Interay Design, İç Mimarlık, Tasarım ve Uygulama Ofisi Direktörü İç Mimar
Ayşe MALYALI, iç mimarlık ve ev tasarımı hakkında çok özel detayları sizler için anlattı.
“İç mimarlık yeni bir meslek, bizimle birlikte tecrübe kazanıyor”
30 Ağustos 1987 doğumluyum. Doğu Akdeniz Üniversitesi İç Mimarlık bölümünü bitirdim. 2010 yılından beridir mesleğimi icra ediyorum. İç Mimarlık, öğrenci olduğum dönemde çok fazla bilinen bir meslek değildi. Yeni yeni meslek grupları arasına giren bir meslek dalıydı. Önceleri avukat olmak istiyordum. İç mimarlık çok aklımda olan bir meslek değildi. Görsel yetenekler beni çok cezp etmiştir. Her zaman için sanatın içinde olan bir çocuktum. Babamın yağlı tablolara merakı var, annem de el sanatı adına sürekli kendini geliştiren biridir. Kısaca ailemin içerisinde sanatla yetiştim. Sürekli bir şeyler çizerdim, hep yoktan bir şeyler var ederdim.
Mesleğim yeni bir meslek, dolayısıyla meslekte bizimle birlikte tecrübe kazanıyor. Ben bundan çok mutluyum. Çünkü bir şeylerin en başında olmak, yer alabilmek, oluşumunu izleyebilmek veya oluşumun bir parçası olmak çok önemlidir. Meslektaşlarımızın mesleğe bizim gösterdiğimiz önemi göstermesi, diplomalarının hakkını vermeleri gerekmektedir.
“Maalesef müşteriler bize binaları bitmiş bir şekilde geliyorlar”
İç mimarlıkta, bizler aslından koltuğu al buraya koy, halıyı buraya, perdeyi de şu renk yapın demiyoruz. Bizler aslında bir mekanı kolonundan tutun, kirişine, penceresinden kapısına, seramiğinden her şeyine ele alıyoruz. Elektrik sistemine kadar ilgileniyoruz. Belki ileriki yıllarda mühendis ve mimar arkadaşlarla birlikte çalışma arzusundayız, maalesef bize günün sonunda, binalar bitmiş bir şekilde geliyorlar. Dolayısıyla baktığımızda maddi açıdan yormaktadır. Halbuki bizlere inşaatın en başında gelinirse konuya daha vakıf olabilir, müşteriye daha uygun fiyata ama çok daha verimli ve kullanışlı mekanlar yaratabiliriz.
“İç mimar aslında bazen de müşterilerine psikolog gibi yaklaşmaktadır”
Müşteriyle baş başa kaldığınızda eğitim bir noktaya kadar gelmektedir. İnsanları tanımayla alakalıdır. Çalışırken ilk başta analizini yapmamız gereken mekanın çevresi, nerede olduğu, nasıl bir ortamda olduğu etrafına nasıl yerleştiğini anlamaya çalışıyorum. Sonrasında kullanıcının çok önemli olduğunu belirtmek isterim. Yapılacak alan topluma açık bir alan mı, bir ev mi, mahremiyet mi var? Bu soruların cevabını verdikten sonra çalışmaya başlamaktayım. Sonrasında çalışmayı yapacağım alan içerisindeki kullanıcıların kişiliklerini analiz etmeye çalışırım. İç mimar aslında bazen de müşterilerine psikolog gibi yaklaşmaktadır. Kısacası müşterilerimizi tanımaya çalışıyoruz. Yaşam alanları bizim için çok değerli ve eğer o yaşam alanında mutlu ve huzurlu yaşamıyorlarsa bu huzursuz olmalarına sebep olmaktadır. İç mimarlık sadece mimarlık değil, birazda psikolojiye dayanan bir meslektir.
“Müşterilerimin evlerinde ben yaşamayacağım için, talepleri önemlidir”
Teknoloji aslında benim çok fazla ilgi duyduğum bir alan değil. Gelişen yeni malzemeler evet benim de dikkatimi çeker. Çok fazla fuar dolaşan bir mimarım. Fuarlarda gördüğüm mutlaka yeni şeylerle ilgilenirim. Çok fazla dergiyi bir arada takip eder, çok fazla kitap satın alırım. Yani malzeme, detay çözüm vb takip ederim, ancak teknoloji pek fazla sevdiğim bir şey değildir. Çok akıllı evler, çok sevdiğim şeyler değildir. Birazcık daha kırsal yaşam beni etkilemektedir. Gelen müşterilerimin evlerinde ben yaşamayacağım için, müşterinin talepleri beni ve tüm mimarları yönlendirmesi gereken unsurdur. Eğer ki müşterim benden kumanda ile kontrol edilebilecek bir tasarım, çok akıllı bir ev isterse onu da yaparım. Bunlar müşterinin istekleri doğrultusunda olur. Müşterimle çalışırken tamamen kendi isteği doğrultusunda ilerliyorum. Müşterim isteklerini bana dergilerle örneklendiriyor ve bende istekleri ve beğendikleri doğrultuda tasarımlar ortaya koyuyorum. Ama hiçbir zamanda bir yerden bulup aynısını müşterime yapmam.
“Bir iç mimar ile çalışılsa gereksiz masraflara girilmeyecektir”
İnsanlarımız yaşam alanlarını düzenlerken birçok gereksiz masraf yapıp tekrar tekrar bu masrafı yapmayı sürdürmektedirler. Oysa en baştan bir iç mimar ile çalışılsa bu gereksiz masraflara ve huzursuzluklara girilmeyecektir. Doğru tasarım, fon, renk, kombin ile bir kere yapılacaktır. Tüm firmalar ürünlerini satmamız için mail veya dosya şeklinde bizlere kampanyalarını iletmektedir. Gelen müşterilerimize hizmet verirken bu fırsatları da göz önünde bulundurarak imkan sağlıyoruz. Kampanyaları ve opsiyonları yakından takip ettiğimiz için müşterilerimizi doğru zamanda bütçesine göre tercih yapabilmelerini sağlıyoruz. Dolayısıyla bizim yönlendirmemiz çok daha yerinde olmaktadır.
“Herkesin ofis açıp oturması pekte sağlıklı değil”
Geçim sıkıntısından dolayı meslektaşlarımızın büyük firmalarda çalışmalarına katılıyorum. Ülkede çok fazla iç mimar var ve bu gün geçtikçe artmaktadır. Ülkenin nüfusu ve ülkedeki iç mimarın az olması ve bilincin az olmasından dolayı herkesin ofis açıp oturması pekte sağlıklı değil. Bunun örneklerini Türkiye’de pek çok sektörde görebilirsiniz. Bunun dengesi belirli sınırlandırmalar getirerek yapılabilir. Örneğin bir firmada çalışan iç mimarın dışa başka projeler çizmemesi gerekmektedir. Sadece o firma adı altındaki projelere katkıda bulunulabilinir şeklinde sınırlandırmalarla bu sıkıntının aşılacağı inancındayım. Bunun dışında mobilya sektöründe çalışan iç mimar arkadaşlarımız eğer bu sektörde çalışıyorsa tasarım ücretini ayrı almalıdır. Müşterilerimin bilinçlenmeye başlamasını görmek bana daha da güç vermektedir. Bizler sadece müşterilerimize tasarım açısından yararlı ürünler sunuyor, müşterilerimizin üzerindeki yükü alıyoruz. Bizim yaptığımız iş sadece hizmet sektörüdür. Özellikle evlenecek olan müşterilerimin evlilik telaşlarını keyfe dönüştürüyoruz. Hedefimiz insanlara yeni ev almışlığının yeni evlenmişliğinin keyfini çıkartmaktır. Doğru kararları verebilmek, ekonomik olabilmek için iç mimara ihtiyaç vardır. Günün sonunda yaşam alanınıza girdiğiniz zaman huzurlu olabilmek için iç mimarla çalışmanız gerekmektedir.
“Henüz tüzüğümüz çalışma aşamasında dolayısıyla serbest kurdan çalışılıyor”
Odamızın çok yeni olması ve henüz tüzüğümüzün çalışma aşamasında olması ve birim ücretimizin sabit bir şekilde belirlenmemesidir. Bunlar çok kısa bir zaman içerisinde çözüme ulaşacaktır. Ama şuan için dediğiniz gibi bir piyasamız var ki serbest kurdan çalışılıyor. Benim çalışma şeklim ilk olarak iç mimarlık ve kontrolörlük diğeri ise danışmanlıktır. İç mimarlık – kontrolörlük dediğimiz olay, bir mekanı alıp çizimini, tasarımını kontrolörlüğünü yapmaktır. Çizimini yapıp vermekte vardır, ancak ben buna katılmıyorum. Projemin en ufak detayına varana kadar bulunmaktayım. Çalışırken müşterilerimle birebir yakından ilgilenmeyi en ufak ayrıntısına kadar yanında olmayı çok seviyorum. Kontrolörlük ustaların sürekli başında durup, sürekli çalışmayı yakından takip etmektir. Danışmanlık hizmetimizde yaşam alanlarıyla ilgili bilgi almak isteyen müşterilerimiz bize geliyor ve müşterimizin mevcut mobilyalarının analizini ve fotoğraflamasını yapıyoruz. Kullanıcıyla görüşüp mekanda onu mutsuz eden objeleri belirliyoruz ve yine müşterilerimin istekleri doğrultusunda o mekanı ufak dokunuşlarla değiştirebiliyoruz. Çalışma prensibimden biri de bütçeyi müşterilerimin belirlemesidir. Yani mekanda tasarlanacak şeylerin fiyatını müşterilerim karar verir ve ben de çalışırım. Ailemden almış olduğum ticaret hukuku, ticaret etiği, çalışma etiği meslek hayatımda izleyeceğim çok güzel bir yol oldu.
Kıbrıs’ın kuzeyi çok çarpık bir yerleşmeye, çok düzensiz bir düzen içerisine, mimar arkadaşların var olma çabası ile farklı mekanlar yaratma çabası vardır. Sahip çıkamadığımız bir tarihimiz vardır. Dolayısı ile mimari açıdan yok denecek bir noktadayız.
“Gençlerimiz meslek liselerine yönlendirilmeli”
Sedat Semavi Endüstri Meslek Lisesi’nden stajyer olarak yanıma gelen öğrenciler var ve ben onların yerinde olmayı çok isterdim. Neden? Ben her zaman bu espriyi yaparım “Cin Ali ile bölüme girdim”. Nasıl Cin Ali ile bölüme girdim, teknik eğitim almamış biriydim. Ama birçok arkadaşım, meslek çıkışlı olduğu için aramda fark oluşmuştu. Bunu da fark edip kendimi geliştirmek zorunda kaldım. Ama şuan ki arkadaşlarımı görüyorum ki keşke ben de düz lise okumasaydım da meslek lisesi okusaymışım diyorum. Şuanda meslek lisesinde okuyan gençler üniversite birinci, ikinci sınıfta öğrendiğimiz çizim programlarını şimdi lisede öğreniyorlar. Bu sorun çarpık eğitimden kaynaklanmaktadır. Kısaca gençlerimizin akıllarında bu mesleği seçmek varsa özellikle bunu ailelere söylemek isterim; Çocuklarınızı, yönlendirirken onun el kabiliyeti, bakışı, zevkine göre yönlendirmeliler. Gençlerimiz meslek liselerine yönlendirilirlerse günün sonunda çok daha bilinçli, ayakları yere basarak yetişecektirler.
“Her şeyin yurtdışından gelmesine gerek yok”
Interay Design olarak gelen müşterilerimize gerek hazır mobilya, aksesuar, gerekse özel tasarım mobilya aksesuar çalışmalarında hizmet veriyoruz. Benim mağazamda bir evin ihtiyacı olan her şey var. Aydınlatma, halı, duvar kağıdı, taş kaplama, mobilyalar, nevresim-çarşaf takımları, perde…
İnşaatı yeni bitmiş sıfırdan bir evi anahtar teslim sunabilecek pozisyondayım. İmalatım yerli üretimdir, çizdiğim her şeyi burada yaptırıyorum. Yerli halkı desteklemekten yanayım. Bunun haricinde koltuk tasarımına kadar yaptırabilirim. Her şeyin yurtdışından gelmesine gerek yok. Müşterim ne isterse her şey onun talep ettiği bütçesine göre çıkıyor. Dolayısıyla herkes buradan mutlu ayrılıyor.