Ülkemizde ilk COVID-19 vakasından bu yana 20 günden fazla geçmesine rağmen, ne yazıktır ki laboratuvar tanı testleri konusunda hala bir görüş birliğine varılmış değil.
Dünya Sağlık Örgütü’nün de verileri ışığında, ülkemizdeki bilim ve danışma kurulları da, gerekli görülen vakalarda, uygun testlerin yapılması konusunda hemfikirler.
Geçtiğimiz günlerde, ülkemizde bir PCR Test tekelinin mi oluşturulduğu konusunda endişelerimi dile getirmiştim. Konu daha da alevlendi.
Sorduğum soru şu idi:
Ülkemizde neden PCR testleri sadece Devlet Hastanesi’ndeki Genetik Laboratuvarı’nda yapılıyor?
Qiagen firmasının adını kullanmamın sebebi ise, Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Sayın Dr. Özlem Gürkut’un ve Milletvekili Sayın Jale Refik Rogers’in başlattıkları bağış kampanyasında, bu marka cihaza ait kitlerin alınacağının yine kendileri tarafından duyurulmasından başka bir şey değildi.
Konunun hala aynı noktada takılı kaldığını görüyorum.
Bunu destekleyen bir gelişme de, dün HP Milletvekili Sayın Rogers’in sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamadır.
Açıklamasında, Sağlık Bakanı Sayın Ali Pilli’ye rapor sunduğunu belirtti. Sunduğu raporda ise: ‘’Bütün test sonuçlarının ve klinik bulguların devlet eliyle bir merkezde toplanması ve analiz edilmesi, hem halk sağlığını korumak hem de kamuoyuna doğru bilgi aktarılması açısından gereklidir.’’ İfadesini kullandı.
Önce şunu sormak gerekir.
Sayın Rogers, bir milletvekili.
Sayın Rogers, devletteki kadrosu, milletvekili olması nedeniyle dondurulmuş bir moleküler genetik uzmanı.
Sayın Rogers, Başbakanlık’a bağlı Bilim Kurulu’nun da bir üyesi.
Bu açıklamayı hangi sıfatla yaptı?
Milletvekili olarak yapmış ise, kit karşılığı satın alınıp 4 yıllık ödeme planı çıkarılan Qiagen vihazının adını ağzına nasıl bu kadar kolay alabildiği sorusunun ortaya atılması gerekiyor. Cevabını da milletvekili sıfatı ile vermesi gerekiyor!
Devletteki laboratuvardan kendisini hala sorumlu hissediyorsa, yanlış yolda gidiyor, çünkü orada canla başla çalışan meslektaşlarına ayıp etmiş oluyor. Onların ve ülkedeki diğer meslektaşlarının ve hocalarının fikirlerine danışılmadan, sınırları keskin açıklamalar yapmış oluyor. Devletin genetik laboratuvarının sorumlusu izlenimi veren açıklamaları, çoğu kesimi rahatsız ediyor.
Başbakanlık Bilim Kurulu üyesi olarak açıklama yapmış ise, Sayın Sağlık Bakanı’na rapor sunacak konuma kadar gelmiş ise, Bilim Kurulu’ndaki diğer tüm üyeler arasında, dışarıya yansımayan bir sorunu da açığa çıkarmış oluyor. Belki de, Bilim Kurulu’ndan alamadığı desteği, konuyu kamuoyunun önüne taşıyarak konuyu farklı yönlere çekiyor.
Hangisi olursa olsun, Sayın Rogers’in tutumunun altında yatan neden hala net olarak anlaşılamıyor.
Diğer taraftan, Sayın Rogers, madem bu firmanın ismini benim gibi kamuoyu ile paylaştı, konu ile ilgili diğer meslektaşlarına ve hocalarına da, bu konu ile ilgili görüşlerini açıklama hakkını da vermiş oldu. Bizlerin de onları dinlemesi şart oldu! Üstelik firma bazında karşılaştırmalarla!
Firma demişken, Sayın Rogers’in açıklaması gereken bir konu daha var.
Qiagen ile yapılan COVID-19 testinin aşama aşama bir kişi başına düşen maliyeti.
Bu maliyetleri tüm kamuoyu ile paylaşması şart olmuştur!
PCR testi konusunda başka alternatiflerinin bu ülkede olup olmadığını açıklaması da yine şart olmuştur!
Diğer taraftan, aşağıda bu firmanın COVID-19 testi ile ilgili hazırladığı kullanım kılavuzu mevcut. Kılavuz 60 sayfa ve 48. sayfadaki Limitations (Kısıtlamalar) bölümünde, 2019-nCoV panelinin tanıda, tedavide veya diğer hastaların değerlendirilmesinde KULLANILAMAYACAĞINI ifade ediyor.
Sayın Rogers’in, tüm bilim insanlarına bir de bunu açıklaması gerekiyor.
Sayın Rogers’ın, geçtiğimiz yıllarda kuş gribinde ve domuz gribi olaylarında, tek merkezli olmanın dezavantajlarıın nasıl yaşadığını da hatırlayacağını umarım. Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde negatif tespit edilen vakaların sonrasında Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde ve Türkiye’deki Refik Saydan Hıfzıssıhha Merkezi’nde pozitif tespit edildiklerini de unutmamak gerekir.
Tek merkez yerine, yetkili ve güvenilir birkaç merkezin verdiği güveni hiçbir şeyin veremeyeceği ise açıktır. Bunun ispatı da, Türkiye ve Güney dahil, birçok ülkenin, testleri çok merkezli yapar hale gelmesidir.
Testlerin kontrolü ve test sonuçlarının açıklanması ise elbette tek elden, devletin elinden yapılmalıdır ki bu ayrı bir konudur ve kimsenin buna itirazı olamaz.
Her ne olursa olsun, Sayın Rogers, madem testlerin tek merkezde ve işaret ettiği sistem ile yapılması konusunda ısrar ediyor ,o zaman testlerden doğabilecek olası sorunlar neticesinde halkımıza yansıyabilecek hayati risklerin sorumluluğunu TEK BAŞINA üzerine aldığını da kamuoyu ile açık ve net bir şekilde paylaşması gerekiyor.
Belki de her şeyden önce, devletin genetik laboratuvarı ile ilgili yetki sorununun çözülmesi gerekiyor…
Dr. H. İlker İpekdal
İletişim: 0542-8529899