UBP Mağusa İlçe Başkanlığı ve Mağusa İlçe Kadın Kolları Başkanlığı önceki gün UBP Kadın Kolları ile beraber bir dayanışma gecesi düzenlemiş. Haber KKTC sitesinin aktardığına göre, gecede konuşan UBP Mağusa İlçe Kadın Kolları Başkanı ‘UBP’li kadınların her zaman partinin iktidara gelmesi ve birlik, beraberliğin korunması için çalıştığı’nı söylemiş. UBP Mağusa İlçe Başkanı bir başka kadın ise ‘UBP’li kadınların çalışmalarına partiye katıldıktan sonra yakından şahit olduğu’nu, ‘bunu büyük takdirle karşıladığı’nı ve ‘bu çalışmaların sonucunda 2009 Milletvekilliği ve 2010 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde büyük başarılar elde edildiğini” ifade etmiş.

Yukarıdaki açıklamaları yapan kadınların isimlerini anmadım çünkü bu kadınlar galiba ‘kadının adı yok’ grubundalar. Sarf ettikleri cümlelere bakılırsa, öyle görünüyorlar en azından.

Sevgili UBP’li kadınlar, partinizde birlik ve beraberliğin korunduğuna dair tek bir ipuçu verebilirseniz bize, partinizin kadın kolları üyeleri olarak hiç değilse ‘görev’lerinizde büyük ‘başarı’lar elde ettiğinizi teslim edebilirdik. Serdettiklerinizden, sizin kanadın birlik ve beraberliği bir ‘görev’ duygusuyla sağlamaya çalıştığı ve fakat karşı tarafın buna engel olduğunu anladığımızla kalıyor ve büyük bir boşluğa bakakalıyoruz.

‘Görev’lerinizin bilincinde hareket etmenize karşın erkek liderlerinizin yarattığı bir boşluk olabilir bu, siz de haklısınız. Hepsini anlıyorum da, sizlerin taraf ‘kadınlar’ ve karşı taraf ‘kadınlar’ olarak, kadınların ‘birlik ve beraberliği’ni kurmak namına ne yaptığınızı anlayamıyorum bir türlü. Kadınlar için, taraf ve karşı taraf kadınlar olarak ne yaptınız ve ne yapacaksınız? Var mı bir cevabınız?

Erkek egemen bir düzende yaşadığımızı, taraf ve karşı taraf kadınlar olarak kabul ediyor olmalısınız. Sizleri erkek liderlerin tarafını tutan kadınlar olarak değil, her şeyden önce cinsiyetçiliğe karşı durmanın tarafını savunan kadınlar olarak görmek istiyoruz.

Hakeza CTP’li kadınların, erkek liderlerin tarafı kadınlar olarak ikiye, üçe ayrılmasını da istemeyiz. CTP’li ve UBP’li kadınların sırf cinsiyetçilikten hep birlikte yara aldıkları için kadınlık durumunu paylaştıklarını görmeyi umuyoruz bir gün...

UBP’li, CTP’li, DP’li, TDP’li ve diğer partilerin mensubu kadınlar sadece kendi partileri üzerinden birbirlerini tanımlıyor ve ortak ses çıkaramıyorlar. Nihayetinde kadınlar yok ama partileri var. Kadınlar yok ancak siyasal partilerin erkek liderlerden geçilmiyor ortalık.

Siyasal partilere akrabalıklarını, kadınlığın ezilmişliği söz konusu olunca askıya alıp, sözünü bağımsızlaşarak söylemekten çekinmeyen kadınların ortaya çıkmasını bekliyoruz. Küçükçü, Kaşifçi, Talatçı, Soyerci, Özkancı, Serdarcı, Mehmetçi kadınlardan ayrı, mevcut siyasal partilere yakınlığı/akrabalığı olmayan kadınların da sesinin duyulmasını istiyoruz. Bağımsız olabilen kadınları duymaya hasretiz. Partililik, kadından taraf olmanın önüne geçmesin, partililik çok gerekliyse, sadece bir ayraç olarak kalsın istiyoruz.

Fakat nerede... İyisi mi ben durumun vahametini size bir örnekle açıklamaya çalışayım.
Ayıptır söylemesi bu aralar bende yıldırım fobisi gelişti. Yağmurlarla birlikte oraya buraya yıldırım düşüyor malum, bunlardan biri benim kafama düşebilir korkusu yaşamaya başladım. Eskiden uçan hamam böcüklerini de hiç sevmezdim. Azmettim, son iki yıldır karşıma çıkanlar beni gördükleri gibi pır, kaçıveriyorlar. Eskiden ben onlardan, şimdi onlar benden... Yıldırım da benden bir gün uzak durması gerektiğini öğrenecek elbet, amma velakin şimdilik ben yıldırımdan tırsıyorum. Hal böyle olunca, bir dostum, sevgili Oya Öztürk kafama takmak üzere bana minyatür bir yıldırımsavar bulma arayışına girdi. Minyatür yıldırımsavarımla dolaşınca yıldırım vız gelip tırıs gidecekmiş bana...

Latife bir yana, erkek egemen düzenin gücünü bir yıldırım gibi görebilsek, kadınların ortaklaşarak kuracağı bir yıldırımkıran altında, cinsiyetçiliğin kadınlar üzerinde yarattığı ölümcül etkilere karşı önlem alabileceğimizi düşünürüm bazen. Erkekler gökyüzünde karşı bulutlardayken bile yeryüzündeki kadınlara yıldırım misali çarpabiliyorlar mübarek! Yıldırım aşkıyla gelseler gene iyi; çoğu kez acımadan, öldüresiye çarpıyorlar ne yazık ki...
Gökten yere inen yıldırım akımlarında her siyasal partinin ‘yoldaş’ kadını her an çarpılabilir üstelik. Erkekler iktidarları söz konusu olunca karşı bulutlar olarak bir araya gelip, aşağıda gördükleri kadınları ayırmaksızın yıldırım çarpmasıyla yerle bir de edebilir. Erkek egemenliği gökten yere çarpan bir yıldırım gücünde, kadınlar da yerde, açık alanda tek başına dolaşan insanlar kadar çaresiz oldukları sürece kadınlar çarpılan, erkekler çarpan olmaya devam edecektir nitekim.