Ahlak tehlikeli bir kavramdır. Ahlak anlayışları, bireylerin hayatı nasıl anlamlandırdığına göre kişiden kişiye değişkenlik gösterebilir. Birinin ahlak anlayışı bir başkasına tastamam ahlaksız görünebilir. Kürtaj yaptırmak bazılarına göre, ahlaksız bir edim olarak nitelendirilebilir; bazılarına göre, kadının kendi iradesi ile aldığı bireysel bir karardır. Kimilerine göre, eşcinsellik ahlaksızlıktır; kimilerine göre, eşcinsellik doğal bir cinsel yönelimdir. Dolayısıyla ahlak anlayışı oldukça kişiseldir.
Etik ise, kişilerin ahlak anlayışı farklılıklarının toplumda keder değil, sevinç üretmesini sağlayacak mekanizmaların kurulabilmesi için vazgeçilmez bir kavramdır. Ahlak anlayışlarımızla birbirimizden ayrılabiliriz fakat beraber yaşayabilmemizin ön koşulu etiğe uygun hareket etme istencimize bağlıdır. Bir toplumda birbirinden çok farklı ahlaki yorumlar ve inançlar olabilir ancak etik, tüm bu farklılıklara birlikte bir arada nasıl yaşayacağımızı sorgulayan, buna imkan yaratmak için heyecanla sorun çözmeye çalışan ve neşe vadeden bir kavramdır. Ahlak anlayışlarını sorgulayan etik, kişiselin ötesine geçer ve bu yanı ile hayli toplumsaldır.
Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası ve Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası’nın yaptığı son eylemde, sendika üyesi bazı öğretmenlerin ‘tarikat’lara dikkat çekmek için kara çarşaf giymesi ve tespih tanesi fırlatması bazılarının ahlaki değerlerine uygun olmayabilir. Eyleme katılan KTÖS ve KTOEÖS üyelerinin ahlak anlayışlarına göreyse, birilerinin ‘bir tarikattan çıkar sağlamak’ amacıyla kara çarşaf giymesi ve tespih çekmesi uygunsuz olabilir. İki düşünce ya da ahlak anlayışı birbirlerini eleştirebilir. Ancak kişilerin kıyafetlerini ve dinen kutsal bulduklarını, bunların kullanım gerekçelerini ahlaklı bulsanız da bulmasanız da aşağılayamaz ve kişileri, giydikleri üzerinden yaftalayamazsınız. Birileri örtünebilir ve hatta kara çarşaf giyebilir, bazıları da mini etek ve hatta süper mini etek giymeyi tercih edebilir. Her çarşaflı kadını rahatlıkla ‘tarikat üyesi’ addedecekseniz, süper mini giyen kadınları ‘ahlaksız’ olmakla suçlayabilen zihniyeti hangi temelde çürüteceksiniz?
Keza eyleme tepki gösteren Din Görevlileri Sendikası’nın da ülkemizdeki ‘Gayrimüslimlere hoşgörü ile yaklaşılması’nı eleştirmesi etik olarak hiçbir şekilde savunulamaz. Benzeri şekilde, Din Gör-Sen’in eyleme tepkisini ‘Kıbrıs Türk halkının bütünüyle Sünni Müslümanlardan oluştuğu’ iddiasına dayandırması da etik olarak makul bulunamaz. Öte yandan öğretmenleri İngiliz döneminden kalma yasalara güvenerek, ‘ahlaksızlık’la suçlayabilirsiniz belki; fakat bu, eyleme katılan öğretmenlerin etik açıdan ‘ahlaksız’ olduğunu kesinlikle göstermeyecektir. Çünkü onlar kendi ahlak anlayışlarına göre, bazılarının maddi menfaat için dinsel öğretileri kullandıklarını ve bunun büyük bir ahlaksızlık olduğunu düşünmektedirler.
İş ahlaka takılmaya görsün, çıkamazsınız içinden…
Spinoza felsefesi, insanın duygusal etkileşime açık varoluşu nedeniyle fikirlerinin ve ahlak anlayışının sürekli değişim içinde olduğunu anlatır. Etik, bu duygusal etkileşimlerden toplumsal sevinç doğurmanın yollarını arayan önemli bir zemindir. Korku ve nefreti körükleyen, genellikle kişisel ahlak anlayışlarını toplumsal ahlak anlaşıyı olarak sunan ve bunun üzerinden siyaset yapanlarsa keder üretirler.
Böyle bakınca öğretmenlerin eylemi ve bu eyleme gösterilen tepkiler, tarafların karşılıklı ahlak anlayışları ile kadınlar üzerinden siyaset yaptığı ve keder yaratan bir olgu olarak değerlendirilebilir. Her neyi simgelediği düşünülürse düşünülsün, ister KTÖS ve KTOEÖS ister Din Gör-Sen olsun, etik bizlere kadınlar, örtünme ve tespih üzerinden bu biçimiyle politika yapılmasının sevinç ve mutluluk üretmeyeceğini vurgulayacaktır.