Bu ülkenin can damarı olan ‘’toprak’’ ve ‘’su’’ nedense siyasi politikalar uğruna heba ediliyor. Üreten kesim kan ağlarken hükümet sadece seyirci olarak koltukta oturuyor. Tarım alanında ciddi reformlar olması beklenirken, halen daha tarım politikası üretilmemesi düşündürücü olduğu kadar manidar bir durumdur. Bu ülkenin bel kemiği olan çiftçi ve hayvancı günden güne tükeniyor.

Ekim zamanın gelmesine rağmen ödenmeyen Doğrudan Gelir Destekleri halen daha hükümeti rahatsız etmiş değildir. Kan ağlayan çiftçiye ekim ayında ne ekeceği sorulmadığı gibi ekmesi için imkân da sağlanmıyor. Yeterli önlemi almayan ve bozuk tohumlukları satışa sunan TÜK, çiftçiyi de kendisini de batırma noktasına getirerek, büyük bir servet tüketiyor.

Hesapsız getirdiği Akhisar Tohumluklarının elinde kalması ile 2,5 milyon zarara uğratılan TÜK, işlevini yitirmiştir. Yemlik arpadan tutun da dövizde yaşanan kur yükselişi bugün TÜK’ü batırma noktasına getirmiştir. TÜK’ün rantabl çalıştırılması bu saatten sonra imkansızdır. Yönetimin aldığı yanlış kararlar bugün TÜK’ün geldiği noktayı daha net görmemizi sağlamıştır. Tarım Dairesi’nin belirlediği Arpa fiyatı 67 kuruşken, TÜK’ü kurtarma operasyonu ile bu arpa fiyatı 62 kuruşa alarak ilk adım atılmış oldu. TÜK’ün bu arpayı daha sonra 75 kuruşa satmak istemesi de ayrıca düşündürücüdür. Böylelikle ‘’alım noktasında’’ çiftçiyi çalan hükümet, ‘’satış noktasında’’ da hayvancının cebine elini atacaktır. TÜK kime ya da kimlere hizmet etmektedir? 60 kuruşa alınan tohumluk arpayı üreticiye 1 TL’ye satmak isteyen TÜK, bu kadar insafsız mıdır?

TÜK’ün hükümet edenlerin çiftliği haline getirilmesi üzücü olduğu kadar bu ülke için bir felakettir. Alınan yanlış kararların, hatalı uygulamaların ya da ‘’deneme yanılma’’ metodu ile çalıştırılan bir mekanizmanın TÜK’ün düştüğü durumu ortaya koymaktadır.

TÜK, bugün son nefesini verirken hem hükümetin hem de çiftçilerimizin neler kaybedeceği iyice hesaplanmalıdır. TÜK’e sahip çıkılması noktasında hükümetin yetersiz kaldığı, siyasi rantların hesapları doğrultusunda ileriye gidilemeyeceği ortadayken, TÜK Çiftçiler Birliği yönetimine verilerek kurtarılmalıdır. Bu Tarım Bakanlığı’nın alacağı kararlarla mümkündür. Amaç üreticiye hizmetse en iyi hizmeti verecek olan yine Çiftçiler Birliği’dir. Bu bağlamda Tarım Bakanlığı gereken adımı atarak bir reform yapmalı, TÜK’ü gerçek sahiplerine devretmelidir. Böylelikle üretici hem daha rantabl çalışan bir kuruma sahip olacaktır, hem de batmakta olan TÜK kurtarılarak yeniden can bulacaktır. Hal böyleyken siyasi erklerin alacağı kararlar kısa süreli çözümler yerine kalıcı ve kökten çözüm üretecek bir mekanizmayı harekete geçirmiş olacaktır.

Tük’ün çiftçimize verdikleri ortadadır. ‘’Tük’ün gerçek sahibi Çiftçiler Birliği’dir’’ diye dile getiren ve verdiği sözleri tutması gereken esas adam CTP Genel Başkanı TALAT’ın üreticin son zamanlarda neler yaşadığının farkında olması gerekirken, sessizliğe bürünmesi akıl alır gibi değildir. Hâlbuki; koltuğa oturana kadar verilen sözleri o koltuğa oturduktan sonra unutan siyasilere hatırlatmak da bizim asli görevlerimiz arasındadır.