Gazeteci; halkın bilgi edinme hakkı uyarınca, haber alma, yorum yapma ve eleştirme özgürlüğünü kullanırken kendi açısından sonuçları ne olursa olsun, gerçekleri çarpıtmadan aktarmak zorundadır.

Yıllardır bunu en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz!

Bu uğurda dostlarımızı bile kırmaz üzmek zorunda kaldık…

Bazen sevilmeyen istenmeyen adam olmayı hatta kötü olmayı bile göze aldık.

Bunu yaparken amaç sadece gerçekleri açığa çıkarmak ve halkın doğruları daha net bir şekilde görmesini sağlamaktı…

Küçük bir ülkede yaşıyorsanız ve gazetecilik yapıyorsanız büyük bir ülkede gazetecilik yapmaktan çok daha zorlanırsınız.

Herkes ahbaptır tanıdıktır!

Siyasetçi için de bu böyledir. Kimseyi kırmak istemezsin…

Bazen beraber yemek yediğin kadeh tokuşturduğun dostum dediğin insanı sabah köşende yerden yere vurmak zorunda kalırsın!

Bu duruma saygı duyan olduğu kadar ağırına gidenlerde olabilir…

Bir gazeteci yorum yapma ve eleştirme özgürlüğünü kullanırken kendi açısından sonuçların ne olacağını düşünemez.

Siyasetçi de böyle olmalıdır…

Eğer düşünürse gazeteci olamaz, yandaş olur!

Siyasetçi de siyaset yapamaz, kasaba politikacısı olur.

En çok eşleştirdiğimiz kesim de siyasilerdir elbette…

Eleştirilerimizden nasibini almayan tek bir siyasi yoktur!

Ne o parti ne bu parti…

Doğru neyse o!

Bazen siyasiler şöyle söyler ‘uzaktan davulun sesi hoş gelir, bildiğin gibi değil, böyle gelmiş böyle gider’ vs.. Bahane çoktur tabi ki..

Ya da siyasi geçmişi öncesinde tanıdığımız birçok isim siyasete girdikten sonra bir anda değişir…

Ya da değişmek zorunda kalır!

Yani siyasetin sihirli bir değneği vardır dokunduğunu bambaşka biri yapar…

Hayat boyu siyasetin içinde olmayı hiç istemedik!

Gazeteciliğin verdiği eleştirme hakkını siyasetin elimizden alacağını düşündük.

Hatta siyasete girenlere de ‘siyaset adamı bozar, uzak dur’ dedik.

Gazeteci refleksleriyle siyasetin kalbine girmek,manzaraya oradan bakmak ve değerlendirmek nasıl olur diyorum.

Kendimizi siyasi bir arenada hem iktidara hem de muhalefete posta koyan bir kürsüde görüyoruz…

Bu halkın isyanına onların reyleriyle verilmiş kürsüden hesap soruyoruz.

Sonra bir uyanıyoruz ki kan ter içinde rüya görmüşüz…

Elektrikler kesilmiş klima durmuş sıcaktan bayılmak üzereyiz…

Çarpık düzenle mücadelemiz hiç bitmeyecek.

Kulvarlar değişir mi bir gün bilinmez ama bir gazeteci için malzemenin bu kadar çok olduğu bir ortamda bazen zoru seçmek istiyor insan…

***

Bugün 15 Temmuz 2023…

2016’da bugün darbe girişimiyle karşı karşıya kalan Türkiye, milleti ve devletiyle omuz omuza verdiği direniş ve mücadeleyle tüm dünyaya örnek teşkil etti. Türk demokrasisini hedef alan bu hain girişim çok şükür geri püskürtüldü.

Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği yolun ne kadar hak bir yol olduğunu bir kez daha maalesef acı bir şekilde yaşayarak tecrübe ettik.

Böyle bir hainliği bir daha yaşamamak için Atatürk’ün yolundan hiç sapmadığımız güzel günlerimiz ve güçlü bir Türkiye’miz olsun. Vatan için toprağa düşmüş tüm şehitlerimize rahmet, gazilerimize sağlık dileriz.

“Sinir hastalarını kabul etmediler…”

“Herkese günaydın, arkadaşlar bilen bilir ben Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde çalışıyorum ve burada sürekli yatılı olan, dışarıya çıkabilecek iyi durumda olan hastacıklarımızı hava almaları, dışarıdaki hayatı görmeleri ve sosyalleşmeleri için bazen her hafta bazen 15 günde bir dışarıya çıkarıyoruz. Daha çok manzaralı, bahceli kafeleri tercih ediyoruz. İnanın ruhlarına o kadar iyi geliyor ki, yüzlerinden, gözlerinden mutlu olduklarını görebiliyoruz.

Esas konuya gelecek olursak maalesef bugün Girne'de Karakum Lemar'ın (eski lemar şu an yeni adını hatırlayamadım arkasındaki Verigo Restoran'a gitmeyi planladık. Sabah gideceğimizi haber vermek için aradığımda çok çirkin bir muameleyle karşılaştım. Nerden aradığımı söyleyince başlangıçta uygun yemek olmadığını söyledi, ne varsa onu yerler hallederiz dedim, sonra15 kişilik masasının olmadığını söyledi, hepberaber oturmalarına gerek yok, ayrı masalarda da oturabilirler dedim, gelecek olanların yaşını sordu, ve sonunda da çok çirkin ve alaylı bir tavırla yerimiz yok doluyuz deyip neredeyse telefonu yüzüme kapattı.

Bu tavır karşısında ne düşüneceğimi gerçekten bilemiyorum, insanlığın öldüğüne inanmak istemiyorum ama bazı nefes alan mahluklar insan olduğunu zannediyor, çok üzgünüm, kızgınım, gerçekten yazıklar olsun....

Bu arada bu vesileyle bugüne kadar bizi çok güzel ağırlayan birçok işletmeye de buradan teşekkür etmek isterim…

Eziç Restorant

Sedirhan Restorant(Büyük Han)

Heaven Restorant(Alsancak

Belediyesi)

Glorya Jeans (Aydın KİTABEVİ)

Çıralı Bakery

Babil Bahçeleri

Saraba Restorant

IOS Cafe

Wild Duck Cafe

Green Hıgh Park

Kumsal Park

Hanımeller Restorant

Zihni Cafe

Ilgaz Restorant

Ve daha hatırlamadığım bir çok yer.

8 yıldır bu gezileri düzenliyoruz. İlk kez başımıza böyle bir şey geldi. Paylaşmadan edemedim. Kimin ne olacağı, kimin başına ne geleceği belli olmayan bu dünyada keşke birbirimize daha empati ile yaklaşsak.

(Çağla YILDIZ)