Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı Saray'ın örtülü ödeneği konusunda daha seçilmeden önce görüşlerini açıklamış, seçildikten sonra bu paranın kullanılmayacağı sözünü vermişti!
Aslında adı bile korkunç!
Örtülü de ne demekmiş yani...
Örtünün altındaki her şey karanlıktır, şaibelidir ama hem de gizemlidir!
Ama şimdi daha başka düşünüyorum;
Akıncı o örtülü ödeneği ki sanırım aylık 85 bin TL civarında bir şey, muhakkak kullanmalıdır!
Ama gizemli bir şekilde değil, açık ve kamuoyuyla paylaşarak...
Zaten o zaman adı örtülü olmaktan çıkacak örtüsüz adını alacaktır!
Ve önerim, örneğin bu ay ki örtülü ödeneği Lösemili Çocuklar Haftası nedeniyle Kemal Saraçoğlu Vakfı'nın bankalarda açtığı yardım hesaplarından birisine yatırsın!
Bundan daha güzel bir şey olabilir mi?
...
Bu arada son bir kaç gündür basında bu ödenek konusunda çok da araştırılmamış haber ve yorumlar yapılıyor;
Öncelikle TC kökenliler konusu...
Öyle yayınlar yapıldı ki sanki de bu ülkedeki TC kökenliler dilenci durumuna düştü ansızın!
Olayın özü öyle değil...
Yazılan ve çizilenlerin aksine öncelikle bu yardımlar örtülü ödenekte yapılmıyor, hane halkına yardım kaleminden yapılıyor ve bu da Maliye Bakanlığı'nın onayı ile oluyor...
İkinci de TC kökenliler meselesi;
Yok böyle bir şey, yine aksine bu yardımların bir çoğu Kıbrıs kökenli KKTC'lilere yapılmış!
...
Dün konuyu bu harcamalarda adı çok geçen eski milletvekili ve TDP İlçe Başkanı Mustafa Emiroğluları ile görüştüm hem de detaylarıyla...
İsim vermeden buradan bir kaç örnek vereyim;
Bir tanesi Yeniboğaziçi'nden bir kadın. YDÜ Hastanesi'nde beynindeki tümör alınmış kendisine 50 bin TL fatura çıkarılmış, bu kadının dilekçesi kabul edilip yardım yapılmış.
Çocuğu engelli olan bir işçi emeklisi doktor paralarını ödeyemez hal gelmiş, dilekçe yapmış ve bu vatandaşa da maddi yardım çıkarılmış...
4 çocuk okutan bir baba çocuklarına günde 5'er TL harçlık veremez durumdaymış, yardıma uygun görülmüş...
Bir baba mazbata mağduru olup hapis yatacakken, bu yardımlardan yararlanmış...
Bir başka baba Londra'da okuyan çocuğunu maddi yetersizliklerden dolayı geri çağırma aşamasında dilekçe yapmış bu babaya da yardımcı olunmuş...
Bu arada konuyu suistimal edenler de çıkmış ama yapılan araştırmalar konusunda yardım yapılmamış...
Tamamen insani konular yani...
...
Şunu da belirtmek durumundayım ki bu tür insani konuların Cumhurbaşkanı'nın önüne taşınması ve yardımların buradan yapılması çok ayrı bir tartışma konusudur!
Bu aynı zamanda KKTC devletinin de acizliği, vatandaşına sahip çıkamadığını gösterir!
Ve yapılan yardımların devlet tarafından değil de Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılması da ayrı bir çelişki konusudur!
Burada görünen hata ise yardımların TDP'li kişilerin aracılığıyla gerçekleştirilmiş olmasıdır...
Burada TDP'nin hatası geçmişte yapılan yanlışların şimdi de tekrarıdır ve bu kamuoyunda hem kendilerinin hem de Cumhurbaşkanı Akıncı'nın geçmişten çok da farklı olmadıkları imajını doğurur...
Bu da bize 'gelen de aynı giden de' deyişini hatırlatır!
 
 
 
Akıncı, Harmancı ve TDP!
 
 
Kamuoyunun gözünde UBP, CTP ve DP'nin pozisyonu 'denenmiş partiler' şeklindedir...
Yıllardır bunlara alternatif çıkmadığı için hep biri gider biri gelir, öbürü koalisyon ortağı olur!
TKP dönemi hariç TDP ise halen 'denenmemiş parti' konumundadır...
Önce Mehmet Harmancı'nın LTB Bşkanı seçilmesi ardından da Mustafa Akıncı'nın Cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte, buna bir de denenmiş partilerin ülkeyi soktukları haller eklenince TDP için artık kapılar açılmıştır...
TDP bunu ne kadar kullanabilir bilemeyiz, ama kesin olan şu ki Harmancı ve Akıncı'nın başarısı TDP'nin geleceğini etkileyecek öneme sahiptir...
UBP de CTP de DP de Cumhurbaşkanlığını geçmişte partileri için tepe tepe kullandılar...
Bu konuda TDP'nin de hakkı olabilir ama eğer 'biz farklıyız' diyorlarsa hiç tenezzül etmesinler!
Aksine Akıncı ve Harmancı'nın görevlerinde başarılı olması için çalışsınlar...
 
 
 
Mağusa Hastanesi'nde panik havası!
 
Geçtiğimiz ay 21 Ekim tarihinde Mağusa Hastanesi'nde bir vatandaş kalp krizi geçirmiş ama bu ilgili doktor tarafından teşhis edilemeyince ambülansla Lefkoşa'ya götürülürken yolda hayatını kaybetmişti...
İki gün önce bu konuyu bu sayfada küçük bir haber olarak sizlerle paylaştık!
Olayın deşifre olması Mağusa Hastanesi'ni ayağa kaldırdı...
Hastane çalışanları birbirini suçlamaya ve bu işten kendileri sıyırma gayreti içine girdiler!
Teleşa gerek yok, daha ne isim verdik ne de başka bir şey...
Bu arada ilginç olan bu konuda hastanede bir panik havası eserken Sağlık Bakanlığı'nın bu konuya uzak kalmasıdır...
Hoş onlar suçlu hekimleri koruma içgüdüsüyle hareket ederler ama...
 
 
 
Pegasus'un tekeri!
 
Ankara-Ercan seferini yapan ve Ercan'a inerken tekeri patlayan Pegasus uçağı hepimizin yüreğini hoplattı...
Allah'a şükür kimseni burnu kanamadı ve bir facianın eşiğinden dönüldü...
Peki teker patladı ve olay kapandı mı?
Bu kırımdan sonra Pegasus'un Türkiye'deki teknik ekibi hala arızanın üzerinde çalışıyorlar...
Peki bizim Sivil Havacılık Dairesi ne yapıyor?
Onlar bu olaya ne yazık ki sadece seyirci!
Macera filmi izler gibi izliyorlar...
Çünkü bu konudaki teknik kadrolar yıllardan beridir boş tutuluyor!
Adı sivil havacılık ama işleri hava civa!
Türkiye yapsın biz yatalım mantığı...
 
 
UBP Güzelyurt’ta karıştı!
 
UBP Güzelyurt İlçe binasında dün gergin saatler yaşandı.
Kurultay tartışmalarının yaşandığı parti binasında ilçe başkanı Osman Uzun ile parti yetkililerinden Abdullah İşkey’in, milletvekili Dr.Ali Pilli ve parti üyelerinden Hasan Özerdem ile önce tartıştıkları ve darp etme girişiminde bulundukları öğrenildi.
Bu arada Abdullah İşkey, darp olayının yaşanmadığını ama kendilerine şerefsizlik basıldığını ifade etti.