Onları mutlu zannediyoruz.
Gerçekten kalplerine, beyinlerine sorduk mu?
Çıkabildik mi seviyelerine?
Ulaşabildik mi hayallerine?
…
Dünya coğrafyasına baktığımızda, şanslı ada ülkelerinden birisidir KKTC.
Ancak gelin görün ki, uluslararası siyasetin edilgenliğine mahkum olmuş yönetim dinamiklerine, bir de biz büyüklerin hatalarını eklediğimizde, üzülerek belirtmeliyim ki, çocuk ve gençlerimiz için ‘’karamsar’’ bir ülke ortamı doğmuş oldu.
Çocuklarımızın, gençlerimizin mutlu olması için neler yapılmalı peki?
İşte bunları düşünerek hareket ettiğimizde, belki bir nebze de olsa onların yoluna ışık tutabiliriz.
Onlar için yapabileceğimiz o kadar çok şey var ki bu ülkede!
Aklıma gelenleri sizlerle paylaşayım, sizler de elbette ilaveler yapacaksınızdır:
Ülkemizin çocukları,
- Zorla sezaryenle doğurtulmayıp, normal doğumun nimetlerinden yararlanmaları sağlandığı zaman,
- Anne sütünün önemi, devletin koruyucu sağlık politikası içerisinde yoğun olarak işlendiği zaman,
- Üç kuruşluk maaşı hak edebilmek için canını dişine takan anneleri ile, bebekken daha fazla vakit geçirebilmesi için annesinin çalışma koşulları devlet tarafından biricik bebekleri/çocukları leyhine düzenlediği zaman,
- Devletin kontrollü ilaç politikası sayesinde, zırt pırt antibiyotik bombardımanına tutulmadıkları zaman,
- Daha 3 yaşında iken, ailesinin arkadaşlarının çocukları ile İngilizce kelime yarışına sokulmadıkları zaman,
- Filipinli, Nepalli bakıcılarının kucakları yerine, annelerinin, babalarının kucaklarında parklarda dolaştıklarında, denize girdikleri zaman,
- Uyusun diye uyku verici şuruplar verilmedikleri zaman,
- İlk ve orta öğretim yaşlarında, okul ve devletin birlikte sahiplenme politikası ile, etrafına dadanan uyuşturucu çetelerinden korundukları zaman,
- Elde ettikleri başarıları, abartısız bir şekilde sosyal medyadan paylaşılarak, başarının altında ezilmedikleri zaman,
- Yurt dışında elde ettikleri başarıların, en az basın kadar, devlet tarafından da kale alınarak, sistemli bir şekilde desteklenmeye devam ettikleri zaman,
- Özel okullara gönderildiklerinde, ebeveynlerinin arabalarının, konumlarının, diğer arkadaşlarının ebeveynlerininkilerle karşılaştırılmadıkları zaman,
- Büyüklerinin işledikleri suçlar yüzünden, gazetelerdeki fotoğraflarının yanında kendi fotoğrafları da yayınlanmadığı zaman,
- Ailesi tarafından çaktırmadan politikaya itilerek, partizanlık eğitimine maruz kalmadıkları zaman,
- Gücü yetmeyenlere devlet desteği verildiği zaman,
- Kendi ülkesindeki yirmi kadar üniversitede, devletin yapacağı planlama ile, ücretsiz eğitim alabilir hale geldikleri zaman,
- Ülkesinin hangi meslek alanlarına ihtiyacının olduğunun belirlenip, mezun olduktan sonra işsiz kalma korkusu yaşamayıp, ihtiyaç olan meslek alanlarında çalışmak üzere ülkesinde kalarak, zoraki göçe zorlanmadıkları zaman,
- Anasının, babasının, amcasının, dayısının kayırması ile bir devlet kurumuna ite kaka sokularak, yapamadığı işlerden dolayı çevrelerine rezil olmadıkları zaman,
- Bilim, sanat, kültür konularında polemiklerden, putlaşmalardan, önyargılardan uzak, ahlak çerçeveli özgürlüğü kanat edinerek diledikleri semalarda uçmalarına izin verildikleri zaman,
- Bedenleri, kontrolsüz su ve gıdalarla zehirlenmediği zaman,
- Geceleri ebeveynlerinin meyhaneden gelmelerini tek başlarına beklemek zorunda kalmadıkları zaman,
- Yaşıtdaşlarının, arkadaşlarının, ülkenin çözülemeyen trafik, güvenlik vb. sorunları yüzünden ‘’pisi pisine kayıplarına’’ şahit olmadıkları zaman,
- Ülkeleri, tüm dünyada fuhuşla, kumarla, kara para ile, ganimetle değil, güzelliklerle anılmaya başladığı zaman,
- Ülkelerinin doğasına ‘’dost’’ yetiştirilip, bitki örtüsünü tanıdıkları zaman,
- Geleneklerine bağlı yetiştirilip, bayramları bayram gibi yaşama fırsatı verildiği zaman,
- Meclisin kendileri için de bir şeyler yaptıklarını gördükleri zaman,
- Ev ve aile yaşantısının da mutluluk kaynaklarından birisi olduğu ruhlarına işlendiği zaman,
Mutlu olurlar…