Yahya Kurt nerede?


Yayın hayatına sansasyonlu giren ve uzun süre siyasi irade ile ayakta duran HABERDAR GAZETESİ geçtiğimiz haftalarda tamamen kapandı.

Kolay değil koskoca bir yatırım. Harcanan onca emek ve mağdur edilen çalışan.

Yani kimse böyle bir duruma sevinmez. Her ne kadar bu ülkede bu gazete sayısındaki fazlalığı dile getirsem de görüyorum ki Haberdar gibi bir gazete kapanırken şu sıralar yeni yeni isimlerle gazeteler yayına başlıyor. Hayırlısı diyelim.

Ama bir gerçek varsa hayatta kalmak için çalışmak çok zor. Yani sistem sizi yenilenmediğiniz zaman yok etmek için çalışıyor.

Teknoloji bugün gazete satışlarındaki ana düşüş nedenidir. Artık herkesin bir bilgisayarı var demek az kalır. Herkesin bilgisayarı, tableti, laptopu hatta ve hatta haberlerin takip edilebilirliğini sağlayan mobil telefonu var. Gün geçtikçe teknolojinin nimetlerinden yararlanmayan kalmıyor.
Yani bir tuşla her şey elinizin altında.

Hal böyleyken yazılı basın can çekişmez mi?

Çekişir tabi… Hatta yok olur… Ve kimse de bunun önüne geçemez.

Haberdar Gazetesi’nin kapanmasının da önüne geçemediler.

Dünyanın parası atıldı gazetenin ayakta durması için ama olmadı.

15 çalışanı uzun süre huzursuz çalıştı. Çünkü her an kapatılacağını bildikleri gazeteleri onlar için bekli de tüm kapıların kapanması idi.

Yani gazetecilik mesleğinde çok para kazanan yoktur. Kıt kanaat geçinirsiniz.

Bu işi yapmak sevda işidir. Birçok meslektaşım maaş almamayı göze alarak çalışmış ve sosyal haklardan da mahrum kalmıştır. Haberdar Gazetesi bugün mağdur ettiği 15 kişi için henüz geriye dönük bir yatırım yapmış değildir. Yani Sayın Yahya Kurt verdiği sözü henüz tutmadığı gibi ortalarda da yok!
Bir anda işsiz kalan 15 kişi halen geriye dönük maaşlarını alamadıkları gibi, sosyal haklarını da alamadılar.

Zaten kimin ne kadar alacağı var ne kadar yok karışmış durumda. Ama mağdur olan bu insanların borcu mu var? aile mi geçindiriyorlar? aç mı? tok mu? diye düşünen maalesef yok.

Basın-Sen özellikle bu durumu dikkate alarak mağdur olan 15 kişinin hakkını aramalıdır.

Sayın Yahya Kurt’un varlığı ya da yokluğu bizi pek ilgilendirmez ama 15 meslektaşımın mağdur edilmesi bizi ilgilendirir.

Yahya Kurt 15 kişiye verdiği sözü tutmak zorundadır.