Ünlü iş adamları niye koruma altında!

Hafta sonu ülkede çok ses getiren bir gerçek ortaya döküldü…

2014 yılındaki bir yaşanmış olay ortaya çıktı aslında!

Tam 5 sene geçmiş aradan…

Dosya tozlu raflarda beklemiş!

Unutulmamış aslında orada…

Unutturulmaya çalışılmış!

Çünkü çok ünlü bir iş adamıymış…

Gerekçeye bakar mısınız lütfen!

Sahte evrak düzenlemiş bu arkadaş ama…

Ünlü olduğu için poliste birilerinin kanatları altına alınmış!

Kaşının gözünün hatırına değildir tabi ki…

Bir başmüfettiş talimat vermiş ilgili poliste ‘ben emir aldım’ diye kendini savunmuş!

Bu ülkede eğer ağır cezada yargılanan bir kişi ünlü iş adamı diye polis tarafından koruma altına alınıyorsa, bugün polis teşkilatı ne yapmalıdır biliyor musunuz?

Önce o başmüfettişi sonra emir alan polisi anında açığa alıp bunlar hakkında soruşturmayı hiç geciktirmeden açmalı ve bu soruşturma da bir an önce sonuçlandırılmalıdır…

Sevgili okurlar…

Bu ülkede iş dünyasından bazı isimlerle polis ve savcılıktaki bazı kişiler arasında çirkin ilişkiler yaşanmaktadır!

Çünkü bir iş adamı epey ünlüyse cebi para dolu demektir…

Siyasiler ile arası epey iyi demektir!

Poliste bazı isimleri bol paraları sayesinde avuçlarının içinde oynatırlar, onları hep kötü emellerine alet ederler…

Bu ülkede lütfen bu sabah gidin bir marketten ekmek çalın ve bilerek yakalanın!

2 TL’lik bir ekmeği çalmanın bedeli en az 6 ay hapis yatmaktır…

Ama eğer ünlüyseniz, enseniz kalınsa, poliste de siyasette de savcılıkta da muhakkak birileri vardır size kol kanat gerecek!

Ta ki eğer birileri bunları fark edip deşifre edince o zaman perde aralanır ve 5 yıl sonra olsa da 10 sonra olsa da bir şekilde kirli çamaşırlar ortaya dökülür…

Bundan sonra artık top Başsavcılıktadır…

Geçmiş dönemde yine çok ünlü iş insanlarının raflarda bekleyen dosyaları vardır!

Hatta bunlar sadece iş insanlarını ilgilendirmez bazı iş insanlarının yine devlette azı makamlarda bulunan kişilerle ortak düzenledikleri tezgahları da ortaya çıkaran dosyalardır…

Başsavcı Behiç Öztürk’edir sözümüz!

Talimat versin altındakilere…

Yıllardan beridir bir türlü açılmayan bütün dosyaları toplasın masasına, eğer tabi ki sığarsa!

Tek tek incelesin bütün dosyaları…

Görecektir ki bir çoğu iş adamı, polis ve devletin üst kademe yöneticilerinin birlikte düzenlediği tezgahları ortaya koymaktadır!

Ama işte gelin görün ki ne hikmetse bunlar bir türlü tozlu raflardan aşağına inmemekte, kim bilir belki de inmemesi için de büyük çaba sarf edilmektedir…

Önümüzdeki günlerde bunlardan bildiklerimizi burada sizlerle paylaşacağız!

“Bu gazetecilikse…”

“En güvenilirlerden biri olduğuna inandığımız yazılı ve görsel medyada söz sahibi bir markanın upuzun konuşmamın içerisinden 3-4 kelimeyi alıp kendine göre düzenleyerek sosyal medyada manşet yaparak memleketi bölmeye ve mevkileri itibarsızlaştırmak üzerine tartışma yaratmaya çalışması talihsizliktir...
Eğer bu gazetecilikse, yazıklar olsun derim...
Bu basit taktik oyunlarına halkımızın inanmayacağını düşünürüm…”

(Gülşah Sanver MANAVOĞLU)

“Gururumla oynadınız…”

“Sn Ersin Tatar ve sn Olgun Amcaoğlu, Bakanlar Kuruluna gelen önergede benim ismimi değiştirip başka isim yazdınız, benim gururumla oynadınız, beni üzdünüz, benimle birlikte kaç kişiyi daha üzdünüz az çok tahmin edersiniz.

Bana bu yapılan sizlere yapılsaydı en az benim kadar rencide olurdunuz.

Lütfen Başka Ulusal Birlik Partilileri üzmeyiniz…”

(Nidayi ŞALİŞ)

MERAKLI KÖŞE?

70 Milyon TL bilmecesi!

Eski hükümetler döneminde…

Bir özel hastaneye 70 Milyon TL gibi büyük bir rakam ödenmiş yine eski Sağlık Bakanlıkları döneminde!

Bazı sahte evrak iddiaları var…

Kamuoyunda bu konuda büyük bir tartışma söz konusu ama elde bilgi ve belge olmadan yapılan suçlamalar da yargısız infaz gibi oluyor!

Bu konuda sorumlu şu anda öncelikle Sayıştaydır…

Sonra da şimdiki Sağlık Bakanlığı!

Suçlu varsa yargılansın diye…

Suçlu yoksa da insanlar boşuna yıpratılmasın diye şu olayı artık çözün gitsin!

Doğru bir karardı!

Bakanlar Kurulu sözcüsü Özersay açıklamıştı…

Bundan böyle devlete yapılacak olan müdür ve müsteşar atamalarında atanacak kişilerin emekliliğe en az 18 ay kalmış olmaları gerektiğini!

Doğru ve yerinde bir karardı ama işte yine de insanın aklına geliveriyor…

Sırf parti rozeti taşıyor diye, emekliğine 1.5 ay, 3 ay kalmış insanların müdür ve müsteşar yapıldıkları dönemleri!

Onların katmerli ikramiyeleri hep bizim cebimizden çıktı…

Şu anda aldıkları torpilli emeklilik maaşları da halen bizim cebimizden çıkıyor ve çıkmaya devam ediyor!

25 Bin dolar nasıl olacak?

Türkiyeli yetkililer hep söylüyor da…

Şimdi de bizim yöneticiler ağızlarına sakız yaptı!

Kişi başına düşen milli hasıla 25 bin dolar olacak diye…

Allah duysun, olsun da deriz de!

Bunun bir de açılımı olmalıdır diye düşünüyoruz…

Zira vatandaş artık bu tür vaatleri yutmuyor!

Hem eleştiriyor hem de gırgıra alıyor…

Sokaktaki vatandaş bile artık bin dolarlık milli hasıla artışının olması için çok büyük yatırımlar yapılması gerektiğini biliyor…

MESAJ KUTUSU

Sayın Behiç ÖZTÜRK, ünlü bir iş adamının 5 yıl sonra olsa da sahte evrak düzenlemeden yargılandığı bilmek ve tabi ki bunun gizlenmek istenmesini görmek umut verici oldu. Ama raflarda daha öyle ünlü iş insanları, banka sahipleri ve devlet yöneticilerinin karıştığı sahte evrak düzenleme dosyaları var ki bir zahmet artık onları da siz gündeme getirin!

Sayın Ersin TATAR, bir devlet hastanesinde çalışan ve zimmetine para geçiren kişinin partili olduğu için dosyasının kapatılması için size baskı yaptığı yönünde ihbarlar alıyoruz…Konu bizim sıkı takibimizde, dolduruşa gelmeyeceğinizi biliriz ama yine de uyarma ihtiyacı hissettik bilesiniz!

Sayın Hasan TAÇOY, bakanlığına bağlı Kıb-Tek’de bazı çalışanlara sırf emeklilik kıyağı olsun diye yeni makamlar hazırlanmaya çalışılıyor. Eğer olursa yine bazı kişiler emekli olurken hem fazla ikramiye alacak hem de müsteşarlıktan emekli olmuş gibi katmerli emekli maaşına bağlanacak. Kurumun menfaatlerini korumak da artık size kalmış gözüküyor!

Sayın Orçun KAMALI, bir süt fabrikasına müdür yönetici olduğunuz ancak müşavir olduğunuz için bunun yasal olmadığı konuşuluyor. Bu arada onlarca böyle müşavir varken niçin sadece sizin adınızın sızdırıldığı da artık başka bir tartışma konusu değil mi?

Sayın Murat ŞENKUL, hem partinizden hem de çevrenizden Girne Belediye Başkan adayı olmanız için yoğun baskı yapıldığını duyduk. Özellikle sosyal medyadaki dengeli paylaşımlarınız da tüm kamuoyunun dikkatinden kaçmıyor. Değerlendirin deriz…

Sayın Biray DELİCEIRMAK, müdürü olduğunuz Piyangolar Biriminde halen yeni atanma gerçekleşmediği için UBP’ye yakın çalışanlar mesai saatlerine pek uymuyormuş ve daireyi erken terk ediyormuş. Şu isimlerin bir listesini verin bize ki bakalım bundan böyle sizi orada tek başınıza bırakabilecekler mi?

Sayın Mustafa GÖKMEN, Vakıflar İdaresi Yönetim Kurulu Başkanı olduktan sonra hem ziyaretçilerin ardı kesilmiyor hem de telefonlar susmuyormuş. Siyaset böyle bir şey değil mi koltuklara rağbet nedense hep fazladır ta ki o koltuğu bırakıncaya kadar. Yeni görevinizde başarılar dileriz…

Sayın Ünal ÜSTEL, turizmde 2 milyon turiste ulaşma hedefiniz gayet yerinde olsa da bir de şu turizm muhabiri ve yazarı konusunda da bir girişimde bulunursanız hedefe çok daha kolay ulaşabilirsiniz. Zira turizm ülkesinde bir tane bile profesyonel turizm bazın mensubu yok.

Sayın Necdet OSAM, DAÜ’de bir bölüm başkanının sahte imza ile evrak düzenlediği polise şikayet konusu olmasına rağmen konuya pek de fazla duyarlı olmadığınız yönünde şikayetler geliyor. Umarız bu olay büyük bir camianın başarılarına gölge düşürmez…

Sayın Türel ÖKSÜZOĞLU, müsteşarlık görevine atandıktan sonra tebrik mesajlarının bir türlü sonlanmadığını duyduk. Bu görevi hak ettiniz ama bu ülkenin en büyük eksikliklerinden biri olan istatistik ve araştırma konularında devrim yaratacak projeler bekliyoruz…