İçimizdeki kavga artarak devam ediyor…
Her kafadan da bir ses çıkıyor!
Bir çoğu incir çekirdeğini doldurmayacak tartışmalar yapılıyor…
Kimse olası bir depremde can güvenliğini filan düşünmüyor!
Ama kesinlikle düşünmek zorundayız…
Daha fazla geç kalmamak için!
Sonradan dizimizi dövmemek için…
Siyaseti ve kısır çekişmeleri bir yana bırakıp anlamsız tartışmalar zaman geçirmek yerine olası bir depremde hayat kurtaracak önlemlerin için katkı koymalıyız!
Bu arada alınacak tedbirler kesinlikle bireysel değil toplumsal olmak zorunda…
Bunun için de aklıselim hareket etmek zorundayız!
Çünkü karşılıklı yapılan suçlamaların hiçbir sonuç ortaya koyma şansı yok…
Bu süreçte artık susmanın zamanı gelmiştir!
Şu anda susup icraat yapmayacaksak ne zaman yapacağız…
Deprem kapımızı çaldığı zaman mı?
…
Kesinlikle bir yerlerden başlamak gibi bir sorumluluğumuz var…
Bu konuda Vakıflar İdaresi’nin dünkü açıklaması bile bir başlangıç noktası olabilir!
Son birkaç yıldır tartışma konusu olan G.Mağusa’daki Deniz Yıldızı Apartmanları…
Şu anda Vakıflar İdaresi’nin uhdesinde olan ve yüzlerce kişinin kirasında olan bina yapılalı 50 seneden fazla olmuş!
Manzara ve mekan müthiş olunca insanlar hem de çok ucuz kiralarla burada ikametgah ediyorlar…
Ama yorgun ve deniz kenarında binalar buraları!
Vakıflar İdaresi bu konuda diyor ki;
Bu binalar çok acil olarak boşaltılmalıdır…
Bu açıklamayı destekleyen raporlar da var!
Güvensiz binalar olunca Vakıflar bu binada oturanlarla sözleşme bile yapmamış…
Bina boşaltılsın diye…
Binalarda oturanlar inatla diyorlar ki;
Bizi evlerimizden kimse çıkaramaz!
Neyin inadıysa bu artık…
…
Devlet erkanına ve tabi ki hükümet edenlere önerimizdir…
Yapılan eleştiri ve tartışmalara kulaklarınızı tıkayıp buradan başlayabilirsiniz!
Çünkü raporlar bu binanın depreme dayanıklı olmadığına işaret ediyorlar…
Burada ikamet edip binayı boşaltmayanlara şöyle hak veriyoruz;
Burasının otel yapımı için bir işletmeye verileceği iddiaları çok kez yapıldı ya…
Hükümet öncelikle resmi bir açıklama yapıp bunun doğru olup olmadığını kamuoyuna açıklamalıdır!
Sonra da hiç gecikmeden tahliye işlemlerine başlanmalıdır…
Bilim insanlarını Kıbrıs konusunda yaptıkları açıklamalar artık insanımıza korku vermeye başlamıştır!
Olası bir deprem ne getirir ne götürür bilinmez ama eğer bu binalarca oturanların can güvenliği yoksa devlet işte tam da burada devlet olduğunu göstermek zorundadır…
Ne demekmiş binaları boşaltmayacağız!
Sanki de kendilerine miras kalmış gibi…
Bir insan can güvenliği olmayan bir binada sırf manzarası güzel, denize sıfır diye nasıl oturmaya devam edip kendisini ve ailesine bu kadar kötülük yapar!
İnanın aklımız mantığımız almıyor…
…
Bu süreçte görev artık sadece devletin değil hepimizin…
En çok da müteahhit şirketlerine iş düşüyor ki bu konuda okarlarımızdan da sürekli uyarılar alıyoruz!
Çünkü işin uzmanı onlar, tecrübe sahibiler…
Bakın Mustafa Tümkan adlı okurumuz aynen şunları iletti bize;
“Levent bey, yaşananlar gösteriyor ki olası afetler sonrası hesap verecekler başında müteahhitlerimiz oluyor.
Tüm müteahhitlerimize çağrı yapalım kendi yasal güvencelerini, güvenirliklerini kanıtlamak, yaptıkları özellikle toplu yaşam site, apartman ve tesislerde yaşayanlara güvence vermek için depreme dayanıklılık testlerini güncellemelerini ve bölgelerindeki sakinler, yerel yönetimlerle paylaşmalarını talep ediyoruz.
Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanımızın kardeşi olarak toplumda ön planda görünen, toplu konut yapımında büyük Oray sitelerine imza atmış Ayhan Arıklı’nın bu konuda liderlik yapmasını bekliyoruz.
Ayrıca Yerel Yönetimlerden de; şahsi test yaptırmak isteyen vatandaşlarımıza yerel yönetimlerin müracaat hattı kurup yardımcı olmalarını, bu yılki emlak vergilendirme sinden bu testlerin finansmanına katkı koymalarını , hatta gerekirse güvenirlik testi yerel yönetimler sorumluğunda yapılmadan Vatandaştan Emlak vergisi talep edilememesi konusunun gündeme alınmasını vatandaş olarak talep ediyoruz…”
…
Ülkemize gelenler için kayıt tutuluyor mu?
Türkiye’de yaşanan deprem felaketi nedeniyle deprem bölgelerinde yaşayıp evsiz kalanlar KKTC’ye gelmeye başladı…
Başımız üstünde yerleri var!
Ama gelenler için de bir takım önlemler alınmalı…
Çünkü tamamen suistimale açık bir durum var ortada!
Bu konuda vatandaşlardan çeşitli sorular geliyor, bazıları endişeli olduklarını ifade ediyorlar…
CTP’nin önerileri arısında bulunan iki madde bunun için önemli;
“Meclis çatısı altında tüm siyasi partilerin katılımıyla 2 izleme komitesi kurulmalıdır. Bu komitelerden biri Türkiye Cumhuriyeti’ndeki adli süreçleri yakından takip etmeli ve oradaki kurumlar ve siyasi muhataplarla düzenli temas ve istişare içerisinde olmalıdır. Kurulacak diğer komiteye ise ülkemizdeki toplumsal kaynakların analizi ve hizmetlerin planlanması maksadıyla her türlü veri şeffaflıkla aktarılmalıdır. Deprem sonrası ülkeye gelen kişiler ve sonrasında “insani ikamet izni” çerçevesinde ülkemizde kalmaya devam edecek kişilerle ilgili olarak hizmetlerin planlanması noktasında bu komitenin görüş ve önerileri raporlanıp düzenli olarak genel kurulun bilgisine getirilmelidir.
“İnsani ikamet izni” ile ülkemize gelen kişilerin temel hizmetlerden faydalanabilmesinin organize edilmesi son derece önemlidir. Zor bir durum esnasında ülkemizi güvenli bir liman olarak gören kişilerin herhangi bir biçimde hak mağduriyetine uğramaları bizim için kabul edilemezdir. Bu bakımdan belirtilen kapsamda ülkemize gelen kişilerin ülkeye girişlerinde depremzede kayıt formuyla kayıt altına alınmaları, genel sağlık durumlarıyla ilgili verilerin ülkeye girişlerinden itibaren alınması, bu sürede ikamet edecekleri belediye bölgelerinin belirlenerek, elde edilen verilerin süratle ilgili belediyeye bildirilmesi son derece önemlidir. Bu çerçevede belediyelere yapılan katkı paylarının bu yeni durum da gözetilerek ortaya çıkacak yeni ihtiyaçların karşılanabilmesine imkan yaratacak biçimde geliştirilmesi gerekmektedir…”
Yukarıdaki iki madde kesinlikle göz ardı edilmemelidir…