Doğrusu çok ilginç ve gizemli bir kurultay süreci yaşanıyor...

Ünal Üstel ne dedi;

Kurultay 3 başkan adayı yapılacak...

Peki nereden biliyordu?

Çünkü hem Kutlu Evren hem de Olgun Amcaoğlu ile görüşüp ilk ağızdan öğrendi...

Adaylıktan vazgeçen bu iki isimden destek görür mü?

Bize göre telefona sarılıp da Üstel’e oy verin diye telkinde bulunmazlar...

Ama altlarındaki bir kısım oyun Üstel’e gideceği de doğal karşılanmalıdır!

Çok büyük ihtimalle sessiz kalacaklar...

İki güçlü aday kendilerinden ne kadar çok destek sağlarsa kurultay sonucuna etki edebilirler!

...

Bir süredir gizli çalışan Hasan Taçoy adaylık başvurusunu yaptıktan sonra artık çalışmalarını da resmileştirdi...

Parti tabanından gelen bir isim olarak özellikle Lefkoşa’da önemli bir oy oranına sahip!

Ama şu sıralar en büyük sıkıntısı aday olduğuna kimseyi inandıramaması...

O da mecburen her gün aynı açıklamayı yapıyor;

“Boşuna beklemeyin...”

Çünkü kamuoyunda öyle bir algı yaratıldı ki son dakika olsa da çekilecek...

Müdahale bu kez çok daha sert gelecek diyorlar!

Bize göre eğer önemli bir açığı varsa kesinlikle çekilmez...

Ama olurda kurultaya az bir süre kala önüne bir şeyler konulurda çekilmesi de sürpriz olmaz!

Şu anda özellikle UBP tabanında sorulan soruların başında şu geliyor;

Hangisi kazanacak?

Çünkü kimse sağlıklı bir tahmin yürütemiyor...

...

Ünal Üstel’in ekibinin yorgunluktan dili dışarı çıkmış durumda...

Üstel’de ise müthiş bir enerji hakim!

Bunun için özellikle köy ziyaretlerinde sadece kendine oy istemiyor vatandaşın sorunlarına da çözüm üretiyor...

Önümüzdeki pazartesi günü ailesi ve bakanlar ile UBP Genel Merkezinde adaylık başvurusunda bulunacak!

Sonra da geniş katılımla bir basın toplantısı düzenleyip kendisini anlatmaya çalışacak...

Kafanızda şaibeli ne varsa sorun bana diyecek...

Belli ki toplantı çok renkli geçeceğe benziyor!

Medyadaki arkadaşlar sorularını hazırlamaya şimdiden hazırlansınlar...

...

Hayatımız elbette kurultay ağırlıklı geçiyor ama o da 22 Eylül tarihinden itibaren gelip geçmiş olacak...

Geçenlerde uyarmıştık Orman Dairesi çalışanlarından aklı evvel birinin ek mesai vurgununu...

Sağ olsun Kudret Özersay da dün konuya değinerek önemli uyarılarda bulundu!

Doğrusunu da yaptı...

Kendini milletin uyanığı sanan birisi iki yıldır ek mesai parası alıyor ama çalışmadan!

Kesinlikle kabul edilemez...

Bu hem devleti hem de milleti çalmakla eş anlamlıdır!

Buna göz yuman, soruşturma başlatmayanlar da en az çalan kadar suçludur...

Dün de belirttik, Maliye Bakanlığı bu konuda savcılığa suç duyurusunda bulanmaya hazırlanıyormuş!

İyi de bugüne kadar niye sessiz kaldılar ki?

...

Esnafın durumu gerçekten iç açıcı değil...

Hele de restoranlar!

Gündüz ya da akşam...

Tam dolu olan mekan hiç yok!

Yarım dolu olanlar şükrediyor...

Bir de günü bir iki masayla geçirenler var!

Geçenlerde birisiyle ayaküstü sohbet ettik...

En çok da Rum müşterilerinin neredeyse hiç kalmadığından şikayet ettiler!

Daha birkaç ay öncesine kadar günde en az 20 Rum müşterinin geldiğini söylerken şimdi bir iki tane bile gelmediğini söylediler...

Gerekçe tabi ki fiyatların fazla yüksek olması!

Hayat pahalığı nedeniyle fiyatlara zam yapmalarının kaçınılmaz olduğunu söylüyorlar...

Esnaf da haklı ama bu konuda yapılacak çok bir şey yok!

Allaha emanet bir durum anlayacağınız...

...

Şu sıralar elektrikte iki ayrı korku yaşanıyor...

Birisi eve gidince elektrik var mı yok mu?

Son zamanlarda kesintiler biraz olsun azaldı ama milletin korkusu devam ediyor...

İşimiz kader kısmete kaldı!

Bir korku da faturalar konusunda...

Dünden itibaren telefonlara mesajlar gelmeye başladı!

Ne kadar çok klima kullanımı o kadar çok yüksek rakamlı faturalar...

Gerçek olan ise korkular birbirine eklenince stres kaçınılmaz oluyor!

...

Söylemesi ayıp kısır yapmak benim işim, üstüme birini tanımam...

Geçen gün çocuklar istedi geçtik tezgahın başına!

Bize göre ne kadar çok malzeme o kadar lezzet demek...

Dere otu ise kesinlikle olmazsa olmazımız!

Evde olmayınca marketin yolunu tuttuk...

Hadi gitmişken bir de plastik geniş bir kap alalım dedik!

Üzerindeki fiyatın 27 TL olduğunu görünce hayli şaşırdık, bu ne ucuzluk diye...

Sonra dere otuna elimizi uzattık, gözlerimize inanamadık!

Plastik büyük kap 27 TL ama bir avuçtan küçük dereotu 37 Türk lirası...

Ne günlere kaldık yarabbi!