Ya patlarsa…

21 Aralık 2016 tarihiydi…

Devlet Laboratuarında yangın çıktı!

Aradan 2.5 sene geçti…

Yangının nedeni halen bilinmiyor!

Bu konuda çeşitli iddialar var…

Vurgun söylentileri filan!

Bildiğimiz kadarıyla soruşturma açıldı…

Her zamanki gibi bizde soruşturma açmak bekle babam bekle demek!

Soruşturma ülkesiyiz ama…

Bir türlü sonu gelmiyor işte!

Oysa zamanın müdürünün fare zehriyle öldürülmek istendiğine dair ciddi iddialar var ortada…

Bu konuda kafalar bir hayli karışık!

Bina yandı, tamir edildi ama burada çalışanlar radyasyon tehlikesi bulunduğu iddiasıyla artık orada çalışmak istemediklerini belirtince Veteriner Dairesi imdada yetişti…

Çalışanlar iki odaya yerleştirildi, halen orada görev yapıyorlar!

Düşünsenize ülkenin hayati önem taşıyan bir dairesi ama…

Ne yeterli teknoloji var ne sağlıklı bir çalışma ortamı!

Oysa yediğimiz içtiğimiz ürünlerin analizleri burada yapılıyor…

Hangi ürün temiz hangi üründe limit üstü kalıntı var, yani kanserojen madde içeriyor, tamamen insan sağlığını ilgilendiren bir durum söz konusu…

Bu arada eski hükümet BRT’nin yanında TAK binası olarak yapılan yarım inşaatı tahsis etti laboratuara!

Hatta 2019 yılı sonunda bitecekti…

Tek bir çivi çakılmadı, ortada proje yok, tinercilerin barınma yeri olarak duruyor atılı şekilde!

Bina 21 Aralık 2016’da yanmıştı…

Bugün 2 Ağustos 2019 tarihindeyiz!

Bina konusunda bir milim gelişme yok…

Ama başka gelişmeler de yok değil!

Yanan ve tamir edilen bina şu anda neye hizmet ediyor biliyor musunuz?

Bakan Pilli, Müsteşar Akçaba, lütfen bugün sabah gitsinler binayı görsünler…

İçine girsinler gezsinler!

Bina tıka basa kimyasal ilaçlarla dolu…

Hem de tarihi geçmiş!

Daha kartonu bile açılmamış tonlarca kimyasal madde…

Birincisi tarihi geçmiş bu kadar kimyasalın açıklaması nedir?

Hesapsız kitapsız alımlar mı?

Birilerine haksız yere kazanç mı?

Bu elbette başka ve ayrı soruşturulması gereken bir durumdur…

Asıl mesele bu kimyasal maddelerin orada ne işi olduğudur…

Korkunç tehlikenin farkındalar mı acaba?

Olsalar o ilaçların orada ne işi var…

Ufacık bir kıvılcımın yada aşırı sıcak dolayısıyla olası bir infilak olabileceğini de mi akılarına getiremiyorlar!

Her işin bir yöntemi var aslında…

Kullanılmayan kimyasalların imhası gibi!

Ama bu iş bu kadar basit bir konu değil…

Uzmanlar diyor ki bu kimyasallar bu ülkede imha edilemez çünkü imkanımız yok!

Tek çare demir çelik fabrikalarının fırınlarında imha etmek…

O da bizde yok demek ki ilaçlar sıkı bir koruma ile Türkiye’ye gönderilecek ve köklü çözüm üretilmiş olacak!

Tek çare anlayacağınız budur…

Biz ne yaptık peki?

Patlamaya hazır bombaları hem de bir yerleşim alanının içindeki binaya tıka basa doldurduk…

Binlerce insanımızın yaşadığı bir mahallede patlamaya hazır bomba gibi!

Sahi hiç mi düşünmezler?

Ya patlarsa, diye!

Bizde bayram demek kaçış demek!

1 Ağustos Toplumsal Direniş Bayramı…

Dün idrak ettik!

Bir iki açıklama, çelenk koyma, basın bildirileri filan…

Markette 3 çalışana ayrı ayrı sordum, dünkü günün anlam ve ehemmiyetini!

Bir tanesi doğru bilse içim yanmayacaktı…

Bildikleri tek şey vardı aslında;

“Herkes tatil biz işlemeye devam…”

Doğru söze ne hacet ki…

Milli bayramlar da dini bayramlar da!

Artık önemini bitirmiştir…

Eskiden iple çekilirdi bu günler!

Şimdi de iple çekiliyor ama tamamen tatil duyguları ile…

Bir tatil bitmeden diğer tatil günlerinin hesabı yapılıyor!

Amaç işten kaytarmak…

Hasta raporları ile tatili uzatmak!

MERAKLI KÖŞE

Kim takar Karpazı?

Karpaz insanı yine sokaklara döküldü…

Yıllardır itilmiş kakılmış insanlar!

Siyasilerin sadece seçim döneminde akıllarına gelen bölge halkı…

Sonra da bir dahaki seçimlere kadar unutulan ve kaderlerine terk edilen!

Hatırlar mısınız en az 20 senedir gelen de giden de bu bölgeyi kalkınmada öncelikli bölge ilan ediyor…

Takıyorlar gazetecileri peşlerine bolca resim servis ediyorlar kamuoyuna!

Ceklar ve caklar…

Sonuç ortada!

Değil bölge halkın artık onların eylemlerini takan bile yok şimdilerde…

Patron tutuklandı mı?

İnşaata betan dökülürken duvar yıkıldı altında 2 işçi kaldı…

Biri öldü diğeri yaralı!

İnşaat izinsizmiş…

Çalışanlar da öyle!

Peki patron kim ve nerede?

Bizim bildiğimiz daha önce de bu tür olaylarda adı geçti…

Gazeteci dövdü!

Ama tek bir suçlama bile yapılmadı kendisine…

Böyle gelmiş böyle gider misali!

Kesim yeri var mı?

Kurban bayramı yakın…

Kurban kesecekler var kesmeyecekler var!

Kesecek olanlar yine topun ucuna konuldu…

Ortalığı mezbahaya ve kan gölüne dönüştürecekler iddiasıyla!

Bu sorun geçmişte yaşandı, yine yaşanacak ve ileride de durum değişmeyecek…

Bir Allah kulu bile bu güne özel bir kesim yeri tesisi kurmayı düşünmez mi?

Sağlıklı ve çağdaş bir tesis…

Bizde eleştiri çok da çözüm üreten yok!

MESAJ KUTUSU

Sayın Ali PİLLİ, eski devlet laboratuarına tarihi geçmiş kimyasal ilaçları kim tıka basa doldurmuşsa çok büyük hata yapmış. Ortada faciaya kıl payı bir durum var lütfen hemen bu sabah binaya gidip rezaleti kendi gözlerinizle görün!

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, Günay Çerkez’e adaylık teklifini sizin yaptığınız konusunda kamuoyuna bir açıklama yapmazsanız doğru olarak nitelendirileceğinden suskunluk hem size hem de partinize zarar verecek gibi görülüyor, bizden hatırlatması…

Sayın İbrahim BENTER, Lapta’da denize sıfır 21 dönümlük arazi için soruşturma başlattığınızı memnuniyetle öğrendik. Arkadaşlar aradı pek yakında belgeler bilgileri onlarla paylaşacağımızdan kuşkunuz olmasın!

Sayın Ersin TATAR, yurt dışı gezilerinde en azından BRT ve TAK gibi devlet kurumlarından medya mensubu da götürün ki oralarda yalnızlık hissetmeyesiniz. Zira bir ülkenin Başbakanlık koltuğunda oturuyorsunuz ve bu gibi konular diplomaside önemlidir…

Sayın Hasan TAÇOY, AKSA ile perde gerisinde bir takım görüşmeler yaptığınız kulağımıza çalındı. Yani perde gerisinde kişiye özel görüşmelerin sonucu pek de hayra alamet değildir dile biliriz biz.Neler pişiriliyor acaba?

Sayın Suat GÜNSEL, maşallah bütün bakanları bir şekilde ayağınıza kadar getirmeyi pek iyi beceriyorsunuz. Biz yıllardır boşuna demiyoruz değil mi devletin de daha üstünde bir konumdasınız diye. Keyfini çıkarın deriz!

Sayın Halil TALAYKURT, makamınızda kontrole hakim bir yönetici olarak bu kez de çam kese böceği ihalesine ağırlık vermeniz isteniyor. Zira her nedendir bilinmez bu ihale yıllardan beridir adrese teslim yapılıyor değil mi?

Sayın Kemal Deniz DANA, başına geçtiğiniz dairede kazı kazanın uzun bir süredir satılmaması ve eski yolsuzluklara karşı hassasiyet göstermeniz bekleniyor. Bu arada en son olarak kazı kazan biletlerinin arkadan bakıldığında ikramiyelerin göründüğünü de bir yere not edin deriz…

Sayın Faiz SUCUOĞLU, bir gariban emekçi daha inşaatın altında kaldı ve hayatını kaybetti. Patronun da eskiden bu konuda epey sabıkası olduğu biliniyor umarız konuya hassasiyet gösterir ve insanların ölümüne neden olanları hem deşifre eder hem de yargı önüne çıkarırsınız!

Sayın Taner ERGİNEL, Maraş konusunda kimsenin bilmediği ama sizin çok şeyler bildiğiniz bazı hassas konular olduğunu duyduk. Hele de bunların ardında bazı siyasilerin olduğunu öğrenince hayretler içinde kaldık. Bunları açıklamak bize değil size düşer artık değil mi?

Sayın Zorlu TÖRE, dünkü tepki dolu açıklamanıza parti tabanından epey destek geldi diye duyduk. Bunu biraz deşelerseniz ardından çıkacak isimleri öğrenince resmen şok yaşayacaksınız. Gazanız mübarek olsun artık!

Sayın Gürsel Halil ZELZELE, işbirliği yaptığınız banka taahhütlerini yerine getirmeyince çok sayıda banka mağduruyla yasal süreç başlatacağınız konuşuluyor. Bu arada yakında bir de basın toplantısı düzenleyip kamuoyunu bilgilendirecekmişsiniz, gazanız mübarek olsun…