30 yıl geride kaldı, bu süre zarfından siyasileri hep çok yakından izlemişimdir…

Bizim siyasilerin genel sorunu şudur;

Muhalefette başka iktidarda başka elbise giymek!

Muhalefetteyken genelde vatandaşın kulağına hoş gelen şeyler söylenir, çünkü popülizm ön plandadır bizde…

Atarlar tutarlar, kapı kapı gezip dil dökerler…

İktidar olunca bu sözler anında unutulur!

Oysa arşivlere bir baksalar, geçmişte söylediklerini önlerine koysalar…

Bu işlerine gelmez ki!

Sözlerini tutmazlar, iktidarda olmanın kaymaklarına dalarlar…

Ve ne gariptir, seçmen de onların suyuna gidince, kaşarlanmış siyaset başımıza bela olur!

Kıbrıs Türkünün baş belası haline gelen bet olayı da bunlardan birisi…

Ülke gençliğinin bu lanet hastalığın pençesine düştüğünü bildikleri halde kıllarını bile kıpırdatmazlar!

Bakın size bir taksici arkadaşın birkaç gün önce gönderdiği yazıyı paylaşalım önce;

“Sabah havaalanına bir yolcum vardı onu evinden aldım ve yola koyulduk. Yolda otostop yapan bir vatandaş vardı yanımdaki yolcum abi dur alalım dedi kırmadım aldım.

Yolda sohbet muhabbet derken otostop yapan kişi abi nasıl işler memnun musun dedi.

Çok şükür Allah’ıma binlerce şükürler olsun dedim.

Aldığın parayı ata ite yani ( bet oyun salonlarına) kaptırmazsan bu iş senin geçimini sağlar dedim.

Evet abi doğru söylüyorsun dedi. Ve ekledi;

Benimde bir yakınım bu işi yapıyordu. Merak ettim yapıyordu derken İşte abi şu bahsettiğin o At & İt yarışı dediğin lanet oyun salonları var ya dedi.

Eeeeeeee deyiverdim, işte abi T izinli taksisini özel arabasını her şeyini orada batırdı ve şimdi de sürünüyor dedi.

Üzüldüm doğrusu kendi işinin patronu olan birisi için bir başkasının emri altında çalışmak ne acıdır degili m.

Şimdi buradan hükümet yetkililerinin bu sesi duymasını istiyorum Daha kaç yuva dağılacak daha kaç çocuk öksüz kalacak bu umut tacirliği yapan lanet yerler ne zaman kapatılacak kaç eve daha haciz memurları gelecek kaç kişi ödenmeyen borçlardan dolayı ya intihara kalkışacak yada mafya geçinen 3/5 zibidi ile köşe kapmaca oynayacak birileri rahat hayat sürsün diye daha ne kadar açık kalacak bu yerler…”

Sevgili okurlar özellikle de bet olayının acı gerçeğidir taksici arkadaşın bizimle paylaştıkları…

Önce çok masum bir oyun gibi gelir insanlara, 5-10 TL’den bir şey olmaz diye düşünürler, sonra hele de birkaç kazanınca olay şans oyunundan çıkar insanı bitiren kumar vahşetine çevrilir ve sonuç hep aynı olur!

Aileler yıkılır…

Gecenin bir yarısı kapı çalınır ve verilen borçlar hatırlatılır!

İmzalanan senetler, tarihi geçmiş çekler gösterilir…

Sonrası bunalımdır çünkü artık acımasız pençenin içine girmişsinizdir!

Bunların hepsi bilinir ama kimse bu gerçeklerle yüzleşmez…

Şu anda bazı bakanların bet izni olayına karıştıklarını yazıp çiziyoruz ya…

Demek ki durum bizim tahminimizden de çok kötü bir seviyeye yükseldi demektir!

Bu işten avanta alırlar ya da almazlar, çok da umurumuz değil…

Ama genelde ‘bet salonları kapansın’ denildiğinde söylenen ilk sözler şu olur;

“Spora çok büyük katkısı oluyor…”

Gerekçeye bakar mısınız lütfen!

Güya buradan gelen vergilerle halı sahalar filan yapılıyor ya…

Bunu bile icraattan sayıyor bizim beyefendiler!

Yasal kumar haline gelen bet gençleri bitiriyor gözümüzün önünde ama spora yararı var diye göz yumuyoruz öyle mi…

Olmaz olsun böyle katkı!

Devlet gençlerine spor sahaları yapacak diye bet oynatanların avucuna bakıyorsa, bu nasıl bir devlet diye sormazlar mı adama?

Bu ülke gençliğinin asıl sorunu kimsenin geleceğini düşünmeyen, kendi koltuğundan başka derdi olmayan siyasilerden başkası değildir…

Devlet bu sistemi kabul ederken kolaycılığı seçmiş, kendi yapacağı hizmetleri karanlık kişilerin insafına bırakmıştır!

Ülke gençliği gözümüzün içinde zehirlensin ama sırf spora katkı olacak diye kimse gıkını çıkarmasın, aksine bir de mekan sorunu olmayan sanal bet belası peydahlansın ve bunun da izin alınması için siyasetçi iş takipçiliği yapsın…

Ha keşke bir babayiğit ortaya çıkıp da ülke gençliğinin üstüne kara bulut gibi çöken bu illeti kazıyıp atmak için ‘ben varım’ diyebilse…

Tabi ki bunu beklemek saflıktan öteye gitmez!

Bizimkisi de ne absürt bir düşünce ama değil mi…

Uyuşturucudan farkı yok!

“Oldukça zengin ve varlıklı bir ailenin çocuğu olan E.C'nin (25) bahis siteleri ile tanışıklığı üniversite son sınıfta başlıyor. E.C. kumar bağımlılığının yaşamında yarattığı depremi 'Üç beş arkadaş bilgisayarın başına geçip bahis oynuyorduk. Üniversite çevresinde oldukça yaygındır bu. Bir kaç kez oynayınca keyif alıyor insan ve devamı geliyor. Ancak yüklü miktarda para kaybettiğiniz zaman tehlike çanlarının çalmaya başladığını hissediyorsunuz ama kendinize engel olamıyorsunuz. Uyuşturucu bağımlılığı gibi bir şey' sözleriyle özetliyor. 

“Herşeyimi kaybettim”

“Kendine ait işyeri olan R.Ş (32) bankacı eşi ve çocuğuyla mutlu bir hayata sahip. Ancak sanal kumar ile tanıştıktan sonra hayatı kabusa döndü. R.Ş, 'At yarışı oynayarak başladım. Elimde avcumda ne varsa kaybettim. Eşimin adına bankadan kredi aldık. Ancak durum değişmedi. Ben bahiste kaybettikçe, sağdan soldan borç alıp yeniden oynadım. Sonuçta geldiğim nokta ortada' diye konuşuyor. Sıfıra indiğinin altını çizen R.Ş, bazen 24 saat boyunca bilgisayar başından kalmadığını ve kaybettiği para miktarının akıl almaz boyutlarda olduğunu ifade ediyor…”

MESAJ KUTUSU

Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, çok yakınlarınız kabinede köklü değişikliklere gidebileceğinizi söylemeye başladılar. Tabi ki bu sizin sorununuz ama şu bet salonlarının devlete kazandırdığı kirli paranın ülke gençliğine spor sahaları olarak geri dönmesi size göre gençleri bu illetten kurtarabilir mi! Bunların kökünü kazımanız elbette büyük cesaret işi ama artık birileri ortaya çıkıp bunu başarabilmelidir diye düşünüyoruz…

Sayın Cemal ÖZYİĞİT, özellikle İskele ve çevresinde yakında çok büyük transferlere başlayacağınızı duyduk. Bu konuda ilk hedef olarak gençleri seçmeniz ve onları partinize kazandırmanız akıllıca bir icraat olacaktır, hayırlısı olsun…

Sayın Kudret ÖZERSAY, Halkın Partisi’nin Ankara tarafından kurdurulduğunu söyleyenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Bu söylentilere detaylı bir açıklama yaparsanız hem sizin hem de partinizin yararına olacaktır değil mi!

Sayın Tahsin ERTUĞRULOĞLU, bazı mekanlarda Cumhurbaşkanı adayı diye tanıtılmaya başladığınız konuşuluyor. Demek ki artık hedef büyüttünüz, şu bet olayından sonra imkansız gibi ama burası KKTC değil mi! Hayırlara vesile olsun!

Sayın Sibel SİBER, sizin de ifade ettiğiniz gibi maalesef KKTC’yi yaşatmak lafla olmaz ama gelin görün ki KKTC’ye e fazla sahip çıkan siyasiler KKTC gençliğinin çökmesi için her türlü gayreti gösteriyorlar…

Sayın Barış SEL, ülkede hemen her şey vatandaşın içini karartırken bari uyuşturucu konusunda büyük başarılara imza atanlar da var da en azından böylelikle içimiz açılıyor. Artık baronlar da enselendiğine göre ne mutlu size ve ekibinize…

Sayın Serdar DENKTAŞ, Kıbrıs’ın hem sıcağından hem de siyasetten bunalmış olacaksınız ki bu sıralar yurt dışında olmayı tercih etmişsiniz! İngiltere diyen var Almanya diyen var ama kimse kesin konuşamıyor. Umarız moral depolayıp geri dönersiniz!

Sayın Ahmet KAŞİF, devlet bankalarından kredi alamamanın sıkıntılarını yaşadığınızı ve her an hükümetten desteğinizi çekebileceğiniz konuşulmaya başlandı. Yani size vermeyecekler de başka kime verecekler ki! Biraz daha ses çıkarın işlem tamam olur!

Sayın Halil İbrahim DOĞAN, pek muhterem babanızın vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhuma Tanrı’dan rahmet size ve tüm aileye sabırlar dileriz. Çınar devrilince bir başka oluyor değil mi Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler versin inşallah…

Sayın Mehmet ERÜLKÜ, protesto bitmiş ve Boğaz Oteli bu yaz sezonunda yine vatandaşın hizmetine açma kararı vermişsiniz. Yani sizinki de iş miydi, kızsanız da köpürseniz de ekmek teknesi hiç kapatılır mı

Sayın Fırat ATASER, büyük belediyelerden önce e-imzaya geçmeniz bir ilki gerçekleştirdiğiniz için önemli bir gelişmeydi. Bu arada yerel seçimlerde bağımsız değil de partili olarak aday olacağınız konuşuluyor bilesiniz…

Sayın Akıle BÜKE, ülkenin dört bir yanında dev üniversite binaları yükselirken YÖDAK’ın hala o izbe binada hizmet vermeye devam ediyor olması üzücü. Bu arada siz sesinizi çıkarmazsanız bizim siyasiler hiç umursamaz hatırlatma gereği duyduk…

Sayın Ersin GÖRSAY, Kıb-Tek’te yaşanan bir takım sıkıntıları sosyal medyada üstü kapalı olarak değil de bir basın toplantısıyla kamuoyuna açıklasanız hem devlet ciddiyeti hem de kurumun yararına daha iyi olmaz mı!

Sayın Mustafa NAİMOĞLULARI, 8 bin ton gibi çok büyük rakamda bir arpanın iki şirkete peşkeş çekildiğini açıkladınız ama her halde unutmuş olacaksanız ki isim vermediniz! Çiftçi ve hayvancı sizden daha cesur açıklamalar bekliyor…

Sayın Fatma GÖRENER, Hazine ve Muhasebe Dairesi Müdürü olarak o görevde sadece birkaç gününüzün kaldığını biliyor muydunuz? Görevden alma yazınız yazıldı ve Cumhurbaşkanının onayına gönderildi!