Dünyanın neresine giderseniz gidin her ülkenin kendine özgü yapısı ve sistemi vardır. Gel görün ki Kıbrıs’ın Güney kısmında bu sistem gözle görülür ve hissedilir bir şekilde ortada olsa da Kuzey Kıbrıs’taki sistemsizlik aldı başını gidiyor.

Üzülerek söylemek isterim ki ne bir sistem, ne bir düzen, ne bir alt yapı var.

Güzelyurt’tan Lefkoşa’ya kadar hiçbir sokak aydınlatması yanmıyor. Yollar tarlanın sürülmüş halinden farksız. Düzenin yerlerde süründüğü ülkemizde temizlikten eser yok. Tüm bunlar aslında herkesin bildiği fakat kimsenin düzeltemediği şeyler. Şaşıyorum bugün ‘’orayı yaptık düzelttik’’ diyen belediyelerimize. Düzeltmek, bir şeylerin üzerini örtmek değildir. Düzeltmek onarmaktır. Maalesef birçok belediyemiz düzeltmenin anlamını tam anlamıyla bilmediği gibi yaptığı işi bir yıl sonra yeniden yapmak zorunda kalıyor.

Karayolları Dairesi’nin dünyadan bir haber olduğu ülkemizde, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’nın görev ve yetkilerini de kendilerine makamında hiçbir şey olmamış ya da sorun yokmuş gibi oturan bakanımıza da hatırlatmak isterim. Yollara ve aydınlatmaya ayrılan bütçenin de bu denli pervasızca harcandığı ülkemizde neden hiçbir şey neden tamam değil? İnsan hayatının hiç sayıldığı bu yollarda araçların nasıl güvenle seyir etmesi beklenebilinir ki? Ya da ışıklandırmanın olmadığı yollarda özellikle çemberlerde nasıl bir trafik güvenliği beklenebilinir ki? Ama doğru ya kimin umurunda!!!

Ne ışıklandırmada ne de yollarımızda hayır var. Utanarak söylediğimiz bu sorunlar sanırım makamında oturan bakanımızı rahatsız etmiyor. Kabullerden ülke sorunlarına vakit bulamayan siyasilerin bugün halkına ne verdiği sorgulanır haldedir. Makama gelene kadar ‘’yapacağım’’ dediği işlerin ‘’hiçbirini’’ yapmayan siyasilerin sorgulanması halkın takdiri ile olacaktır. Kimsenin oturduğu koltuğu hak ederek oturduğunu düşünmediğimiz bu dönemde kimin o koltukta ne kadar kalacağı da havadadır. Nerdeyse her iki yılda bir değişen bakanların aldıkları işi sonuca ulaştıramamaları üzücüdür. Her gelen bir önceki bakanın işini yürütmek yerine, yeniden kendine göre sistem kurarak iş yürütme peşindedir. Aslında işin özü, ‘’birilerinin artık iş yapması zaruridir’’. Koltukta otura otura ülke sorunları çözümlenmez.