“Görülen lüzum üzerine bir açıklama…
Geçtiğimiz hafta Dr Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Kardiyoloji servisindeki görevime ilişkin, ilgili bölümde yaşanan ve artık insan sağlığının sınırlarını zorlayan ağır çalışma koşullar sebebiyle istifa dilekçemi idareye sundum…
Devletin Sağlık Sektöründeki hizmet kalitesinin hem hizmet alanlar hem de hizmet verenler için yükseltilmesi gerektiğini defalarca, yıllardır haykırmaktayız…
Gönül arzu ederdi ki, sesimizi, istifa mektubunu vermeden de duyurabilelim…
Ancak en azından ben başka çare göremediğim için bu yola başvurdum…
Haberin duyulmasıyla birlikte telefonlara sarılan, hastalarımız, yakınlarımız, sevdiklerimiz, bu karardan beni döndürmek için oldukça ısrarlı davrandılar.
Sağlık Bakanlığı yetkilileri ile yaptığımız görüşmelerde ise önceden defalarca yazılı olarak dile getirdiğimiz sorunların, ancak benim istifa kararım ile çözülebildiğini üzülerek gördüm. Bir şehit babanın kızı ve emekçi bir annenin kızı olarak, sağlık hizmetinin bir kamu hizmeti olarak, yoksul kesimlerin de en iyi şekilde yararlanabileceği biçimde Devlet tarafından verilmesini savunan bir kişiyim.
Bu bakımdan Sağlık Bakanlığı yetkilileri tarafından Kardiyoloji servisinde yapılmasını talep ettiğimiz değişikliklerin yapılmasına paralel olarak istifa kararımdan vazgeçmiş bulunuyorum.
İstifamı geri almama sevinenler olduğu kadar, üzülenler olacağının da farkındayım.
Benim için önemli olan, yapılacak olan değişiklikler neticesinde, kaç kişinin hayatının kurtulacağıdır.
Beni tanıyanlar yakından bilir, kişilerle uğraşmayı sevmem ancak şu sözü de hatırlatmakta fayda görüyorum “Camdan evde oturanlar, komşuya taş atarken iki kez düşünmeli…”
Sayın Levent Özadam’ın övgüsü ile var olmadığım gibi, yergisi ile de yok olacak değilim… Kendisine dedikodu odaklı gazeteciliğinde başarılar dilerim, tıp mesleği ve sorunları ile ilgili de sadece sponsorlarının verdiği akılla ileri geri konuşmamasını öneririm…
Ben kimseden istifa ettiğimi gizlemedim, ancak bunu da kamusal bir şov haline dönüştürmedim.
İkinci iş meselesine gelecek olursak, biz doktorların vergi vererek, nerede hangi işi yaptığı açıkça bellidir. Sayın Özadam’ın ise kaç iş yaptığı, kaç yerden maaş aldığı ve ne kadar vergi verdiği meçhuldür…
Sipariş üzerine yapılan gazetecilik de, ülkemizdeki gazetecilik etik ve ahlakını da tartışılır bir durumda sürüklemiştir…
Bu vesileyle gerçekleri kamuoyunun bilgisine sunarken, bu saatten sonra şahsımı itibarsızlaştırmaya yönelik her türlü saldırı karşısında yasal haklarımı kullanacağımı kamuoyunun bilgisine getiririm…
Saygılarımla…”
 
(Dr.Gülgün Vaiz’in sosyal medyadaki paylaşımından.)
 
 
 
Sağlık Bakanı bilmiyormuş!
 
Sağlık Bakanlığı’na el altından satılan serum pompası cihazları;
Sayın bakanın bu konuda bir bilgisi yokmuş!
Bu nedenle dün sabahın erken saatlerinde müsteşar ve müdürlerini toplayarak bilgi almış…
Bakan bilmiyor, müsteşar bilmiyor, satın almada sorumlu ilgili kişi bilmiyor!
İyi de kim biliyor?
Olay şimdi daha ilginç bir hale geldi…
100 cihaz için ihaleye çıkıldı ama ihale bir türlü sonuçlanmadı!
Ama el altından hem de ikinci el cihaz alımına devam…
Sonucu merakla bekliyoruz!
 
 
Erken seçim mesajı!
 
UBP’de dün çok önemli bir parti meclisi toplantısı yapıldı…
Hem yeni genel sekreter hem de MYK üyeleri belirlendi.
Ama çok daha önemlisi Genel Başkan Hüseyin Özgürgün’ün toplantı öncesinde yaptığı açıklamalardı…
Özgürgün coşkulu kalabalığı da görünce CTP’yi de ayağa kaldıran bombayı patlattı;
“Genel seçimin ayak sesleri…”
Konuyu daha önce de yazmıştık;
UBP ve CTP’nin anlaşamadığı çok önemli iki konu var…
Birisi Türkiye’den gelen suyun yönetimi diğeri de vatandaşlık yasası!
Bakalım bu açıklamaya CTP’den nasıl bir cevap gelecek?
 
 
 
G.Mağusa Hastanesi’nde iki yıldır eko cihazı yok!
 
Yaklaşık 120 bin Euro verilip Mağusa Hastanesi’ne eko cihazı alınmıştı…
Ama iki senedir kalp damarlarına bakılmıyor!
Böyle olunca da hastalar ya Mağusa’daki iki özel hastaneye ya da Lefkoşa Devlet Hastanesi’ne gitmek zorunda kalıyorlar!
Mağusa’dan bir vatandaş arayıp durumu şikayet etti;
Bu kadar para verilen bir cihaz niçin iş görmez diye!
Peki hiç mi kimsenin aklına gelmiyor;
Bu cihazı devlete satan ilgili şirketten hesap sormak!
 
 
 
Gece güvenlik gündüz temizlik!
 
Bazı güvenlik ve temizlik şirketleri;
Geceleyin güvenlikte çalıştırdıklarını gündüz de temizlik işlerinde çalıştırmak isteyince papara kopuyor!
Devletin denetimsizliği burada da kendisini gösteriyor..
Daha da önemlisi;
Özellikle güvenlik şirketlerinde çalıştırılanlar ayda 280 saat gibi uzun bir süre çalıştırılıyor!
Aldıkları maaş ise sadece 2 bin TL civarında…
Şikayet onlardan geldi, ilgili devlet birimlerine duyurulur!
 
 
150 güvenlik görevlisi ne oldu!
 
Bu şikayet de Ercan’da çalışan bir okurdan geldi;
İlgili şirket Ercan’da 150 güvenlik görevlisi çalıştıracağı vaadinde bulunmuş ama sözünde durmamış!
Birileri onlara hatırlatsın  dedi…
 
 
 
Sayıştay devrede!
 
İki gündür gündeme getirdiğimiz Girne Belediyesi'ndeki yasa dışı görevlendirme ve verilen vekaletnamelerden sonra Sayıştay Başkanlığı devreye girdi ve Girne Belediyesi'ne bir yazı göndererek konunun soruşturma kapsamına alındığını duyurdu.
Bu yazıdan sonra çeklere imza atan belediye çalışanı bu yazı üzerine çekleri imzalamayınca çalışanlara maaşları ödenemedi.