Bundan tam 25 yıl önceydi...

Beşparmaklar yanarken biz bu acı tabloyu Lefkoşa’dan apartmanların damından yüreğimiz yanarak izlemiştik!

Toplamda 8 bin hektarlık orman yanıp kül oldu gitti...

İçinde kavrulan binlerce canlı hayvan da cabası!

İşte o tarihte Rum Yönetimi itfaiye ekiplerini sınır kapısında hazırladı ve bize yardım talebinde bulunmuştu...

Bizim yönetim kabul etmedi!

Bu karara hiç şaşırmamıştık...

Kendimize göre halkı nedenlerimiz vardı çünkü!

Kabul etseydik birkaç ağaç kurtarsak fena mı olurdu diye hep sorarız kendimize...

Sonraki yıllarda onlarda çok sayıda büyük orman yangını oldu!

Onlar da aynen bizim gibi biraz da gurur meselesi yaparak Türk tarafından gelecek yardımları kabul etmediler...

Bu böyle sürdü gitti!

Bundan sonra da çok bir değişiklik olmayacak...

...

Önceki akşam Güney Kıbrıs’ta iki koronavirüsü vakası olduğu öğrenildi...

Rumlarda büyük bir panik vardı!

Bizim çoğumuz ise bundan gurur duyduk...

Orda var da bizde yok diye!

Çeşitli milliyetçi söylemler yapıldı her zaman olduğu gibi...

Sonra bizde patlak verdi!

Gülme komşuna meselesi anlayacağınız...

Aynı panik şimdi bizde yaşanıyor şimdi!

Dün marketler ve eczaneler ana baba günü gibiydi...

Kimisi marketten erzak depolarken kimi eczane kuyruklarında maske almak için birbiriyle yarışıyordu!

Okulların tatil edilme kararı vatandaşı daha da panik içine soktu...

Hele de her kafadan bir ses çıkınca işler iyice sarpa sarmaya başladı!

Bu olayı hem devlet hem de vatandaşlar olarak fazlasıyla abarttık...

...

Milliyetçiliği fazlasıyla ön plana çıkaranlar diyor ki...

Biz şimdi bütün kapıları kapatalım da günlerini görsünler!

Doğru kapatın gitsin geberip gitsinler öyle mi?

Yahu arkadaş bu tamamen insani ve vicdani bir konudur...

Burada önemli olan tamamen insan olgusudur!

Bu lanet olası virüs kapıları kapatsanız da kapatmasanız da turizmin önde olduğu bir adanın iki yanına da bir türlü ulaşacaktı ve zaten öyle de oldu...

Bunu lafı cimi de yoktur!

Bu adada 50 yıldır uzlaşamayan iki toplum vardır...

Çok büyük bir mucize olmazsa da uzlaşmanın imkan ve ihtimali yoktur!

Aynı zamanda bunu bilmeyen de yoktur...

Adanın her iki yanında da büyük bir sağlık krizi yaşanırken bu krizden faydalanmak gibi bir alternatif vardır önümüzde!

Bu konuda Rumların bir kez daha ayak sürüyeceğinden hiç kuşkumuz yoktur ama en azından biz böyle hassas bir ortamda Kıbrıs Türkü olarak olayın insani boyutunu ön plana çıkararak doğru bir adım atabiliriz...

Tabi ki komşularımızın böyle ortak bir çalışmaya olumlu bakacaklarına pek fazla inancımız yoksa da bunu deneyebilmeli ve insanlık adına önemli bir kara üretebiliriz!

...

İşte burada görev bu ülkenin Cumhurbaşkanına düşer...

Hep çözüm için büyük ilerleme kaydettiklerini öne süren, bunu da seçim konuşmalarına malzeme yapan Akıncı’dan bahsediyoruz!

Alın size büyük bir fırsat...

Önce ülke içinde hükümet ile birlikte bir karar üretin!

Sonra bunu Güney’deki refiklerinize bildirin...

İnsan hayatına mal olan bu lanet salgının önüne geçebilmek için işbirliği yapılması zaruretini gerekirse kafalarına vurun!

Onların fikri neyse zikri de odur demeyin yeter ki...

Bizim inancımız odur ki bundan çok daha iyi bir çözüm fırsatı olamaz, olmayacaktır da!

MESAJ KUTUSU

Sayın Kudret ÖZERSAY, Kuzey Iraklı bir vatandaşın ısrarla bizim ülkede üniversite açmak istemesi ve bunun için bizim bazı siyasileri de devreye sokması konusunda sizin kararınız hayati bir önem aldı. Bu işi daha geciktirmeden karara bağlamanız isteniyor. İpini koparan burada okul açarsa sonumuz ne olur acaba!

...

Sayın Akile BÜKE, bazı rektör adaylarına YÖDAK Başkanlığı teklifi yapıldığını biliyor muydunuz? Siyaset maalesef bu noktaya kadar geldi, şu sıralar sağlam basın deriz!

...

Sayın Mustafa AKINCI, iç politikaya oynayıp kadın cinayetleri konusunda seçime yönelik açıklamalar yerine salgın nedeniyle Güney’deki refikiniz ile işbirliği önerisi yapmayı hiç aklınızdan geçirmiyor musunuz? Siz üzerinize düşeni yapın varsın onlar yine kabul etmesin...

...

Sayın Faiz SUCUOĞLU, dar gelirli çalışan kesime aylık 200 TL’lik katkı kararına büyük rağbet var. Millet akmasa damlar mantığıyla yoğun bir şekilde müracaat forum dolduruyor, doğru bir icraat yaptınız desenize! Bu arada bakalım vatandaş olmayanların nefes alabilmesi için birşeyler yapabilecek misiniz?

...

Sayın Turgay AVCI, politikadaki kıvraklığınızı rektörlük seçimlerinde de göstererek çok mühim kulisler yaptığınız konuşuluyor. Hatta bazı çalışanları konuşmanızla epey etkilediğiniz de söyleniyor. Bakalım sizi o makamda görmek istemeyen bazı partili arkadaşlarınızı da etkileyebilecek misiniz?

...

Sayın Ayşegül Baybars KADRİ, sizin bakanlıkta fazlasıyla haşır neşir olan bir berber arkadaş konusunda çeşitli ihbarlar alıyoruz. Bu sıralar mesafeyi iyi koruyun ki sonuçta başınız ağrımasın. Zira bazı basın kuruluşları açığınızı yakalamak için arı gibi çalışıyorlar...

...

Sayın Tolga ATAKAN, isimleri ayyuka çıkan iki çalışanı aynı dairede tutmakla çalışanların öfkesi her geçen gün büyüyor. Ortada büyük bir yara var ve siz neşteri vurmazsanız çok yakında bakanlığınız manşetlere düşebilir, bizden uyarması...

...

Sayın Mahmut ÖZÇINAR, Belediyeler Birliği Başkanı olarak Büyükkonuk’ta yaşanan çalışanların da haklarını aramak gibi bir sorumluluğunuz olduğu hatırlatılıyor. Bu konuya duyarlılık göstererek inisiyatif üstlenmeniz isteniyor...

...

Sayın Süleyman MANAVOĞLU, BM Barış Gücü askerlerine iyi bir ders veren polis arkadaşlar bir çok kesimin de memnuniyetini kazandı. Onları biraz olsun onore etmek moral ve motivasyon açısından gayet iyi olacaktır...

...

Sayın Ahmet BABA, sonunda İstanbul’da nikah masasına oturup imzayı atmışsınız, hayırlı ve uğurlu olsun. Şimdi aile fertleri artık bir torun sahibi olmak için çok da gecikmemeniz gerektiğini düşünüyor, haksız da olmasalar gerek değil mi?

...