Mustafa Akıncı yanlış şeyler yapıyor.
Kim bilir belki de ELAM sempatizanı idi.
Bayrak ve Denktaş portresini çalan.
Ancak babası mektup yazmış.
Üzüntü bildirmiş.
İyi tamam buraya kadar.
Babanın yaptığının amacı belli.
Oğlunu hedeften çıkarmak istemiş.
Hani bizi çok sevdiğinden değil.
Kim bilir belki de yakıt almaya geliyordur sık sık.
Ne kendisi, ne oğlu deşifre olmasın istiyordur.

Ve mektup, bu mantıkla dizayn edilmiş olabilir.
Hepsine eyvallah.
*****
Eyvallah denmeyecek şey bize ait.
Bize derken Cumhurbaşkanı’na.
Babanın mektubunu önce medyaya servis ediyor.
Hadi buna da anlayışla bakalım.
Ki bunu da kısa bir açıklama ile yapmalıydı.
Ama Akıncı naptı?
Alladı, pulladı.
Ve kamuoyuna satmaya çalıştı.
Yani olayı ekzajare etti.
Yetmedi tabi.
Bu sefer okul müdürünü çağırdı.
Medya önünde yine.
Bayrak ve portreyi teslim eder gibi yaptı.
Müdür "bunlar bizim olanlar değil" dedi.
Dedi ve pulları döküldü Akıncı’nın.
Şov yapayım derken olay bir PR garabetine dönüştü.
*****
Akıncı canını dişine takmış durumda.
Olmayacak hikayelerden PR elde etme peşinde.
Ve bu konu panayırlarla başladı.
Pile Maçı hasebi ile sürgit oldu.
Simdi de bayrak.
Her şey Akıncı’nın Nisan 2020 hesaplarına dayanıyor.

Erhürman ile 2. tura kalabileceğini farkında.

Ama Eroğlu’nun durumuna düşeceğini de farkında
Lute masalları ve müzakere çırpınışlarının sebebi bu.
CTP’li fraksiyonistlerini kışkırtma garipliklerinin de.
Kendince çözüm kisvesi ile cephe açacak.
Erhürman korkusu belli ki kabusu olmuş.
Ama nafile.
*****
Nafile çünkü;
Halk çözümü gerçekleşmesi muhtemel görmüyor.
Görmediğinden Nisan 2020 bu bantta değil.
Halk derdine derman olanı istiyor.
Oportunizmden uzak, kendinden birisini istiyor.
Mütevaziliği doğasında olanı istiyor.
Dün dediği ile bugün dediği ayni olanı istiyor.
Halk Sarayda emekli değil, dinamizmi istiyor.
Bu yüzden nafile.

Bu yüzden sürekli baltasını taşa vuruyor.
Bu yüzden beyhude oluyor tüm çabaları.