Yılda 80 milyon TL ek mesai mi olur!

Bir kere bu hükümet reform hükümeti olarak tarihe geçecek…
Bunu bir yere yazalım ve kendilerinin bini söylediğini de unutmayalım!
Zeren Mungan bakanlığı döneminde bunu defalarca dile getirmiş ve hatta bir defasında şöyle demişti;
“Ek mesai kamuyu kemiriyor!”
Doğru bir tespitti ama kendisini atayan partisi CTP hiçbir zaman son iki yıllık hükümet döneminde bu konuda bir çalışma yapmadı ve kemirme halan devam ediyor!
Peki ek mesai en fazla devletin hangi kurumlarında veriliyor;
Öncelikle sağlık geliyor…
Sonra sivil havacılık var gümrük var, cezaevi var, polis var!
Yani var oğlu var…
İki sene kadar önce ek mesai ödemelerinden sağlık çalışanları yüzde 32’lik bir paya sahipti…
Peki bu oran şimdi kaç oldu;
Tam yüzde 43’e yükseldi!
Yani yıllık 80 milyon TL’ye yaklaşan ek mesai ödemelerinde bu paranın yüzde 43’ü sağlıkta çalışanlara ödeniyor!
Bu da yaklaşık yılda 35 milyon TL demek…
Geçenlerde Kamu-Sen Genel Başkanı Mehmet Özkardaş’ın bir açıklamasını not etmiştim bir yerlere, şöyle diyordu;
“Hemşireler evlerine gidemiyor, çocuklarını göremiyor, ek mesai filan da istemiyorlar!”
Bir kısım hemşire için bunu söyleyebiliriz ama ne yazık ki gerçek öyle değil…
Bazı hemşirelerin bu konuda çete oluşturduğunu ve tezgahın ne kadar büyük olduğunu yıllarca yazarız…
Biz yazarız, bakanlık soruşturma başlatır ama bir türlü çete çökertilemez!
Duyduğumuza göre eski Sağlık Bakanı Ahmet Gülle bakanlık döneminde Türkiye dahil 5 ülkede araştırma yaptırmış ve bu ülkelerdeki çalışan hemşire sayısını tespit etmiş!
Ha keşke açıklayıp gitseydi…
Ya da açıklamaktan çekinmiş olabilir o zaman bu verileri mutlaka şimdiki Sağlık ve Maliye bakanları ile paylaşmalıdır…
Örneğin Türkiye ve diğer Avrupa ülkelerinde hastanelerde yatan 36 hastaya 2 hemşire düşerken, bizde 16 hastaya 2 hemşire düşüyormuş…
Hasta sayısı 17 olduğu zaman da hemen üçüncü bir hemşire ek mesaiye başlıyormuş…
Başka bir rakam;
Yine Türkiye ve Avrupa ülkelerinde 25 diyaliz hastasına 3 hemşire düşerken bizde 10 diyaliz hastasına tam 4 hemşire düşüyormuş!
Bunları niçin yazdım biliyor musunuz;
Bir okurum geçenlerde bankaya gitmiş ve bir hemşire ile karşılaşıp sohbette bulunmuş hemşire her ay düzenli olarak en az 2 bin TL ek mesai ücreti aldığını söylemiş, hayretler içinde kalmış ve benimle paylaştı…
Tabi ki kimsenin maaşında gelirinde gözümüz yok!
Ama bu sistem yanlıştır, sakattır…
İster sağlıkta olsun, isterse gümrükte ya da cezaevinde, sivil havacılıkta, dairenin ismi önemli değil!
Devletin bir yıl içinde 80 milyon TL gibi korkunç bur rakamı ek mesai olarak ödemesi bunu hem de bir çoğunu aynı çalışanlara yapması kabul edilemez…
Hele de ülkede bunca üniversite mezunu genç devlette istihdam beklerken!
İşte reform ve değişim için ortak olduklarını söyleyen CTP-UBP hükümeti için önlerinde büyük fırsat;
Ek mesaiyi ortadan kaldırın, yerine yeni gençler istihdam edin, sizi öpelim ve başımızın üstüne koyalım!
Ne dersiniz?
 
 
Devlet cinayet işler mi?
 
Dünkü gazetelerde ölümle sonuçlanan bir kaza haberinin başlığı şöyleydi;
“Kaza değil cinayet!”
Gecenin bir yarısı Şefik Çorbacıoğlu aracıyla yolun kenarındaki Bahset Aytekin adlı işçiyi ezmiş kaçmıştı, şükür ki yakalandı!
Elbette kazaya sebebiyet veren Çorbacıoğlu burada bir cinayet işlemişti!
Peki kaza nerede meydana geldi ve yolun şartları neydi hiç kurcalayan oldu mu?
Kaza Çatalköy ile Karakum arasındaki yolda oldu ve meydana geldiği yer tam da kazı çalışmalarının yapıldığı noktaydı..
Türkiye’den gelecek olan su için tüm ada çapında olduğu gibi orada da kazı çalışmaları yapılıyordu ve en önemlisi de yolun bazı kısımları çalışmalar nedeniyle daraltılmıştı!
En büyük eksiklik ise kazı çalışması yapılan yerlerde geceleri ışıklı uyarıcı tabelaların koyulmamış olmasıydı…
Bu konuda son birkaç gün içinde okuyucudan ciddi tepki mesajları alıyoruz…
Artık Karayolları mı, belediyeler mi yoksa polis mi bu konuda yetkili onu da bu yazıyı okuyan birim kendine görev addetsin…
 
 
 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
“Halk soysal adalet istiyor”
 
Ülke öyle bir hal Aldı ki ne bayram ne seyran fayda etmedi..Millet bir birine taammül edemez oldu inanırlık kalmadı..etraftaki imtiyazı ve 3-5 kişiye parsellenen nimetleri gören herkes isyan ediyor....ayrıcalıklar ayyuka çıktı .işte sorunun ve bu kadar büyük ve acımasız eleştirinin temel sebebi budur..halk sosyal adalet istiyor..imtiyazların kalkmasını istiyor..talimat ile Kula kulluk eden hak yiyen atananların artık sırtından düşmesini istiyor... Bunların Kıbrıs meselesi ile Alakası yok..İçe tek bakmayan daha doğrusu Bakan çok da ;; iş yapmayan siyasilerin eşitliğe önem vermesini, imtiyazları bitirmesini ve verilen imtiyazların da geri alınmasını istiyor…”
 
(Ertan BİRİNCİ)
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Hasan BAŞOĞLU, Kıb-Tek’te çok önemli çalışmalar yapıp çalışanlar tarafından kurtarıcı ilan edildiniz. Şimdi sıra Maliye’de. Burada işiniz hiç kolay olmayacak ama ek mesai rezaletini sonlandırmak için muhakkak bir çözüm üretmelisiniz, hem de bazı sendikalara rağmen…
Sayın Derman ATİK, Girne Belediyesi’ne ait su tankerlerinin çiçekçi dükkanınıza su taşıması bölge halkını rahatsız etmeye başladı. Bildiğimiz kadarıyla sizin belediyenin tankerleri özel şahıslara su taşımıyor. Vatandaş susuzluktan kırılırken bu ayrıcalık biraz ayıp olmuyor mu?
Sayın Ali ÇIRALI, hellim konusunda vatandaştan ciddi bir uyarı mesajınız geldi. KKTC’de ithal edilen süt tozlarından kaçta kaçı hellim üretiminde kullanılıyor diye soruyor. Bir ara konuyu yüz yüze konuşalım olur mu?
Sayın Mustafa AKINCI, bazı kesimler ki buna size yakın olanlar da dahil Erdoğan’ın ziyareti esnasında çok sert mesajlar vereceğini sanıp sizi topa tutmaya hazırlanıyordu ama hayal kırıklığına uğrayıp şimdi de bazı resimlerden medet umuyorlar. Gülün geçin deriz, başka bir şey söylemeyiz!
Sayın Prof.Dr.Abdullah ÖZTOPRAK, yeni koalisyon hükümetinin güven oyu almasından sonra eski makama hazırlandığınız ve büyük ihtimalle de atanmanızın kesinleştiği iddia ediliyor. Şimdiden hayırlara vesile olsun diyoruz…
Sayın Mustafa TOSUN, Akıncı-Erdoğan’ın Saray’daki ortak basın açıklamasında canlı yayınında BRTK maalesef sınıfta kaldı. Böyle ciddi bir yayında çok daha tedbirli olup kesintilere olanak vermemeliydiniz!
Sayın Mustafa ÇOBANOĞLU, Gümrük Dairesi’nde meydana gelen üç ayrı yolsuzluk dosyasının bir türlü polise intikal ettirilmediğini öğrendik. Üç olayında isimleri elimize geçti bizi takip etmeye devam edin olur mu?
Sayın Hüseyin YEŞİLDAĞLI, üç saat gibi kısa bir sürede işçiye çarpıp kaçan zanlıyı kıskıvrak yakalamanız kamuoyunda büyük memnuniyet yarattı. Özellikle trafik şubesi ekiplerinizle ne kadar övünseniz azdır, tebrik ederiz…Bu arada Çatalköy yolunda kazı yapılan yerlerin muhakkak geceleri ışıklandırılması gerekiyor bilesiniz…
Sayın Mehmet KUMSER, bayram öncesi ve süresinde muhtaç vatandaşlarımız için organize ettiğiniz yardım kampanyalarından dolayı sizi gönülden tebrik ederiz. İnsanlığın hala ölmediğini dosta düşmana gösterdiniz, umarız herkese iyi bir örnek teşkil eder…
Sayın Remzi GARDİYANOĞLU, yeni hükümet güven oyu aldıktan sonra yeni bakana gidip devlette çalışan doktorların ikinci işi konusunda uyarılarınızı yapıp bu işin peşini bırakmayacağınız söyleniyor. Gazanız mübarek olsun…
Sayın Fuat NAMSOY, son iki gündür Tepebaşı’ndan sürekli olarak susuzluk üzerine şikayet telefonları ve mesajları geliyor. Bir an önce önlem almazsanız ortalık fena karışacağa benziyor, bizden uyarması!
Sayın Çelebi ILIK, yeni kabine açıldıktan sonra ilk olarak siz gidip bakanınıza görev kabul etmeyeceğinizi söyleyip kendisini epey rahatlatmışsınız. Müşavirliğin ilk günlerine alışabildiniz mi?
Sayın Salih İZBUL, eski bakan ek mesai çetesi konusunda biraz fazla hoşgörülü oldu ama sizden daha radikal kararlar bekliyoruz. Özellikle işsizliğin yoğun olduğu bir dönemde yüzlerce gencimize istihdam olanağı sağlayabilirsiniz, top artık sizde!
Sayın İbrahim BENTER, hem Vakıflar müdürlüğü hem de rektörlük ileride epey başınızı ağrıtacağa benziyor. En doğrusu bunlardan birisini terci edip basının diline düşmemek olacaktır, yine de karar sizin tabi ki…
Sayın Metin MÜNİR, fol yok yumurta yokken Kıbrıs Türkünü çileden çıkaran yazı yazmak da nereden aklınıza geldi! Bazı tespitleriniz doğru olsa da üslup çok yanlış ve ağır oldu. Vardır bir bildiğiniz değil mi?