Sevgili okur; ağaçları yutacak büyüklükteki alevlerin başlangıcı tırnağınızdan küçük bir ateştir. Ki bu ateşi önceden görürseniz, o büyük alevleri çoktan söndürmüş olursunuz. Bu gün küle dönmüş memleketin, yıllar yıllar önce bir tırnak boyunda ateşle başladı son, görmezden gelindi, ateş büyüdü yanan yer bizden ırak dendi, sonra alevler tüm ülkeyi sardı, geçip gidecek dendi, şimdi ise kül olmuş bir ülkenin, molozları üzerinde durup ilk ateşin hesabını sormadan, külün hesabını soruyorsunuz.
* * *
Artık yanmıştır yanacak olan, şimdi doğayı hatırlamak lazım. Doğa ana çoğu kez yangınlara ihtiyaç duyar, o küller toprağına serilir, toprak tazelenin, yağmurlar yağar toprak yeniden doğar, sonra ilk yeşil bir tırnaktır yıllar geçtikçe o tırnak koça ormandır. Bırakın artık külün hesabını sormayı, çünkü hükümetler yangınların hükümetleri, muhalefet ise o ateşin esen rüzgarlara şahlanan körüğü.
* * *
Şimdi artık, örgütlü bir biçimde ilk yeşilin akabinde, kendi uygarlığını yeniden yeşertmek lazımdır. Halkların hükümeti ve de halkların muhalefeti yeşertecektir ormanı. Bu yeniden doğuş tabiki sancılıdır, her doğum gibi zamanını bekler, ne önce ne sonra olmaz tam zamanı gelince, baharın ilk sıcaklığı, ilk suyu, ilk toprakla, ilk hava birleşince başlayacak doğum.
* * *
Bundan sonra yapılacak ilk adım, varlığımızı en güçlü biçimde bu başkalarının hükümetlerine ve başkaların muhalefetlerine hatırlatmaktır. Daha sonra bu ülkenin tek egemeni halkları ve emekçileridir ve onlardan kurulmalıdır hükümeti ve muhalefeti de, başkalaşmadan, tek bir idealle olacak bu doğumun ilk nefesi ile gelecek, ilk ses için.
* * *
Bırakın artık bu sonmuş yangınların, ışıksız karanlığına ışık tutmayı, bırakın onlar karanlıklarında kime ve neye hizmet ediyorlarsa onlarla birlikte yok olup gitsinler. Var olmak mühim meseledir, insan olmak başka bir mesele ancak insanca yaşamak bambaşka bir uygarlık seviyesidir. Bunu için ise o doğuma izin vermek, hatta bunun için ölümü kabullenmek gerekmektedir.
Behiç Anibal.