Atatürk Meslek Lisesi’sinde akıllara durgunluk veren bir olay…
Size konuyu aynı okulda öğretmenlik yapan birisinin bize gönderdiği şikayetten mesajından aktaralım;
Levent bey bir uyarıda bulunmak istemiştim. Atatürk Meslek Lisesi kuaförlük bölümünde okuyan iki öğrenciyi çok konuştukları gerekçesi ile bir hocanım İzzet Direkt ve Hanifi Ergil adlı öğrencileri öğretmenler tuvaletine kilitlemiştir!
Bu cezayı alan öğrencilerin kapı üzerinde anahtarın kırılması ile sansasyona dönüşmüştür… Okul görevlisi muhasebeci Mehmet Aşık kapıyı açarak öğrencileri tuvaletten kurtarmıştır!
Bu nasıl bir cezadır anlayamadık, bu okulda disiplin kurulu yok mudur?..”
Emen belirtelim öğretmen hanımın ismi bizde saklı ama şimdilik…
Bu ismi bu sabah ilgili yerlere vereceğimizden hiç kimsenin kuşkusu olmasın!
Bakanlık bir soruşturma başlatır mı ya da bu soruşturma sonuçlanır da ilgili öğretmene hesap sorulur mu bilemeyiz ama okul yönetiminin böyle insanlık dışı olaylara sessiz kalması, soruşturma açmaması ve kapatılma çalışması da çok ayrı bir zeminde tartışma konusu olmalıdır!
Tabi ki bu cezaya tabi tutulan öğrencilerin velilerinin de sessiz kalmayı tercih etmeleri kabul edilemez bir davranıştır!
Elbette her öğrenci hem öğretmenlerin hem de ailelerin istediği boyutta bir öğrenci olamazlar!
Ama bunun da karşılığı tuvalete kapatmak hiç olamaz!
Ayrıca, bu tür öğrencilere tuvalet cezası vermek kolaycılıktır, onları sindirmeye çalışmaktır ve dolayısıyla eğer sorunlu olsalar da sorunlarına sorun ekleyerek onları dışlamak ve daha büyük suçlara teşvik etmektir!
Çok konuştu diye tuvalete kilitlenen bir öğrenci hızlı bir şekilde toplumdan uzaklaşır ve bunun sonuçları da hiç açıcı olmayabilir!
Milli Eğitim Bakanı Dürüst ve ekibini konuyu enine boyuna araştırmaya ve sonuçları kamuoyuyla paylaşmaya davet ediyoruz!
 
 
Güzelyurt’ta yaşamak!
 
“Güzelyurt'ta yaşıyorsanız hayata iki adım geriden başlamışsınız demektir.
Niye mi?
Tabi ki birinci faktör; ister yatırım anlamında, ister yuva kurma, isterseniz de cenazenizi gömme anlamında her zaman kendinizi bir kaosun içerisinde bulursunuz.
Çünkü bizlerin yaşamakta olduğu bu gerçek ile yüzleşirsiniz. "Güzelyurt verilecek" denir ve karamsar bir şekilde yatağınıza uzanır, sabah gününüze bu gerçekle başlarsınız. Gününüzün nasıl geçeceğini tahmin etmek çokta zor olmasa gerek.
2. Faktör ise yaşamınıza devlet eliyle terör uygulanan, insan yaşamına değer verilmeyen bir "ilçe" de yaşıyor olmanızdır. Neden mi böyle düşünüyorum.
Yaklaşık 2 ay var bu resimde gördüğünüz yolun bir türlü tadilatı yapılmıyor, yapılmadığı yetmezmiş gibi uyarıcı levhalara ışık konmuyor veya refüj arasına yapılan bariyer Güzelyurt girişine yaklaştığınızda sona eriyor. Üstelik her gün bu yolu kullanan bakanlarımız, vekillerimiz olmasına rağmen devlet size her gün bir dostumuzu, bir kardeşimizi kaybedip iki hafta yas tutup tekrardan hayatımıza kaldığımız yerden devam edene kadar ÖLÜMÜ her gün hatırlatmaktadır.
Ta ki başka bir aileye ateş düşüp başka bir dostumuzu kaybedene kadar…
İşte Güzelyurt'ta yaşamak en basit anlatımıyla böyle bir şey…”
 
(Çağlar GULAMKADİR)
 
 
 
 
 
“Bizden ne köy olur ne kasaba!”
 
“Yok dostlar, YOK!...Bizden ne köy olur ne kasaba!..
Devlet?!.. O hiç olmaz!..
Bir koalisyon hükümetinin sadece bir kanadı,ÜÇ AYLIK BİR SÜRE DÜŞÜNÜLDÜĞÜNDE, sağlık gibi gerçekten çok ciddi bir konuda bile ''Nasıl yani?! Oyun mu oynuyoruz?!'' diye hesap sormamız gerekirken, gençleştirme gibi, saçma, gülünç bir nedenle, üç tane bakanını değiştiriyor, ama biz de sadece, onları ti'ye almaya çalışmaktan başka bir şey yapamıyoruz...Yani bizimle dalga geçenlerle biz de sadece dalga geçmeye çalışıyoruz...Karşılıklı yapabildiğimiz bu!.. 
Yok dostlar, YOK!.. 
Bizden ne köy olur ne kasaba!..
Devlet?!. O hiç olmaz!..”
 
(Taylan KAV)
 
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Hayri ORÇAN, Tatlısu’daki kilisenin açılması için hem Güney’den hem de Kuzey’den ciddi baskı altına alındığınızı duyduk. Özellikle burada camiye bile gitmeyenlerin sizin bölgede kilise açılması için yaptığı çalışmalar epey dikkat çekici değil mi? Bakalım bu baskılara daha ne kadar dayanabileceksiniz?
Sayın Necdet NUMAN, ilçe kongresinde şansınız yok değildi ama bu işi mahkemeye taşıyınca size oy vermek isteyenler de vermedi ve ayağınıza gelen kısmeti kendi elinizle teptiniz. Demek ki partili artık mahkeme tartışmalarını duymak bile istemiyor değil mi? Büyük geçmiş olsun…
Sayın Kemal DÜRÜST, okullardaki disiplin kurulları çalışmıyor mu ki öğretmenler artık kendi akıllarında öğrencileri kesi biçmeye başladılar. Bu işler bir raydan çıkarsa artık yandığımız gündür. Tuvalet cezası konusunu sıkı araştırıp kamuoyunu bilgilendirmenizi bekliyoruz…
Sayın Sadık GARDİYANOĞLU, Lefkoşa İlçe Başkanı olduktan sonra şimdi de Kurultay için ciddi baskılar yapılmaya başlandığını duyduk. Boyunuzu eğmediğiniz müddetçe siyasette önünüz hep açık olacaktır. Bir kere geri adım atarsanız artık vay halinize, Allah kolaylık ve sabırlar versin…
Sayın Kutlu EVREN, bir devlet çalışanının devletteki işinden mahkeme kararıyla çıkarılması genel başkanınız ile aranızı epey gerdi diye duyduk. Eski bir bakanın açtığı davanın sizin döneminizde sonuçlanması büyük talihsizlik değil mi?
Sayın Osman UZUN, Gönyeli’de ikamet edip Güzelyurt UBP İlçe Başkanı olmanız parti içinde en fazla konuşulan ve eleştirilen konular arasına girdi. Acaba diyoruz tepkileri biraz dikkate alıp bölgede mi otursanız?
Sayın Ömer KALYONCU, hellim ihracatına verilen teşvikin ciddi oranda artırılması bu işi yapanları epey sevindirdi ama bu olayın da peşine düşenler var bilesiniz! Özellikle denk bütçeden bahsederken bunun savurganlık ve birkaç kişiye kıyak olduğunu düşünenler de var!
Sayın Ahmet SENNAROĞLU, İstanbul havasının Karpaz havasına benzemediğini sanırız son ziyarette anlamışsınızdır değil mi? Büyük geçmiş olsun diyoruz, bir dahaki sefere yün çorap ve atkı götürmeyi eksik etmeyin…
Sayın Mesut AYAR, UBP parti meclisi adaylığı yarışında arkanızda ciddi bir destek olduğunu biliyor muydunuz? Son 5 gün içinde Lefkoşa dışındaki çalışmaları da yoğunlaştırırsanız seçilme şansınızın büyük olduğu söyleniyor…
Sayın Kemal YILMAZ, Merkez Kaymakamlığı’nı sırf oturduğunuz bölgeye uzak olduğu için kabul etmediğinizi duyduk. Yani haksız da değilsiniz her gün 120 kilometre benzin parasına ne benzin parası dayanır ne de insanın gücü kudreti değil mi?
Sayın Okan DAĞLI, MTG’nin resmi doktorluğunu kabul ederek camiayı epey sevindirdiniz ama dünkü maç sonucu ile epey üzüldüğünüz söyleniyor. Dert etmeyin daha ligin başındayız bölge halkı takımın arkasında durursa çok geç değil…
Sayın Birol ÇINAR, Türkiye’den gelen suya bazı aklı evveller tepki koysa da KKTC’deki çalışmalarda en büyük emek sizin. Adanın iklimini olumlu olarak değiştirecek bu projede hep övgüyle anılacaksınız. Başarılı çalışmalarınızın devamını dileriz…
Sayın Hasan SADIKOĞLU, sizin bebek projesi bölge halkını epey memnun etmişe benziyor. Böyle giderse yakında nüfus patlaması yaşanabileceği söyleniyor. Yeni bir proje üretip yeni doğanlara bölgede arazi dağıtımı yapmayı düşünmüyor musunuz? Göçü önlemek için bir düşünün deriz…
Sayın Ergin ULUNAY, fakülteyi yeni bitiren genç avukatların sınavı konusunda ciddi ihbarlar almaya başladık. Uzun bir süredir yanlış uygulamalar yapıldığı iddia ediliyor. Konu çok yakında gündeme gelecek haberiniz olsun…