İnsan yalnız doğar ,yalnız ölür ama yalnız bir yaşam sürdürmez .
Hayat bize acısıyla,tatlısıyla her an tecrübe olarak döner .
Önce yaşama tutunmayı öğreniriz sonra sevmeyi ve sevilmeyi ve hatta ilk sevgiyi öğreniriz annemizin o şefkatli kollarında , ilk tanıştığımız duygu sevgidir yaşamda.
Sonra güven duygusuyla tanışırız , yürümeye başladığımızda annemizin bizi güvenle ellerimizden tuttuğu andır Güvenle tanıştığımız an ..
Her birimiz böyle başladık yaşamdaki tecrübelerimize hayatı tanımaya tabii bu bizim en büyük şansımız
Ama herkes hayata şanslı doğmaz …
İşte o şanslı doğmayanlardandı Küçük Mustafa diye tanıdığımız yedi yaşındaki melek
Dünyaya gözlerini o da tıpkı bizim gibi her şeyden habersiz sevgiyle kucaklanarak açtı..
Nerden bilebilirdi ki en güvendikleri dünyada cehennemi yaşatacaktı ona.
Daha minicik bir bedenken camii avlularına terk edildi , hem de daha ağzındaki süt kokusu geçmeden, sorsaydık sevgi nedir sence diye ne derdi acaba ?
Ardından iyi kötü büyümeye hayata tutunmaya çalışırken en acı tecrübeleri öğretti ona en güzel duyguları yaşatması gerekenler …
Sonra bir gün ölümle tanıştı … Hem de vaktinden çok evvel
Hiçbir çocuğa konduramadığımız insanlığa sığdıramadığımız canilikler yaşayarak veda etti hayata … Yaşıtları okul sıralarında renkli bayramları düşünürken o minik bedeninin nasıl da kirletildiğiyle mücadele etti minicik yüreğinde mantığının anladığı kadarıyla
Yaşıtları her gün okul çıkışında evinde sıcacık anne kucağına koşarken , o sokaklara koştu ev ne demekti onun için ?
İncecik bilekleriyle kapı anahtarını çevirmeye gücü bile kalmamıştı son dönemlerde diyor tanıklar … Açacağı kapı ev değil cehennemin kapısıymış meğer kimsenin bilmediği ama minik yüreğinin kurtulmak için çırpındığı o Kapı ?
O kapı bir gün yine minicik iki üç parmakla açıldı ama bu kez Ölüme açıldı …
İçeride onu her günkü gibi bekleyen Azraili Erol Diker bekliyordu
Acaba acılarının sonunun olduğu o gün olduğunu bilseydi yine o Cehennem kapısını açar mıydı ?
Belki de ilk kez o gün o Cehenneme koşarak giderdi …
Çünkü biz dünyayı sistemlerimizle ona böyle tanıttık Dünya demek onun için Acı – İğrenç- Soğuk- Yalnız – Kalabalık ama sağır bir çok insanla duluydu … Sessizliğinin içinde attığın çığlıkları duyamadığımız için Özür dileriz senden küçük bedenli Büyük yürekli Melek ..
Ve Erol Dikeri savunacak olan avukat ortaya çıktı … Adı : Av.Özkul Özdevim
Diyorum ki vicdanınız nasıl rahat bir şekilde bu caniyi savunacaksınız ?
Diyor ki neden siz gördünüz mü ne olduğunu ?
Allah aşkına sorarım müslüman kardeşlerimize siz Allah’ı gördünüz mü de inanıyorsunuz ?
Ya da sorarım Hristiyanlara siz İsa’yı gördünüz mü de inanıyorsunuz ?
Sorarım görmediğimiz hiçbir şeye inanmamak mı gerek ?
Ben görmedim , duymadım, bilmem ,,, o yüzden bizi ilgilendirmez mi ?
Küçük Mustafa’ya biz İnsanlık namına hiçbir şey öğretemesek de , o giderken bize çok şey öğretti ve gitti bu yüzden KKTC’nin çocuğu olduğu … Elimizde dünyaya ölü olarak getirdiğimiz bir bebek var , prematüre bir yargı yaratmayalım ….