Öncelikle yazıma başlarken ideolojik öğretilerin hatim edilmesinde bize yol gösteren Marx’ı anıyor ve yazımda sizleri Marx, Kant, Hegel, Feuerbach ve Althusser’in kuramsal alanda ideolojik teorileriyle kafanızı şişirmeyeceğime dair temin ederim.

Yunan felsefesine ayrı bir merağı olan kişi olarak Aristo’nun da ideolojiye yaklaşımı Marks’la bazı farklılıklar göstermesine rağmen incelenmeye ve üzerinde kafa yormaya değer unsurlar içermektedir ki çağdaşlar da Althusser’i Marx’cı değil de “yeni Aristocu” olarak tarif etmişlerdir.

Her neyse ideolojinin temelini oluşturan idea yani uzay ve zamanın ötesinde, öznenin dışında, kendiliğinden var olan, duyularla değil, yalnızca ruhen algılanabilen asıl gerçeklik, düşünce ve fikir olarak da algılanabilir. Aslında ideoloji ilk olarak 18. yüzyılın sonunda Fransız düşünür Destutt de Tracy tarafından ortaya atılmıştır. Destutt de Tracy, ideolojilerin fikirlerle ilgili olduğunu ifade etmektedir. Yani nasıl düşündüğümüzün, konuştuğumuzun ve tartıştığımızın bilimidir.

Ancak genel olarak İdeolojiler, bir grubun kimliği, toplumdaki yeri, ilgileri ve amaçları, diğer gruplarla olan ilişkileri, yeniden üretimleri, doğal ortamları gibi karakteristik özellikleriyle ilişkili olan toplumsal olarak paylaşılan inançlardan oluşmaktadır.

Gelin görün ki mevcut hükümetin icraatları ve çevresinde oluşturduğu saadet zinciri bağlamında ortaya çıkan birleştirici unsur ideolojiden çok İDİOTLOJİ kuramsallığının en iyi örneklerini gözler önüne serip halka teşhir etmekten geri kalmıyor.

İlk olarak üniversite yıllarımızda MFÖ'nün “Ali Desidero” isimli parçasındaki baş hatun karakterin dünya görüşü olarak "değişik bir psikoloji bir felsefe idiotloji" diyerek literatürümüze soktuğu bu kavramın yıllar içerisinde ülkemizde ardından bazı kitleleri sürükleyecek düzeyde bir felsefe olacağı aklıma gelmezdi.

Toplumsal sağduyunun kaybedilmesi ile bunu fırsat bilen idiotlojistler de hemen devreye gidip idiotloji felsefesine sıkı sıkı bağlı olanların yaptıklarını haklı gösterecek “kuramsal” ideleri gerek basın aracılığı ile gerekse halkı bire bir ilgilendiren konularda aşağılayan icraatları ile bunları gayet normalmiş gibi yine halka kakalama ve bunu yaparken de yeni yeni “hükümetin” idiotlojik aygıtı olan eğitim ve “yozlaştırılmış din” unsurunu da kullanarak biad edici bir yapı içerisinde idiotloji bağımlıları olarak mutluluk oyunu oynuyorlar.

Bu idiotloji bağımlıları bazen Kemalist, bazen milliyetci, bazen humanist, bazen liberal, bazen de dini bütün muhafazakar olarak çıkıyorlar karşımıza; tam da MFÖ’nün şarkısında belirttiği gibi : “teoride desen zehir gibi, pratik dersen sallanmakta, bazen ben hümanistim diyor, bazen rasyonalist oluyor, değişik bir psikoloji, bir felsefe, idiotloji, idiot, idiot, idiotloji..”

NOT: 1’NCİ YAŞINI KUTLAYAN “KIBRISTİME” AİLESİNE NİCE ÖZGÜR YAYINLAR VE YARINLAR DİLERİM….