Zaman zaman olan bitenden daralan insanın, çıkış yolları arayan beyini insanı bildiğinden, sakinliğinden, mutluluğundan uzaklaştırıp agresif bir durumun içine iter. Çoğu zaman en sevdiklerini bu içinde bulunduğu durumun rehaveti ile kırıp üzebilir. Bu öyle bir ruh halidir ki söylenen hiçbir sözün aslında gerçeğe dayalı bir düşüncenin ürünü olmadığı açıktır.
* * *
Öfke işte bu sebeple çok karanlık bir yönüdür insanın, insanların oluşturduğu halkların içerisinde geçerlidir bu anlatılan öfke durumu. Çünkü daralan ekonomilerin, yaşamsal koşulları zorlaması bir yandan gelirken, diğer yandan bir devletin içinde var olmanın getirdiği kurumsallığın, halkına dayalı rahatlığının da zaten olmayışı yetmezmiş gibi rahatlatması gereken insanına daha çok işkence yapması bu gerçek öfkeyi doğurur.
* * *
Bu doğan öfke de insanın karşısında ki bireye, en ağır sözleri öfke nöbetleri ile kusmasına neden olur. Bu anlattığımız insani yanımız gerçekçi, zaptı da bir küçük an yaratıp kişiyi dinlemek gibi basit bir eyleme son bulabilen bir öfkedir. Ancak bu halkın öfkesini doğru yöne yani bu düzenin kurucularına, ki zorlu yaşam alanını dayatanlara dönmesi işi daha da bir gerçekçi yapar.
* * *
Ancak yaptıklarının olabildiğine farkında olan devlet ekranı, yanlışla döşeli koltuğunu kaybetmekten yana telaşe içine düşerken, yapılan yanlışların da yüzüne vurulurken olabildiğine rahatsız olduğundan. Bu halkların haykırışını, yine halkını korumakla görevli kolluk güçlerinin ifade masalarında, korku salarak duyulmaz hale getirirler.
* * *
Bu durum ayrışma ile son bulur, bu ayrışma bu bizden değildir ya da bizdendir ile devam eder. Aslında kişi tüm halkların ortak paydasını haykırmış, yazmış ve ya göstermiştir, ancak kendi halkından korkan ve kendi halkına olan ihanetinin bilincindeki yönetim, ötekileştirmeyi devreye sokarak bu öfkenin sahibini mahkeme salonlarında, basına post eder.
* * *
Ancak bu günlerde bam başka bir atışma izliyoruz, neler neler söylenmedi ki, aleni edilecek en ağır hakaretler basın aracılığı ile havada uçuştu. Biri devletin zirvesinde olduğunu idea eden biri, diğeri de tanınmış spor adamı, bu iki zattı muhterem ayni kapta yemek yemiş, ayni siyasi görüşle yoğrulmuş, ayni siyasi partinin içinde, farklı farklı da olsa ayni menfaatle döşenmiş insanlar.
* * *
İşte bu öfke halkın öfkesi gibi değildir, bu bireysel menfaatin varlığının getirdiği, bu menfaatlerin çarpışarak, çıkarın kime işlediğinin farkındalığı ile başlayan bir nöbettir. Peşi sıra bir birlerini yerden yere vuran açıklamalarla boy gösterir, ancak kimse kimseyi mahkeme salonlarında süründürmez, ya da yine kolluk güçlerince kimse ifade masalarına oturtulmaz.
* * *
Ve böylece menfaatlerine aşık, halkına düşman bu insanların bireysel savaş oyunlarından başka bir anlam taşımaz bu. Şimdi kendi partilileri merakla bir birilerine sorarlar, kim kime ne demiş? Aslında taraf seçmek için beklerler, hangisinden yana durmanın kazancı daha iyidir diye analiz edip beklerler.
* * *
Sevgili okur; senin yapman gereken haklı taleplerinden, yaşamsal olanaklarını yükseltecek yaptırımları bu menfaat savaşçılarına, dayatmak olmalıdır.