Gazeteler için başlık atmak çok zor bir şey değil…

Hele de kadın cinayetlerinde!

İşte onlardan en çok kullanılan birkaç tanesi;

Yine kadın cinayeti!

Yeter artık!

Kadın cinayetleri bitmiyor!

Kadınlar sahipsiz!

Devlet kadına sahip çıkmıyor!

En dikkat çeken de sonuncusu oldu;

Devlet kadına sahip çıkmıyor!

Bu başlıkları sadece gazeteler atmıyor bazı sivil toplum örgütleri de destekliyor…

Hem de şiddetle!

Kadına şiddet olaylarını muhakkak ki şiddetle desteklemek gerek değil mi?

Hele de devlete biraz gareziniz varsa bundan daha iyi fırsat mı olur!

Peki devlet kadınlara nasıl çıkacak bunun formülünü bilen var mı?

Hepsinin evinin kapısına birer koruma koyarak mı?

Yoksa eşinden şiddet görenlere silah dağıtarak mı?

Geçin bunları lütfen!

Devletin bu konudaki çalışmaları belli…

Çok daha iyi olmalı belki ama içinde bulunulan şartları da göz önüne alarak yorum yapmalı!

Laf olsun torba dolsun dile değil…

Doğrudur, bu ülkede kadına şiddet olayları ürkütücü boyutlara ulaşmıştır…

Ama bunun en önemli sebeplerinin önde geleni kadının kendine ve başka kadına sahip çıkmamasıdır!

Hem bu şiddet olayları kırsal kesimlerle filan da sınırlı değil…

Merkezlerde de bir çok ailede bu tür sorunlar yaşanıyor!

Kırsal kesimlerdeki nedense deşifre olurken, merkezlerde meydana gelen şiddet olayları nedense kamuoyuna yansımıyor…

Bunu nedeni çok basittir aslında!

Ele güne rezil olmamak…

Komşunun, işyerinde arkadaşların diline düşmemek!

Açıkçası şiddet olaylarını saklamak…

O zaman eşinizden şiddet görmeyi hak ediyorsunuz demeyeceğimiz ama, şiddet gören kadınlar artık oturup ciddi ciddi düşünmeli!

Şiddet çok basit bir ola mıdır ki saklansın gizlensin…

Nedeni ne olursa olsun, eşinden şiddet gördüysen gidip şikayet edeceksin polise!

Sonra da çıkıp deşifre edeceksin…

Utanır utanmaz artık eşine şiddet uygulayan eşler düşünsün bundan sonra!

Ama sen önce görevini yap, sonrası bir şekilde gelir…

Onun içindir, bir kadına şiddet olayı hele de cinayetle sonuçlandıysa açar ağzımızı yumarız gözümüzü!

Kendi gözümüzdeki merteği görmeyiz, görmek istemeyiz…

Bu konuda defalarca yorumda bulundum, bir takım örnekler verdim!

Şimdi yine sırası geldi ki işte onlardan bir tanesi daha;

Önce kadınların affına sığınarak bir fıkra…

“Pek çok ülkeden gelen feministler bir toplantı yapmış.

Feministlerin başkanı demiş ki:

- Bundan sonra iş yapmak yok, erkekler tüm işlerini kendileri yapsınlar.

Alman, Fransız ve Türk bu görevi üstlenmiş. Bunun üstüne feministler 3 ay sonra tekrar toplanmaya karar vermiş.

Toplantı üyeleri 3 ay sonra yeniden bir araya gelmiş ve Alman konuşmaya başlamış:

-Tüm işleri bıraktım birinci gün bir şey göremedim ikinci gün de bir şey göremedim ama üçüncü gün bir baktım çamaşırları kendi yıkıyor.

Fransız konuşmuş:

- Ben de birinci ve ikinci gün bir şey göremedim ama üçüncü gün bir baktım ki bulaşıkları kendi yıkıyor.

Türk konuşmuş:

- Ben kocama olayı açıkladım, birinci gün bir şey göremedim, ikinci gün de bir şey göremedim ama üçüncü gün sağ gözüm açılmaya başladığında önümde bir dolu kirli bulaşık ve çamaşır gördüm…”

Fıkra deyip geçmemek gerek…

Ne yazık ki ülkemizde de gerçek budur!

Zaten dünkü eylemde de açık ve seçik belirtildi…

Her üç kadından bir tanesi eşinden şiddet görüyor!

Ama polis kayıtlarına bir bakın lütfen…

Her üç kadından birinin şiddet gördüğü bir ülkede polis kayıtlarında bir elin parmaklarını geçmez şiddet olayları!

Bu arada yanlış bir kanı var ortada…

Eşinden şiddet gören kadınlar sadece kırsalda yaşayanlar filan değil!

Kentlerin çok önemli, aydın kadınları da dayak yiyor kocalarından…

İşin kötüsü gizliyorlar, saklamaya çalışıyorlar, bunun duyulmasından utanç duyuyorlar!

Belli ki etiketlerine zarar geleceklerini sanıyorlar…

Bundan birkaç ay önce basının da içinde olan aydın bir kadınımızla sohbet etmiştik…

O anlattıkça ağlamaklı olmuştum!

Kadın aydın, erkek aydın ikisi de ülkenin ileri gelen insanlarından ama kadın kocasından şiddet görüyor…

İnanılır gibi değil ama gerçek bu!

Ama kadın saklıyor bunu yakınlarından…

Benden de çok rica etmişti duyulmasın diye, elbette çok özel bir konu ne haddimize!

Saydı, sövdü, ağladı ve en kısa zamanda boşanacağını söyledi…

Doğrusu buydu!

Hatta onu polise verip deşifre etmesi de gerekiyordu…

Amma velakin; daha iki gün önce gördüm, eşinin kolunda Dereboyu’nda turluyordu…

İçimden geçirmedim desem yalan olur; dayağı hak ediyor sizin gibileri!

Bunu söyledim diye de kusuruma bakmayın olur mu...

Değerli okurlar…

Kadına şiddet ülkemizde ciddi boyutlara kadar gelmiştir ama birçoğu da polise yansımamaktadır!

Bu işler öyle yürüyüştü, eylemdi, seminerdi filan gibi şeylerle son bulmaz…

Eşinden şiddet gördüğü halde bunu saklamaya çalışan her kadın aslında yeni canavar kocalar yaratmakta ama bunun farkında bile değillerdir!

İşin sonunda ‘kocamdır, döver de, söver de’ mantığı hızla yayılmaktadır…

MESAJ KUTUSU

Sayın Ahmet AYDIN, müdürü olduğunuz Trafik Dairesi’ne bağlı ehliyet biriminde bir müfettiş arkadaşın kendi kızının sürüş sınavını yaptığını biliyor muydunuz? Etik olmayan bu durum hakkında yoğun şikayet mesajları gelmeye başladı gereğini yapmanız isteniyor…

Sayın Özdemir BEROVA, Malpas’ın sahibine vergi kıyağı skandalı artık gizli olmaktan çıktı manşetlere taşınmaya başladı. Haliyle ilgili bakan olarak detaylı bir açıklama yapıp kamuoyunu doğru bilgilendirmeniz gerekiyor. Perde gerisinde önemli isimlerin de ortaya çıkacağı iddia ediliyor…

Sayın Ahmet ÖZANT, Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı olarak bir ayda 6 bin ilaç reçetesi yazan ve haksız kazanç elde eden birliğinize bağlı hekim arkadaş konusunda soruşturma başlatmayı düşünüyor musunuz? Geçmişte yasaları çiğneyen birçok meslektaşınız koruma altına alındı bakalım bu kez politikanız ne olacak?

Sayın Hüseyin PAŞA, kuruma yapılan yasal olmayan son istihdamlarda alınan bir kişinin market soymak suçundan bir yıl hapis yattığını biliyor muydunuz? Haliyle aklımıza işe alınanların güvenlik araştırmalarının da yapılmadığı gerçeği geliyor, böyle stratejik bir kuruma bunu yapmayacaktınız!

Sayın Ayhan SARIÇİÇEK, Gazinocular Birliği olarak gazetelere verdiğiniz tam sayfa ilanlardaki açıklamanın içeriği kamuoyunda ve özellikle de hukuk çevrelerinde büyük tepki ile karşılandı. Yargı kararlarına muhalif duruşunuz ileride sektörün başına çorap örebilir, uyarma ihtiyacı duyduk…

Sayın Kudret ÖZERSAY, eski bir otel sahibine yapılması planlanan vergi kıyağı konusundaki açıklamalarınız işe yaradı ve konu gündemin tepesine oturdu. Sizin için asıl görev bundan sonra başlıyor bu işi takip etmezseniz büyük ihtimalle üzerinin kapatılma ihtimali çok büyük…

Sayın Berber MAHMUT, büyük umutlarla dilekçe verdiğiniz ilk evim projesinden yararlanamayınca şimdi bütün enerjinizi sosyal konut projelerine harcamaya başlamışsınız. Dördüncü çocuk konusunda sizi çok uyarmıştınız ama beşincisinin de yolda olduğunu hayretler içinde öğrendik. Tek konut kesinlikle yetmeyecektir…

Sayın Tahsin ERTUĞRULOĞLU, İstanbul’da KKTC’nin resmi bir kuruluşu gibi ilanlar veren emlakçı uyanıkların önünü kesmek sizin bakanlığın da sorumlulukları arasında bulunuyor. Bu ülkenin bayraklarını kullanarak rant elde etmeye çalışanlara gerekli dersi vermeniz isteniyor…

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, Lefke bölge halkından Yeşilyurt İlkokulu’nun geleceği konusunda meraklı mesajlar gelmeye başladı. Konuya yakından ilgili olanlar burada izinsiz yapılaşma olacağı yönünde iddialarda bulunuyorlar, umarız da doğru değildir…

Sayın Deniz GÜRGÖZE, bazı basın kurum ve mensuplarını yerden yere vuran dünkü paylaşımınız özellikle medyada büyük merak uyandırdı. Bir de isimleriyle deşifre edebilirseniz güzel bur amme hizmeti yapmış olacaksınız. Bu arada bakanlıktakiyeni odanız hayırlara vesile olsun…