Zoraki Hükümet
Daha ileri bir saatte ise Güneşköy’den Osman Bey telefon hattına bağlandı ve kendi çocuğun iki aylık iken adaya geldiğini ve 17 senedir hala vatandaş olamadığı için yaşadığı sıkıntıları dile getirdi. Başbakan yardımcımız Sayın Denktaş’ın Osman Bey’e verdiği cevap ise bu durumda olan bir kişiye vatandaşlığın “takır, takır” verilmesi gerektiği yönünde oldu.
Hemen ardından İngiltere den Fatma Açık adında bir izleyici bağlandı telefona. DAÜ’de kızının atletizm dalında kırdığı rekorlardan bahsetti ve kızının da vatandaşlık ile ilgili yaşadığı sorunlardan bahsetti. Bu konu ile ilgili de iki ay sonra vatandaşlık ile ilgili yasanın çıkacağını ve konunun kendiliğinden hal olacağını belirtti.
Gelen her iki telefon da hükümet icraatlarının yetersizliği ve bürokrasinin tıkanıklığını gösterir nitelikteydi. Ancak gelin görün ki, üzerinden yıllar geçecek, başbakan yardımcısı Sayın Denktaş o koltuktan gidecek, rekortmen arkadaşımız ve diğer gencimiz hala vatandaş olamayacak ve vatansız kalacaklar. Oysa yapılması gereken tıpkı kendi ortağı CTP gibi bu insanlara “boşuna kapımıza gelmeyin, biz sizi burada istemiyoruz” deseydi, daha mertçe davranmış olurdu. Serdar bey sadece her şeyi zamana oynayarak unutulmaya bırakmaktan öte gidemiyor. İnsanların umutlarını ve gençlerin geleceğini yok eden bu sistem ve sistemin getirdiği kanunlar çarklarına daha çoğunu alacak sayın Denktaş. Siz koltukta oturmaya devam edin, partide genel başkanlığınız devam etsin, olanlar da halka olsun.
Madem ki ülkenin başbakan yardımcısı olarak hızlı çözüm üretemiyorsun, bir yerde bir eksiklik var demektir.
Bu izlediğim TV programının ilerleyen saatlerinde, alternatif enerji ile ilgili ilgin bir telefon bağlantısı oldu. 150 milyon Euro’luk bir yatırım için ülkemize gelen firma yetkilileri doğru dürüst bir muhatap bulamadan kızarak geri dönmüşler. Çünkü sizin idare ettiğiniz hükümette her bakan kendi cumhuriyetini ilan ettiği için, dünyadaki sayılı şirketlere bile keyfi davranmaktadır ve sizin de bundan haberinizin bile olmadığı aşikar.
Son yıllardaki T-izinleri ile ilgili gelişi güzellik ve partizanlıktan bahsediyorsunuz, oysa bu keyfiyatı yapan yine sizin hükümetiniz değil midir?
Bu yaşananlar ışığında benim şahsi kanaatim, bu hükümetin zoraki bir hükümet olduğu yönündedir. Başbakan bile sizi kendi hükümet ortağı olarak Salı günkü cumhurbaşkanlığı görüşmesine götürmüyorsa, bu hükümette ısrar etmenizin hiçbir anlamı yoktur. Partinizden 300’e yakın insanın istifa edişi bile önemli ve düşündürücü bir işarettir: Bir şeyler olması gerektiği gibi değil ve bu gemi su almaya devam ediyor.