İyi bir yasa halka huzur verir. Ülkenin kalkınmasına katkıda bulunur. Kötü bir yasa ise gereksiz yere halkın önüne bin bir sorun çıkarır ve ülkenin kalkınmasını engeller.
Rumdan mal satın alanlar için yapılan yasaların hataları üzerinde durduk. Bu yasaların mal alanlara ve ülkeye verdiği zararı değerlendirmeye çalıştık. Şimdi sormamız gerekiyor. Acaba KKTC Meclisinin yaptığı diğer yasalar daha iyi mi?
Mahkeme kararlarını okuyanlar zaman zaman yasalarla ilgili ciddi eleştiriler yapıldığını görürler. Bu eleştirilere göre Yasama Meclisinin yaptığı yasalar yazılım hataları ile doludur.
KKTC hukukçuları İngiliz dönemi yasalarından şikayetçi idiler. Çünkü geçen uzun zaman sürecinde eski dönem yasaları günün ihtiyaçlarına yanıt veremez hale gelmişti. Ayrıca bu yasalarda 20.ci Yüzyılın başında oluşmuş ve çağ dışı kalmış ilkelere rastlanıyordu.
Bu nedenle KKTC hukukçuları olarak Yasama Meclisi nin eski yasaları gözden geçirmesini ve çağdaş, kusursuz yasalar yapmasını ümit ediyorduk. Maalesef ümitlerimiz gerçekleşmedi. Daha doğrusu yağmurdan kaçarken doluya tutulduk. Çünkü eski yasalar büyük bir titizlikle hazırlanmış, son derece profesyonel uzmanlar tarafından kaleme alınmış yasalardı. Zaman içinde geçerliliğini yitiren ilkeler içermekle birlikte yapıldıkları günün koşulları dikkate alındığında son derece iyi yasalardı. Bu yasalarda bilinçsizce veya hatalı kullanılmış tek sözcük bulamazdınız. Yıllarca hiçbir sıkıntıya neden olmadan ve değişiklik ihtiyacı duyulmadan uygulandılar.
Buna karşılık Yasama Meclisimizin yaptığı yasalarda çağ dışı ilkeler yoktur. Demokratik bir Meclisin halkın iradesini yansıtarak bu yasaları yaptığı anlaşılmaktadır. Yasalar yapılırken iyi niyetle hareket edildiğini ve samimi bir gayret gösterildiğini söylemek mümkündür. Ne var ki tüm bunlar kusursuz yasa yapılması için yeterli değildir. Bu özellikler sadece özel yasaların yapımında yeterli olabilir.
Özel yasalar belli bir olay, kişi veya kişiler için yapılır. Sınırlı bir uygulama alanları vardır. Bu yasaların Meclis hukuk komitesinde tartışmalar ve görüş alış verişi ile yapılması doğaldır. Demokratik bir ülkede halkın iradesi Meclise yansıyacak ve bu yasalara şekil verecektir. Ne var ki uzun süre uygulanacak önemli yasaların yapımında daha farklı özelliklere ve yöntemlere ihtiyaç vardır.
Maalesef Meclisimiz önemli yasalarda o kadar çok hata yapmaktadır ki yasaların amacı gerçekleşememekte ve yasa koyucunun iyi niyeti gölgede kalmaktadır. Bazı yasaların daha yapıldıkları gün eksik veya hatalı oldukları anlaşılmakta ve ilk fırsatta değiştirilecekleri ifade edilmektedir. Bazı yasalar tekrar tekrar değiştirildikleri halde çözüm bulunamamakta ve sorunlar artarak devam etmektedir. Hatalı bir yasanın halka ve ülkeye nasıl zarar verdiğini 7/80 Sayılı Yasa ile tadillerinde açıkça gördük.
İyi Yasalar Nasıl Olmalı?
Yasalar bir konuda halkın yasal bir düzenlemeye ihtiyacı olduğu için yapılır. Önemli bir yasa yapılırken halkın ihtiyaçları ile konuya ilişkin gerçeklerin ayrıntılı ve eksiksiz olarak saptanması gerekir. Bu nedenle yasa yapımında hazırlık çalışması veya diğer bir ifade ile mutfak çalışması önemlidir. Hazırlık aşamasında ciddi bir çalışma yapılırsa ve bu çalışmayı yapanın yeterli hukuk bilgisi varsa gelecekte meydana gelebilecek birçok sorun önlenmiş olacaktır.
O zaman sormak gerekiyor . Hazırlık çalışmasını kimin nasıl yapması daha doğrudur?
Bu soruya yanıt vermeden önce KKTC yasalarının nasıl hazırlandığına göz atalım. KKTC de yasalar ilgili bakanlığın bir komisyonunda şekillenerek oluşmaya başlar. Daha sonra Savcılık bu çalışmayı gözden geçirir ve sonuçta Meclisin bir komisyonunda karşılıklı görüş alış verişi veya tartışmalarla taslak netleşir. Bu yöntemde kamu görevlileri ile siyasal kamu görevlileri etkin görev yapmaktadırlar. Onlara Savcılık da destek olmaktadır.
Halbuki Savcılık dünyanın her yerinde sadece ceza davalarında sorumluluk üstlenen bir kurumdur. Ceza yasalarının yapımında Savcılığın büyük katkı koyabileceğine kuşku yoktur. O zaman sormamız gerekiyor. Dünyadaki genel uygulamadan uzaklaşmak ve Savcılıktan ceza davaları dışındaki diğer tüm konularda hizmet beklemek doğru mu?
İncelendiği zaman Meclisimizin önemli yasaları da özel yasalar gibi yaptığı anlaşılır. Yani Meclise etki edebilecek kişi veya grupların istekleri tartışılarak yasalar şekillenmektedir. Örneğin 7/80 Sayı Yasa ve tadilleri yapılırken büyük bir olasılıkla siyasilerin başını ağrıtan bazı kişilerin sorunu çözülmüş, geriye kalanlar beklemeye devam etmiştir. Yapılan hatalar bir taraftan KKTC ye zarar verirken diğer taraftan birçok haklı kişiyi perişan etmiştir. KKTC yasalarında bu kadar büyük hatalar olmasının temel nedeni budur. Kamuyu ilgilendiren önemli yasaların özel yasalardan farklı bir yöntemle hazırlanması gerekmektedir.
Dünyada Önemli Yasalar Nasıl Yapılıyor?
KKTC yi ileriye taşıyacak kusursuz yasalar yapmak için önce “Biz bu konuda dünyanın en iyi yasasını yapacağız” diye hedef belirlemek doğru bir yaklaşım olacaktır. Gerçi yine de dünyanın en iyi yasasını yapabileceğimiz şüphelidir. Ancak bu yaklaşım yani çıtayı yüksek tutmak bir çok önemli yasanın yapımında bize yararlı olabilir. Böylece diğer ülkelerin o konuda yaptığı yasaları öğrenme ihtiyacı duyacağız. Yapacağımız kıyaslama bizi bir çok hatadan koruyacaktır.
Dünyanın en iyi yasalarını yapmak için neler yapmalıyız? Hemen söyleyelim. Dünyamızın bu konuda bulduğu çözüm profesyonel destek almaktır. Bazı önemli temel yasalarda daha da ileri gidildiğini ve taslağı hazırlama işinin tamamen özele havale edildiğini görürüz. Daha açık bir anlatımla bu işin sıradan kamu görevlileri tarafından değil o konuda bulunabilecek en iyi uzman tarafından yapılması tercih edilmektedir.
Önemli bir yasa taslağını hazırlama görevi verilecek uzmanı bulmak kolay olmayabilir. İyi bir yasa yapmanın dünyanın en zor işi olduğunu anımsayalım. Beyin ameliyatı olacak kişi tüm dünyada bu işi en iyi yapacak doktoru arar. Beyin ameliyatı kadar önemli olan, ciddi bir yasanın taslağını hazırlayacak uzmanı saptamak için de aynı titizliği göstermek gerekmez mi?
En iyi uzmanın seçildiğini ve ona çalışmayı yapması için olanak sağlandığını varsayalım. Gerekli bilgiler tüm detayları ile hazırlanıp Meclisin ilgili komisyonuna geldiği zaman bu uzman değişik alternatiflerin neyi kazandırıp neyi kaybettireceğini siyasi kamu görevlilerine anlatmalıdır. Hazırlanan taslaktaki her sözcüğün ne etkisi olduğunu, bir sözcüğün çıkması veya değişmesi durumunda sonucun nasıl değişeceğini açıklamalıdır. Böyle bir hazırlıktan sonra yapılan yasalarda hatalar en aza inecek ve halk ümit ettiği yararı sağlayacaktır.
Yöntem değişikliğinin ne kadar büyük fark yarattığını anlatmak için bir örnek verelim. Lefkoşa Girne ana yolunun nasıl yapıldığını anımsayalım. Sanırım bu yol için Suudi Arabistan devletimize yardımda bulunmuş ve Karayolları Dairesi yolun yapımını üstlenmişti. Gereğinden daha uzun sürede, daha pahalıya ve düşük standartta bir yol yapıldı. Daha sonra KKTC de yöntem değiştirildi ve yol yapımı özele havale edilmeye başlandı. Karayolları, özel şirketleri denetleme görevini üstlendi. Böylece güzel yollarımız oldu.
Dünyada yasa yapımında sorun yaşayan bir çok devlet bu gerçeği görmüş ve önemli yasalarda taslağı hazırlama işini bir uzmana hem de o işi yapabilecek en iyi uzmana vermeye başlamıştır. Aynı yöntemi izlememiz halinde dünyanın en iyi yasalarını yapamamamız için bir neden yoktur. O zaman ülkemizde bir huzur ortamı oluşacak ve KKTC nin gelişmesi önündeki engeller bir bir kalkacaktır.
Yeni Yasa Nasıl Olmalı?
7/80, 54/87 veya 8/ 2008 sayılı yasaları değiştirmek için bir girişim yapıldığını gördük. Yukarıdaki bilgiler bize bu değişikliğin nasıl olması gerektiği konusunda ışık tutmaktadır. Yeni yasanın insan haklarını ihlal eden ve KKTC nin saygınlığına gölge düşüren bir yasa olmaması gerekir. Konuyla ilgili gerçekleri araştırmadan ve tüm bilgileri masaya koymadan yasa yapmak hatalı olacaktır. Hayali olasılıkları sayıp “Bu durumda olanlar koçan alabilir” deyip gerçek hak sahiplerini dışlayan bir yasa yapmak büyük hata olacaktır. Önemli bir yasayı özel bir yasa yapar gibi, yani sadece siyasilerin kapısını çalanların sorununu çözecek şekilde yapmak doğru olmayacaktır.
Özel olmayan bir yasaya özel ispat şartları koyarak ispat etmeyi zorlaştırmak adaletten uzaklaşılacağı anlamına gelir. 1974 den önce mal satın alanlara koçanlarını vereceğim diye yasa yapmak ve dilekçe sahiplerinin yerine getiremeyeceği şartlar koyarak mallarına el koymak insan haklarına aykırıdır. Bunun gibi mal satın alan kişilerin işitmedikleri, haberleri olmayan bir yasadaki süreyi geçirdiler diye mallarını yitirmeleri de insan haklarına aykırıdır.
Yukarıdaki bilgiler ışığında geçmiş yasalardaki tüm özel ispat şartlarını ortadan kaldırmak ve hukuk sistemimizin normal ispat kurallarına dönmek gerekir. Hukuk sistemimiz bir iddianın nasıl ispat edilebileceğini belirlemiştir. Yüzlerce yıl denenmiş bu kurallardan ayrılmak doğru değildir. Bunun için yasada “Mahkemeye başvurup 20 Temmuz 1974 den önce bir malı satın aldığını kanıtlayanların lehine kayıt kararı verilir” denmesi yeterlidir.
Bu uzun çalışmadan sonra yasaya aşağıdaki şekilde bir cümle koymanın da sorunu çözeceğini söyleyebiliriz. “7/80 Sayılı Yasada veya tadillerinde bulunan herhangi bir sınırlamaya ve daha önce verilmiş Mahkeme kararına bakılmaksızın, sunulan delilleri değerlendiren Mahkemenin söz konusu malın dilekçe sahibi tarafından 20 Temmuz 1974 den önce satın alındığı kanısına varması halinde, dilekçe sahibinin veya mirasçılarının veya haklarını devrettiği herhangi bir kişinin ismine kaydı için emir verir.”
Hükümetin bu kanayan yaraya el atacağını ve devletimize yaraşır adil yasalar yapmaya başlayacağını ümit edelim.