Kaotik yaşam içerisinde psikolojisi inişli çıkışlı yollar gibi çıkıp inen bir toplum olduk sanırım. Hele bir de ülke seçim sathına girdi ya şimdi tam da durumumuz “saldık çayıra mevlam kayıra”.
Son birkaç gündür “erken seçim” ile ilgili o kadar absürt ve realiteden uzak kafa karıştırıcı konuşmalar ve yorumlar yapıldı ki ! toplum da kime, neye inanacağına şaştı kaldı sanırım.
Erken seçim isteyenlerin aslında erken seçim istemediği, daha erken olsun denilince de buna onay verilmediği, geçmişte vekil transferlerine ve partisinden top yekün istifa veya ihraç edilenlerin başka siyasi parti kuranlara yönelik “demokrasiye tecavüz ediliyor” diye feveran edenlerin bu gün bu tür angajmanlar içerisine girmesine ses çıkartmayıp işbirliğine girilmesine kadar bir çok olaya şahit oluyoruz.
Mevzu gayet açık aslında : muhalefetin ve muhalif UBP’lilerin talebi neydi ?
- Hükümetin düşürülmesi ve erken seçime gidilmesi.
E, o zaman bu durumda erken bir seçimin ne kadar erken olursa olması daha mantıklı değil mi? Tabi ki mantıklı.
- DP, TDP ve muhalif UBP’liler neden 28 Temmuz değil de 29 Eylül’de ısrar ediyorlar?
Burada bir mantık hatası yapılıyor ki bu da temelde yapılan yanlış ile arkasından gelen artcı depremlerin zeminini hazırlıyor. Herşey DP, TDP ve muhalif UBP’lilerin istediği gibi gelişseydi bile UBP Hükümetinin düşürülmesi Meclis iç tüzüğüne ve yasalara göre önümüzdeki Perşembe günü (30 Mayıs 2013) hasıl olacaktı. Yani bu durumda yasalara göre Mayıs ayında alınamayacak erken seçim kararı ile “seçim yasaklarının devreye girememesi” mevcut Hükümetin 30 Mayıs’a kadar iktidarda kalması herhalükarda engellenemeyecekti.
Yani bugünlerde yasa, tüzük ve prosedür bilmeyenlerin atıp tuttuğu gibi birilerinin canı çekip karar verdiği anda Hükümet düşmez veya erken seçim olmaz. Ha diyelim ki 30 Mayıs’ta CTP’nin de desteği ile düştü; o zaman Cumhurbaşkanı temayüllere uygun olarak Mecliste en çok milletvekiline sahip parti başkanına (UBP) hükümeti kurma görevini verecek. Kuramazsa 2’nci en çok milletvekili sahibi olana verecek ( CTP; daha önce böyle bir geçici seçim hükümetinde yer almayacağını defaatle dile getirmesine rağmen ve bunu da ilgili taraflara söylemesine rağmen şimdilerde bir “yalanla haklı çıkma oyunu” oynanıp CTP’li bir milletvekili başkanlığında teknokrat bir geçici hükümet kurulacaktı safsataları ortalarda dolaşıyor, dolaştırılıyor ) .
O zaman mecliste grup sahibi olmayan siyasi partiler de dahil olmak üzere Cumhurbaşkanı herhangi bir uygun gördüğü milletvekiline görev verip hükümetin kurulmasının önünü açacak . Günlerdir bu konuyla ilgili bir ton laf edip tabiri caizse kafa karıştırıcı lafazanlıkla ortalığı toza dumana boğanlar boşuna hem halkın zamanını çalmış hem de halkın asaplarını bozmuştur.
- CTP’nin de TDP, DP ve muhalif UBP’lilerle görüşüp imzaladığı metinde de belirtildiği gibi “ 29 Eylül’e kadar erken seçim” konsensusuna bağlı olarak CTP’nin iktidar tarafından daha erken bir erken seçim teklifi gelirse değerlendireceğiz demesi neden göz ardı ediliyor ?
Cevap gayet açık ; TDP ve DP bu süreçte geçmişte bir çok kez partilerinden ayrılıp parti kurdurulmasına şiddetle karşı çıkanlar UBP Muhaliflerinin yeni bir siyasi parti kurma zamanı yakalamasını istiyorlardı ! ( şu anki durumda da gördük ki buna engel bir durum mevzu bahis değil; çünkü yamanılacak başka eski bir parti bulunmuş zaten)
Yıllardır “Ben de Başbakan , ben de Bakan olmak istiyorum” diye çırpınan ve marketteki çakulet hasreti çeken çocuk gibi bunu her an dile getirenler kurulmasını arzu ettikleri geçici hükümette yer alıp arzularını tatmin edeceklerdi.
Velev ki böyle bir geçici hükümet kuruldu erken seçim kararını ta 29 Eylüle kadar uzatmanın ve bu kararı ta Temmuz’da almanın mantığı nedir?
Şimdi diyeceksiniz ki “İrsensiz ve UBP’siz bir hükümet” . A kardeşim zaten erken seçimler 28 Temmuz’da da olsa 29 Eylül’e de ötelense düşürülecek olan hükümetin yerine geçici olarak Cumhurbaşkanı tarafından görevlendirilecek geçici hükümetle ilgili izlenecek olan prosedür aynıdır.
Yani bu kadar tantana 29 Eylüle kadar kurulacak olan geçici hükümette yer almak için mi ? Bırakın Allah aşkına böyle ayak oyunlarını. Gelin hep beraber en erken zamanda toplumun hem sosyal hem ekonomik hem de psikolojik yapısını bozan bu eciş bücüş Hükümete en erken zamanda yol verelim.
Arkadaşım Hüseyin Hocamızın da dediği gibi her şeyden öte gönlü bu ülke insanı için atan ve bu yönde muhalefet edenlerin önceliği şunlar olmalı :
“1) Siyasi irademizi geri alma konusunda mutabakata varılıp bir yol haritası üzerinde anlaşılmalı. Kendi kendine yeten bir ekonomiye ulaşmak adına gerekli her türlü fedakarlığı gösterme noktasında mutabık kalınmalı.
2) Özelleştirmelerin ülkemiz şartlarına uygun olmadığını ve bu aşamada reddedilmesi gerektiği üzerinde mutabık kalınmalı. Peşkeş çekilen Kıbrıslı Türklerin varlıklarını geri alma konusunda bir yol haritası ortaya koyulmalı.
3) Siyasi partiler yasası, seçim ve halk oylaması yasası, meclis iç tüzüğü gibi yasal düzenlemelerin yapılması ve siyasete olan güvenin yeniden tesis edilmesi konusunda tam bir mutabakata varılmalı.”
Var mı ötesi? Ha var diyorsanız ; UYANIN DA BALIĞA ÇIKALIM o zaman……….
-