Meclis kürsüsündeki çıkışları Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Sibel Siber’e büyük darbe olunca Doğuş Derya daha ılımlı açıklamalar yapmaya başladı…
Ya da akıl hocaları durumu kurtarsın diye onu yeni açıklama yapmaya ikna ettiler!
O da kulağa hoş gelen uzlaşıcı ifadeler kullanmaya başladı…
Bakın Yeni Düzen Gazetesi’nin dünkü manşet haberinde ne de güzel şeyler söyledi:
“Bu ülke hepimize yeter, Bu ülkede yaşayan Anadolu kökenlilerin de, Kıbrıslı Rumların da, Maronitlerin de, Ermenilerin de hepsine ülkede yer vardır, yeter ki biz bu evi birbirimizi dışlamadan, ötekileştirmeden paylaşmayı becerelim…”
Bu ülkede yukarıdaki görüşlerin altına imza atmayacak olan var mıdır?
Kesinlikle olamaz, çünkü doğru olan budur…
Ve buram buram insanlık ve sevgi tüten diğer açıklamalar;
“Sağduyuyu hiçbir şekilde kaybetmememiz lazım. Bizi bölmeye, ötekileştirmeye çalışan insanlara karşı sevgiyle, olgunlukla karşılık vermemiz gerektiğini düşünüyorum…”
Meclis kürsüsündeki o Doğuş Derya gitmiş yerine yepyeni bir Doğuş Derya gelmiş değil mi?
Doğuş Derya ve onu destekleyenler kusuruma bakmasın, çünkü ben bu açıklamayı inandırıcı bulmadım…
Günü kurtarma adına yapılmış besbelli…
Bakın Doğuş Derya’nın sırf bizim için sosyal medyada hiç de sevgi dolu olmayan, olgunluktan çok uzak yorumlar yaptı…
Biz ne yaptık, bir haberi sitemizde paylaştık, başlığını da, “Ayıp Ettin Doğuş hanım” koyduk…
Çünkü bize göre böyle konuşmakla ayıp etmiş, mensubu olduğu milleti zan altına sokmuştu…
Bizim düşüncemize saygı göstermek bir yana adeta saldırdı ve şöyle dedi;
Levent Özadam her zamanki gibi provakasyon yapıyorsunuz. Mecliste ne söylediğimi izlemeden, çarptırma haber yapmak gazetecilik değildir. Az sonra görüntülerden ilgili kısmı ekleyeceğim. Bu habere tekzip yayınlamazsanız da hiç istemesem bile gerekli hukuk yollarına başvuracağım…”
Yukarıda da okuduğunuz gibi bizi her zamanki gibi provakasyon yapmakla suçladı…
Yani Doğuş hanıma göre bu ülkede 30 yıldır gazetecilik yapan bir kişi onunu için sadece bir provakasyoncuydu…
Yani mesleğini kötü kullanıyordu…
Ha keşke bu tür eylemlerden bir tane örnek gösterseydi…
Ayrıca bize de tekzip filan göndermedi, gönderseydi de memnuniyetle koyardık…
Bir başka yorumu da şöyle oldu ki içimin acıdığını hissettim, ama onun gibi duygularıma yenilmedim ve biraz zamanın geçmesini bekledim:
“Levent Özadam'ın kime ve hangi düşünceye hizmet ettiğini bütün toplum çok iyi biliyor…”
Nasıl bir iddiadır bu halen anlamış değilim!
Hani nerede sizin sevgi ve olgunluk dolu yaklaşımınız Doğuş hanım!
Allah rızası için şimdi bir basın açıklaması yapıp kamuoyuna duyuruda bulunun;
Levent Özadam kime ve hangi düşünceye hizmet etmektedir ve bunu da toplum bilmektedir?
Düşünce derken neyi kastediyorsunuz, toplum derken kimi?
Ve bir başka can alıcı açıklaması;
“Buradaki seviyesiz hakaretlerin hiç birine söyleyecek sözüm yok. Sadece sunu bilin Levent Özadam. Olmuş gerçekleri olmamış gibi yapmakla neye hizmet ettiğiniz belli. Oturun bu ülkenin tarihini öğrenme zahmeti gösterin ve cehaletinizi provakasyonla süsleyip gazetecilik kılığına sokmayın…”
Doğuş hanım burada da kendine yapılan seviyesiz saldırılara hiçbir söyleyecek şeyi olmadığını söylüyor ve önemsemiyor ama önemsediği de şu;
Ben bir gazeteci olarak olmuş şeyleri olmamış gibi yapıyorum ve birilerine hizmet ediyorum…
Oturacağım ülkenin tarihini öğreneceğim ki bunda da kaynak belirtmiyor, cahil bir gazeteciyim bunu da provoke ederek süslüyorum…
Vallahi de pes, Billahi de pes!
İyi de bu kadar mesnetsiz saldıran bir vekil ne oldu da dün Yeni Düzen Gazetesi’ne sevgi ve kucaklama mesajları verdi!
Ya da bizimle alıp veremediği ne?
Doğuş Derya’nın bu görüşlerine kızmadım, gücenmedim hatta hiddetlenmedim ama kırıldım…
Bunun için nedenlerim var;
Çünkü bu ülkede sadece kendi olanaklarımda gazetecilik yapan bir kişiyim…
30 yıllık meslek yaşamımda kimsenin adamı olmadım, kimseye yalakalık yapmadım, kimsenin önünde düğme iliklemedim, esas duruşta da durmadım…
Her partiden olduğu gibi CTP’den de çok sayıda dostum, kardeşim bildiğim insanlar var…
Hatta yaptığım haberlerin ve yorumlarımın bazıları da onların ihbarları ile kaleme alınmış ve ilgi görmüştür…
Yine babası olan Ahmet Derya ile ilgili sayısız olumlu ya da olumsuz yazı kaleme almama rağmen o, Doğuş gibi beni ötekileştirmemeye çalışmamış, hemen telefon açarak ya teşekkür etmiş ya da kendince doğru olanı aktarmıştır…
Çok defa da kendisi ile oturup kadeh tokuşturmuşuzdur…
Acaba o da bana samimi davranırken, arkamdan birilerinin görüşlerine hizmet ediyorum diye mi konuştu diye şimdi düşünmeye başladım…
Ve siz Sayın Doğuş Derya;
Benim son genel seçimlerde ‘tik’ attığım bir siyasetçisiniz…
Yine de pişman değilim, çünkü ben sizden daha olgunum, ben sizden daha çok hoşgörülüyüm, ben sizden daha çok kesimlere kucak açıyorum…
Ve sizi de sadece Allah’a havale ediyorum! 
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Fatma Kınış COŞAR, sizden önceki dönemde Kalkınma Bankası’nda siyaset olduğunu şu anda da siyasetin olmadığını açıkladınız. Şimdi size iki soru; Daha önce siyaset Kalkınma Bankası’nda nasıl çalışıyordu, kimlere neler peşkeş çekiliyordu bu bir. Siz siyasetin olduğu dönemde bankanın genel müdür yardımcısı değil miydiniz, bu da iki…Hadi bakalım açıklayın geçmiş dönemde yaşananları da hep birlikte öğrenmiş olalım…
Sayın Hüseyin SAYILI, bildiğimiz kadarıyla Kalkınma Bankası’nın yurtlara verdiği kredi miktarı oda başına 10 bin dolardır. Bunun üstüne asla çıkılamaz, şimdi sizden bütün kredilerle bu kritere uyulup uyulmadığını açıklamanızı istiyoruz. Bir liste halinde bize gönderirseniz seviniriz. Bu arada hala Malezya harcamalarının faturasını göndermediniz!
Sayın Osman KORAHAN, Kalkınma Bankası’nın 2010 yılından beri denetlenmediğini biliyor muydunuz? Bizce yönetim şu sıralar fazla manşetlere çıkıp açıklama yapıyorsa bunu ardında bir şeyler vardır demektir değil mi? Bizden uyarması!
Sayın Fikret KELEŞ, Vadili Belediyesi’nden işten çıkarılanların hakkını avukata olan borç nedeniyle mahkemede arayamadığınızı öğrendik. İyi de bu avukata 6 yıldır niçin ödeme yapılmadı, ayrıca ülkede avukat kıtlığı mı çekiliyor? Yasa dışı işten durdurmalara kim dur diyecek!
Sayın Derviş EROĞLU, Doğuş Derya’nın açıklamaları durağan olan olarınızı hızla yükselişe geçirdi. Milyonlar dökseniz böyle etkili bir propaganda yapamazdınız. Doğuş hanıma bir teşekkür borcunuz var değil mi?
Sayın İsmail ARTER, DAÜ’de kayıp yelkenli mesajlarımızdan sonra demirbaş listelerini isteyip derin bir araştırma yapmaya başlamışsınız. İyi de yaptınız. Hadi ufak tefek ofis eşyaları ‘kalk gidelim’ derse anlarız da kocaman yelkenli buhar olup uçmadı ya! Araştırma sonucunu merakla bekleyeceğiz…
Sayın Zeren MUNGAN, 13. Maaşların bu hafta içinde ödeneceğini açıklayınca piyasalar birden şenlendi. Hani paranın yüzü sıcaktır derler ya boşuna söylememişler değil mi? Allah iyi günde harcamak nasip etsin…
Sayın Serdar TURGANER, operasyonda son nokta konulmuş ve nihayet görevden alınmışsınız, büyük geçmiş olsun. Kim bilir belki de böylesi daha iyi oldu, zaten uzun bir süredir eleştirilerden dolayı yıpranmıştınız değil mi?
Sayın Ahmet KAPTAN, hükümet bazı ürünlerde fiyat ayarlaması yapıp indire gidince niçin hemen köpürüyorsunuz anlamak mümkün değil. Siz hep kamu çalışanlarının cebini düşünüyorsunuz da asgari ücretli özel sektör çalışanlarının ne olduğunu bilmiyorsunuz değil mi?
Sayın Kutlay ERK, Bertan Zaroğlu’nun bazı iddiaları konusunda hukuk yoluna başvurduğunuzu ve bu konuda avukatınıza talimat verdiğinizi öğrendik. Doğrusu da bu değil mi? İnsanlar birbirine hakaret yağdıracağına bunu mahkemede çözsünler ne şiş yansın ne kebap!
Sayın Mehmet BARIŞSEVER, daha önceki sel felaketlerinde elinizde haritalarla ortaya çıkar alınması gereken önlemleri bıkmadan usanmadan anlatırdınız. Bu sefer vatandaşın dikkatinden kaçmamış tek bir yorumda bile bulunmamışsınız. Hayırdır küstük mü?
Sayın Hayri ORÇAN, belediyeler yaşanan tük sıkıntılara rağmen yeni bina yapabiliyorsa bu devirde büyük başarıdır. Hele de gözde uzak gönülden ıraksanız değil mi? Tebrik eder başarılı çalışmalarınızın devamını dileriz…
Sayın Alpay AFŞAROĞLU, kalp rahatsızlığınız nedeniyle bütün sevdiklerinizi korkuttunuz. Çok sevilen bir insanmışsınız ki hastaneyi ziyaret etmeyen kalmadı. Büyük geçmiş olsun, en kısa zamanda çakı gibi olmanızı bekliyoruz…
Sayın Evrim HİNCAL, maşallah Mehmet Harmancı’ya sadece danışmanlık değil yakın korumalık da yapıyor gibisiniz. Beklentisiz ve çıkarsız ilişkilerden daha güze olamaz değil mi? Bu arada yakın koruma teknikleri konusunda kurs alıyor musunuz?
Sayın Mehmet SAYDAM, bankalara borçları olanlar konusunda ‘satın ve borcunuzu kapatın’ açıklamanızdan sonra önemli sayıda vatandaş sizin önerinizi yerine getirmeye başlamış. Artık vebali boynunuza haberiniz olsun…
 

GÜNÜN FOTOĞRAFI:
 


Günün Fıkrası
 
Sosyal demokrat
 
Bir köye konuşma yapmak üzere bir sosyal demokrat kişi gelir ve konuşmasını yapar ama vakit geç olmuştur. Şehre geri dönemez ve geceyi köyde geçirmek zorunda kalır.
Kalmak için kendine yer ararken yalnız yaşayan bir kadının evine gelir.
Bu gece burada kalabilir miyim diye sorar ve ekler:
-Benden korkmanıza gerek yok çünkü ben sosyal demokrat biriyim der ve o gece orada kalır…
Ama bu defa kadın rahat durmaz adama sarkıntılık yapar.
Adam ‘ben sosyal demokrat biriyim’ der ve kadının isteğini geri çevirir.
Sabah olur adam uyanıp pencereden dışarı baktığında şaşırır. Bahçede 9 horoz, 1 tavuk vardır, hemen kadına sorar:
-Neden 9 horoz varda 1 tavuk var?
 Kadın hemen cevap verir:
-Şu gördüğün 8 horoz sosyal demokrat, bu bir horoz normal.