Koronavirüs, aslında pandeminin başından beri mutasyona uğruyor.
Hatta bu mutasyonlara alışık olmamız gerektiği daha pandeminin başında söylenmişti.
Sırasıyla İngiltere, Güney Afrika, Japonya ve Brezilya’da, Almanya’da dünyanın faklı coğrafi bölgelerinde daha bulaşıcı hale gelen mutasyonları görüldü.
Bu mutasyonun, bulaştırıcılığı %70 oranında artırma riskinden bahsediliyor.
Üstelik, virüsün mutasyona uğradığı yer gereği (hücrelere girmek için kullandığı protein), eskisine göre hücrelerimize, özellikle de akciğer hücrelerimize daha çok girebildiği yönünde kanıtlar bulundu.
Mutasyonun bir de iyi yönü var aslında. Bu mutant virüs ile hasta olan, tekrar hastalanmıyor. Çünkü vücut bu virüse karşı oluşturduğumuz antikorlara daha duyarlı olduğu gözlenmiş.
Ne olursa olsun, olumsuz yönde olabilecek her mutasyon bizleri korkutuyor.
Ülkemize döndüğümüzde, son haftalarda gençlerin de hastaneye yatış oranlarında artışlar gözlemledik.
Yoğun bakım hastalarımızın hepsinin altmış yaşının altında.
‘’Acaba bu mutant Koronavirüs, bizde de mi var?’’ diye sorgular olduk. Sağlık Bakanlığı, iki hafta kadar önce, hastalardan alınan örneklerin mutasyon analizi için Türkiye’ye gönderildiğini söyledi. Hala sonuç bekliyoruz.
Aslına bakarsak, birkaç örnek göndererek değil, mütemadiyen, düzenli aralıklarla ve farklı klinik tabloya sahip hastalardan örnekler alınarak mutasyon taraması yapılması gerekiyor.
Ancak, Sağlık Bakanlığı yetkilileri nedense sağlık çalışanlarına bile yeterli bilgi vermiyor bu konuda.
Mutasyon araştırmasını bizler neden yapamıyoruz diyenler çıkabilir. Aslında bizim ülkemizdeki bilim insanı ve teknolojik alt yapının bu konuda ne yazık ki yeterli olmadığını da biliyoruz.
Mutasyonlara karşı hangi aşıların ne kadar etkili olacağı konusunda ise farklı görüşler hakim.
Yeni gen teknolojisi ile üretilen aşıların, virüsün mutasyonlarına da etkili olabileceği söylense de, bunu yaşamadan öğrenmemiz pek de mümkün görünmüyor.
Diğer taraftan, Ölü virüs aşılarının (Sinovac/Coronavac) ise, virüsün tüm parçalarını içermesi nedeniyle daha etkili olabileceği yorumları da yapılıyor.
İster mutasyon olsun, ister olmasın, Koronavirüs bizimle uzun süre kalacak.
Kimilerine göre en az on yıl, kimlerine göre ise sonsuza kadar.
Önümüzdeki iki yıl için pek de olumlu yorumlar yapılmıyor maalesef.
O zaman bizlere ne yapmak düşüyor?
Yeni bilgilere göre, özellikle bu yeni mutant Koronavirüs’ten de korunmak için çift maske (1 adet kumaş ve bir adet cerrahi maske) kullanmamız tavsiye ediliyor.
Mesafe ve hijyen kuralları ise aynı.
Tekrar hatırlatmakta fayda var:
Mutasyon bize ‘’daha sıkı kapanın’’ demiyor.
‘’Daha dikkatli davranın, erken gevşemeyin.’’ diyor.
Devletlere ise yine üç temel görev düşüyor:
İlki, sıkı denetim.
İkincisi, sağlık altyapısının kuvvetlendirilmesi.
Üçüncüsü de, bunları yaparken ekonomik kaygıların giderilmesi.
Gerisi ne mi?
Pandemi siyaseti!
İletişim: 0542-8529899