Bundan yaklaşık 4 ay kadar önceydi.
Sağlık Bakanı Ertuğrul Hasipoğlu, daha o zaman UBP Genel Sekreteri iken benim programımda canlı yayında aslında tüm halkın duygularına tercüman olarak hem kabinenin, hem de meclisin en kötü dönemini yaşadığını itiraf etmişti.
Meclisteki vekilleri verimsiz, bakanları da icraat yapmaktan yoksun diye nitelendiren yılların usta siyasetçisi Hasipoğlu, belki şimdiki konumu nedeniyle bunları bir kez daha telaffuz edemez ama yüreğinden yine aynı şeylerin geçtiğinden de adım gibi eminim.
Hasipoğlu, kendi bakanlık bünyesinde her ne kadar da bir şeyler yapmaya çalıştığını iddia etse de genelde durum, aylar önce itiraf ettiği gibidir.

Önceki gün acemice, önceden haber vererek Maliye Bakanlığı’nın elektriğini kesmeyen sendikacı ve çalışanlar haliyle polisle karşı karşıya kalıp bunu gerçekleştiremediler.
Ama dün, olanlar oldu ve eylemi doğru bir şekilde gerçekleştirince adanın her tarafından devlet kurumlarının şalterlerinin aşağı indirildiği haberleri geldi.
İndirilen her şalterde de vatandaşın yüreğine su serpildi, ilgili sendikaya destek belirtildi.
Çünkü üç kuruşluk alacağı için elektriği kesilen vatandaş, bu kez kendine işkence hayatı çektiren hükümetin bu acizliği karşısında müthiş bir zevk duydu.
3 bin TL için mazbatadan hapis yatanlar, bu kez cezalandırılan devlet olunca, ellerini havaya kaldırıp, bu günleri de gördükleri için şükür ettiler.

Devlet büyükleri hiç alınmasın;
Aşağıya inen her şalterden dolayı ben de büyük zevk aldım.
Ama devletin bu kadar aciz duruma düştüğünü görünce de içim sızladı.
Sendika daha iki gün önce devletin, kuruma olan borçlarını rakam rakam gözümüzün içine sokarken, devlet ya da ilgi bakanlıklar bunu sadece yalanladılar, ama bize tek bir rakam bile söyleyemediler.
Ama, El-Sen’in hesabı ortadaydı ve mahsuplaşma olduktan sonra 70 milyon TL gibi müthiş bir borcun ortaya çıktığını gördük hep birlikte.
Oysa çok önceden mahsuplaşılsa ve bu paranın kuruma ödenmesi için belli bir rota çizilse, dünkü rezalet yaşanmayacak, ama devletin aczi de ortaya çıkmayacaktı.

Bu ülkenin bir ferdi olarak, devletin aciz bir durumda olduğunu söylerken elbette bir yanım da yanıp tutuşuyor.
Aciz bir devletin, aciz bir hükümetin hüküm sürdüğü bir ülkede yaşamak onur duyulacak bir iş değildir.
Bir ülkenin kurumu, yine aynı ülkenin kurumlarının, hatta bakanlık gibi üst düzey makamlarının elektriğini borcundan dolayı kesiyorsa, bunun adı acizliktir, beceriksizliktir, basiretsizliktir.
Hele de Ekonomi ve Enerji Bakanlığı gibi ülkenin en stratejik kurumlarını bünyesinde barındıran bir bakanlığın, elektrik kesintisi sonrası jeneratörü devreye girmiyorsa, rezaletin daniskasıdır.



MESAJ KUTUSU


Sayın Ersin TATAR, 13’ncü maaşların 24 Aralık tarihinde ödeneceğini fısıldamaya başlamışsınız. Esnafın gözü bu parada umarız bir yol kazası olmaz.

Sayın Mustafa ÇOBANOĞLU,
geçmişte en yakın arkadaşınız olan birini polise şikayet ettiğinizi öğrendik ve üzüldük. Araya kara kediler mi girdi acaba?

Sayın Ferdi Sabit SOYER,
Mağusa’da ünlü bir tefecinin bölgede hemen herkese borç para verdiğinden şikayetçi oluyormuşsunuz. Hatta listede bazı bölge vekillerinde olduğu iddia ediliyor. Önceden Allah’a emanettik şimdi tefecilere desenize.

Sayın Sunat ATUN, kurum çalışanları sizin bakanlığın şalterini indirince kan beyninize çıkmış diyorlar. Peki, jeneratörler devreye girmeyince yüzünüz nasıl bir hal aldı doğrusu çok merak ediyoruz. Allah kolaylık versin. Bu genç yaşta sinir hastası olmazsınız inşallah.

Sayın Hasan ARTUNER
, bir firmanın müdürlüğünü yapıp Japonya’ya harnup pekmezi ihraç ettiğinizi öğrendik. Ha keşke sistem böyle olmasaydı da devlete hizmetiniz devam etseydi. Hayırlı işler dileriz.

Sayın Suat GÜNSEL, 9 aydır ihtiyat sandığı ve sigorta yatırımları yapılmayan çalışanlarınız artık şikayette bulunmaya başladılar. Şu mahsuplaşma işini bir halletseniz de çalışan rahat bir nefes alsa diyoruz.

Sayın Hüseyin ÇOBANOĞLU, bütün kurumların elektrikleri kesilir ama siz hiç merak etmeyin BRT’nin ki kesilmez. Zira sizin de şalterler inerse bütün kanalların uydu yayınları durur ve sendikalar da derdini kimseye anlatamaz. Rahat olun.

Sayın Nilhan TAYFUNLU, federasyon başkanlığı için bu kez dişli rakiplerin hazırlandığını duyduk. Bazı basın mensuplarının da yardımıyla sizi koltuktan değirmeyi planlıyorlar bilesiniz…

Sayın Alihan PEHLİVAN,
bir bürokrat ve bir bakan ile fena halde papazı bulduğunuzu öğrendik. Erken seçim kapıdadır hiç merak etmeyin yine kapınızı çalacaklardır. Arabada sabahladığınız günleri çabuk unuttular demek.

Sayın Hüseyin ANGOLEMLİ,
meclis kürsüsünde BRT’ye iyice yüklenince sonunda sizi de dün ekranlara çıkarıp söz hakkı vermişler. Deveye diken sözünü boşuna söylememişler demek ki değil mi?

Sayın Çağlayan CESURER, dünkü şalter indirme eylemleri ile vatandaşın duygularına da tercüman oldunuz. 200 TL için elektriği kesilen vatandaştan büyük hayır duası aldınız.

Sayın Mustafa GÖÇER, bazı bürokrat ve bakanlarla köprüleri attığınız söyleniyor. Hayırdır bir zamanlar yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmezdi. Kim kırdı kalbinizi bu kadar?

Sayın Kemal DEVECİ, damat ile birlikte bıldırcın çiftliği projesi üzerinde çalıştığınızı duyduk. İyi de niçin keklik değil de sadece bıldırcın işte onu anlayamadık.

Sayın Göktürk ÖTÜKEN, bol miktarda CTP piyangosu aldığınızı öğrendik. Ben de üç sene önce UBP piyangosu almıştım ama hala çekilmedi. İnşallah kara jeep size çıkar.

Sayın Bayram KARAMAN,
tarihi Dome Otel’in dış cephesini yenilemek için kolları sıvadığınız söyleniyor. Ha keşke şunu 21 Aralık tarihinden sonra yapsaydınız. Maya takvimine inanların sayısı her gün artıyor.

Sayın İsmet YEREBAKAN
, İrsen beyin en güvendiği isimlerden birisi olarak erken seçim kulislerine yoğun bir şekilde devam ettiğiniz gözlemleniyor. Bu kötü süreçte iyi cesaret doğrusu.

Sayın Savaş BOZAT, LTB’yi şimdiki yönetimden daha iyi yönetme konusunda epey iddialı olduğunuzu söylüyormuşsunuz. En iyisi artık sendikalar partisini kurup devletin bütün yönetimini ele geçirmek.

Sayın Mustafa KAYMAKAMZADE
, Vakıflar İdaresi kiracıları hayat şartları nedeniyle kiralarda indirime gidilmesini istiyorlar. En azından bari yeni yılda yen zam yapmayın. Bir çoğu zaten kepenk kapatmaya hazırlanıyor.





Günün Fıkrası

Duvar


Kudüs’e atanan bir Amerikalı gazeteci, ağlama duvarının önünden gelip geçerken, bir Musevi’nin her gün duvarın önünde diz çöküp dua ettiğini fark etmiş. Haftalarca aynı manzarayı görünce dayanamamış gazeteci. Bu adamla konuşmayı denemiş:
- “Sizi her gün dua ederken görüyorum.” Adam cevaplamış:
- “Evet, sabahları gelir, dünya barışı ve kardeşlik için dua ederim... Öğleden sonraları gelir, yeryüzündeki acıların ortadan kalkması ve bütün insanların refaha kavuşması için dilekte bulunurum...”
- “Ne kadardır sürüyor bu?”
- “Tam 25 yıldır...”
- “Bunca yıl sonra nasıl bir duygu var içinizde?”
- “Duvara konuşuyormuşum gibi bir duygu...”