Bugün baktığımızda üç aileden biri çocuklarının özel okulda eğitim alması için neredeyse bir maaşa yakın para harcıyor. Kaldı ki ulaşım, yemek, kırtasiye, kitap ve kıyafetlere harcanan paralar da ekstra olarak aile bütçesine yansıyor. Peki, neden bu ailelerin çocuklarını özel okullara gönderdikleri sorgulandı mı hiç? Yani bu ailelerin parası çok mu? Elbette ki hayır, ama git gide yozlaşan eğitimden istenilen kalitede alınamadığı, çocuklarımızın geleceğe iyi hazırlanamamasından dolayı artık insanların eğitim sistemine güveni kalmamıştır. Kimsenin eğitim hakkını gasp etme hakkı yoktur. Bugün sokakta bağırarak, hak arayan birçok sendikacı (sözüm ona sendikacılık adı altında kendini tek babayiğit sananlar) aslında haksız duruma düşüyor. ‘’Hak’’ sokaklara dökülerek aranır ama hiç suçu olmayan ‘’çocukları eğitimsiz bırakarak’’ amaca ulaşılmaz.
Geçtiğimiz gün Şener Elcil (sendikacılığı dibe vurduranlardan) yaptığı eylemlerde hak arayacak diye öncelikle makamına saygı duyması gereken bir Bakanı alay edecek cüreti kendinde bulmuştur. Alçakgönüllü bir bakan olan Birikim Özgür, beklide yapılan eleştirilere gülerek geçmiştir ama ben o kadar alçakgönüllü olmayacağım için üzgünüm. Eleştiri yaparken birilerini özel yaşamında yaşadığı alt tarafı herkesin başına gelebilecek küçük bir bisiklet kazasından dolayı alay konusu yapmak acizliktir. Doğaldır ki hedefe aldıkları bakanın vurulacak başka zayıf noktası olmadığından ‘’bisikletten düşmesi’’ konusunu ele alınarak ‘’alay konusu’’ olmuştur. Bugün kimsenin yerinde olmak istemeyeceği bir pozisyonda olan Şener Elcil, artık güvenirliğini yitirdiği gibi, hak aramanın da adabını unutmuştur.
Artık sendikacılık sorgulanmalıdır. Şener Elcil gibi sendikacıların sorgulanması lazımdır. Eğitimin, öğrencinin, öğretmenin hakkı diyerek kendi çıkarları doğrultusunda sendikacılık yapan isimler artık halkın ‘’görmekten, dinlemekten, izlemekten’’ usandığı isimlerdir.
Yeni nesil yeni kanlar gelmelidir. Siyasette ve belediyecilikte olduğu gibi artık bazı sendikacılar için de değişim şarttır. Yıllardır mesleğini icra etmeyen isimler, artık evine dinlenmeye çekilmelidir. Sendikacılığı araç görerek, amacına ulaşan bazı isimleri değil öğrenciler öğretmenler dahi istememektedir. ‘’Maymun gözünü açmıştır’’ Sayın Elcil!
Bir bakana sırf makamından ötürü saygı duymamışsanız bizden de sizin makamınıza saygı duymamızı beklemeyiniz. Hedefiniz her ne ise bu saatten sonra yaptığınız her davranış sorgulanacaktır. Sendikacılığı araç olarak kullanarak, çocukların eğitim hakkını elinden alarak, onları geleceğe hazırlamamak bir insanlık suçudur. Öğretmenlerin sokakta hak aramasının arkasındayım ama eğitimcinin ana görevini unutturarak, sendikanın da provokatör görevi yapması ile değil. Sendikacılık provokatörlük değildir. Yapıcı olmadığınız sürece hiçbir eyleminiz değer bulmayacaktır bizden söylemesi.