Öncelikle belirteyim ki;
Bizim evde elektrik arızası olunca gelen tamirci Kıb-Tek’te çalışır…
Gelir arızayı giderir parayı alır gider!
Helali hoş olsun…
Geçenlerde 5 yeni avize taktı çok değil tam 20 dakikada 250 TL’yi koydu cebine…

Su tesisatçısı da öyle;
Şimdi emekli oldu ama daha 6 ay önce kadar evde çeşmeler arıza yapınca bir telefonda gelir büyük bir hünerle tüm arızalı çeşmeleri değişir ve parasını alırdı…
Şimdi dükkan kurmadı ama tesisatçılık işine devam ediyor, çok da iyi kazandığını duydum…
Tek bildiğim artık ufak tefek tamir işlerine bakmadığı daha büyük arızalarla ilgilendiği….

Alt katta salonda ulunan telefondan bir hatta yukarıda yatak odasına çektirmek istedim…
Üç dört dükkan gezdim, bu iş de ufak tefek bir iş olsa gerek ki bir hafta boyunca tek bir teknisyen buladım…
Sonra komşu yetişti imdadıma bir telefon numarası verdi…
Çevirdim alt kattan üst kata bir telefon hattı çekilecek dedim…
Numaramı aldı, ismimi aldı hat çekmeye gelmedi.
Sonra komşudan öğrendim ki bizim gazeteci olduğumuzu öğrenmiş ve vazgeçmiş…
Telefon Dairesi çalışanı olduğundan çekinmiş…

Geçenlerde Mağusa’dan bir imam okuyucu aradı şikayetini iletti;
Terminal’de bulunan camiinin hocası bunun dışında özel bir şirkette hem de epey yüksek bir maaşla iş yapıyormuş.
Altında şirketin arabası bu işi yaparken de kimseden çekincesi filan yokmuş…
Bana şikayet eden imam arkadaşa anında söyledim;
Bu ülkede zaten herkes ikinci iş yapıyor bırak o da çorbayı kazansın…
Kazansın tabi ki…
Devletin memuru olan doktorlar, öğretmenler ve bilumum çalışanlar ikinci iş yapıyorsa ve yasalara rağmen bu legal hale gelmişse din adamlarının başı kel değil ya!




“Şiddetle kınarım!”


“Acının adresi Soma; vur patlasın, çal oynasın eğlencenin adresi ise Girne Boğaz Piknik Alanı!...
Girne'den az önce dönerken gözlemledim ve çok üzüldüm.Orada Limasollular Geleneksel Pikniği düzenleniyormuş bugün...
Davul - zurna ve eğlence sesleri Girne dağlarında yankılanıyor, mangal dumanları bulut misali yayılıyordu.....
Yapmayın arkadaşlar... Hiç de hoş bir manzara değil.
Hani Soma için yastayız? ...
Hiç değilse yas tutanlara saygılı olunsun...O gürültülü ve coşkulu etkinliği bir hafta sonraya erteleseydiniz meşhur geleneğinize halel mi gelirdi?..”

(AHMET TOLGAY)



Zafer Burnu’ndaki otel!

“Zafer Burnu’ndaki Belediye Otelini Belediye Başkanı Mehmet Demirci her nedense veya karşısında her ne aldıysa bilemiyoruz, Lefkoşalı birisine peşkeş çekti.
Başka yerleri de daha önce peşkeş çekmişti. Tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan T.C. Büyükelçiliğinin Dipkarpaz ve Kaleburnu halkı içi verdiği paraları çar çur etti ve birine öbürüne peşkeş çekti.
Bütün bunlarla birlikte birçok yolsuzluğu, haksızlığı ve hır...... varken hiç sıkılmadan utanmadan büyük bir pişkinlikle milletin karşısına çıkıp oy istiyor ve beni bir daha seçin diyor.
Mehmet Demirciye bundan sonra oy veren herkes onun yaptığı bütün günahlara ortak olur onun ateşinde yanar.
Benden söylemesi. Karar sizin…”

(ARİF ÖZBAYRAK)


MESAJ KUTUSU

Sayın Osman KORAHAN, Kıb-Tek’in akıllı sayaç ihalesini incelemek için dosyaları istediğinizi memnuniyetle öğrendik. İnce eleyip sık dokuyun ki gözü devletin cebinde olanlar bu kez hayal kırıklığı yaşasınlar…

Sayın Yüksel ÇELEBİ, aday gösterdiğiniz muhtara destek yerine köstek vermeye başlayınca muhtar adayının eşinden fena holde fırça yediğinizi duyduk. Kadınların gazabına aman dikkat, hiç afları yoktur…

Sayın İsmet AKİM, Lefkoşa Yenişehir’de Bozkır sokak lambaları yaklaşık iki aydır yanmıyor. Aydınlatma parasını düzenli ödeyen bölge sakinleri hayli sinirli bilesiniz…

Sayın Olgun AMCAOĞLU, Gönyeli için mobese sistemlerini incelediğiniz ve başkan olduğunuz taktirde her sokak başına bir tane yerleştirme planınızın olduğunu öğrendik. Demek ki bundan böyle Gönyeli’ye sıkı yönetim gelecek desenize!

Sayın Hüseyin BARBET, Dikmen’de herkes Yüksel Çelebi ile gizli ittifakınızı konuşuyor. Seçimlerde al gülüm-ver gülüm her zaman olur ama bölge halkı bu konuda hoşgörülü olmayabilir bilesiniz…

Sayın Çelebi ILIK, özel kalem makamı onaylandıktan sonra kendinizi yerel seçimlere verdiğiniz ve bu konuda 7/24 çalışmaya başladığınız gözlemleniyor. Beni de özel kalem yapsalar aynısını yapardım, kolay gelsin…

Sayın Ali YAMAN, Değirmenlik’te mezun ettiğiniz öğrencileriniz aralarında bir seçim ekibi kurarak yerel seçimlerde size destek kararı almışlar. Rakip çok güçlü ama gençlerin bu desteği sürpriz sonuç çıkarabilir…

Sayın Ferdi Sabit SOYER, CTP’nin seçim ziyaretlerinde en fazla sizin üzerinizde odaklanıyormuş. Kıbrıs konusundaki yorumlarınızın da ilgiyle izlendiği söyleniyor…

Sayın Mehmet Ali TALAT, dün Anastasiadis ile öğle yemeğinden sonra adınız paralel görüşmeciye çıktı bilesiniz. Artık iyi mi oldu yoksa kötü mü bunu da ilerleyen günlerde hep birlikte göreceğiz…

Sayın Emin AKKOR, artık hanım da aktif siyasete adım attı şimdi size de Lefkoşa’da onun için oy toplamak kaldı. Sevgili Eda’nın belediye meclis üye adaylığı hayırlı ve uğurlu olsun…

Sayın Mehmet UYSAL, yerel seçimlere az bir süre kala sizin mekan yine dolup taşmaya başlamış. Her gelen arabasını servis için verse köşeyi dönerdiniz değil mi? Allah sabırlar versin size…

Sayın Ömer BİLGE, Hürriyet Gazetesi artık KKTC’de tescilli bir şirket olmuş ve şirket de sizin adınıza kayıt edilmiş. Benim merak ettiğim size hisse verdiler mi yoksa isminiz sadece kağıt üzerinde mi? Hayırlı olsun…

Sayın Pembe İZMİRLİOĞLU, anladık ki siyaset artık sizin kanınıza işlemiş ve hiç uslanmayacaksınız. CTP Lefkoşa belediye meclis üyesi adaylığınız hayırlı ve uğurlu olsun.

Sayın Kemal HIFZIOĞLU, muhterem amcanızın vefatını üzülerek öğrendik. Merhuma Tanrı’dan rahmet, size ve aileye sabır ve başsağlığı dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler versin…






Günün Fıkrası


Kredi kartı


Uluslararası bir toplantı için bir Alman, bir Fransız, bir İngiliz, bir İtalyan ve bir Türk Atina’da tavernaya giderler.
Biraz sonra bir dansöz sahne alır. Alman’ın önüne gelip bel kıvırmaya başlar.
Alman ne yapacağını bilmez. Türk Alman’a para basmasını söyler.
Alman cüzdanını çıkarır ve 100 Euro’yu dansözün sağ sütyeninin içine sokar.
Dansöz Fransız’ın önüne gelir. O da 100 Euro’yu dansözün sol sütyeninin içine sokar.
Sıra İngiliz’e geldiğinde o da 100 Euro’yu dansözün göbeğine yapıştırır.
İtalyan’da 100 Euro’yu dansözün alnına yapıştırır.
Sıra Türk’e gelir. Türk cüzdanını açar bakar ki beş para yok.
Dansöze arkasını dönmesini ve eğilmesini söyler.
Dansöz eğilince külotunu aşağıya indirir ve cüzdanından çıkardığı kredi kartını dansözün poposunun arasından geçirir ve şöyle der;
-“Çek istediğin kadar!.”