ediliyor olabilir, ancak sürüş ehliyetlerinin yenilenmesi durumunda bu tüzüğün görmezlikten gelindiği aşikar.

Diğer bir önemli konu, sürüş ehliyetine sahip olan kişilerin yaşadıkları sağlık sorunlarının ilgili kurumlara bildirilmesi konusundaki kopukluk.

Sağlık Bakanlığı, Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği, Doktorlar, Ulaştırma Bakanlığı ve ilgili diğer kurumlar, bu bağlamda birbirlerinden tamamen habersizler.

Dolayısıyla, sürüş ehliyetleri ellerinden geçici veya tamamen alınması gereken kişiler de, trafikte tabiri caizse ‘’mayın’’ gibi dolaşıyor. Kim bilir kaç tanesi, gazetelerde okuduğumuz trafik kazalarına karışıyor…

Sürüş ehliyetleri ile ilgili bu ihmal, canlara mal olmadan hızlı bir şekilde ele alınmalı, kurumlar arasındaki koordinasyon ivedilikle sağlanmalıdır.

Ben ya da bir başkası, eğer, trafiği tehlikeye atacak bir sağlık sorunu varsa, gözünün yaşına bakmadan, tüzük ne diyorsa o uygulanmalıdır.

Yok tüzüğün maddeleri çok ağır ve tüzüğün günümüz koşullarına uyarlanması gerekiyorsa, onu da yapacak olanlar yine bu kurumlardır.

Unutulmamalıdır ki, sürüş ehliyetlerindeki bu uygulama eksikliği, kimi ne zaman kurban seçecek, hiçbir zaman bilemeyiz.

Ama önlemini alabiliriz…