UG gerçeği!
"Bize sormadan haber yapıyorlar" diyor!
Kısmen haklıdır bunda...
Çünkü bazı basın organları ya da basın mensuplarının hastalığıdır bu, gerçekleri öğrenmeden kafalarındaki gerçekleri kamuoyuna sunmak!
Tabi burada sorun sadece basın da değil...
Basını kullanmak isteyen bazı siyasetçiler bu işin esas kaynağıdır!
Bir kaç dost gazete ya da gazeteciye uçurulan asılsız haber ya da iddialar ile siyasi gelecekte rant elde etme gaylesi...
Haber doğrudur değildir kimsenin umurunda bile değil...
...
Daha bir kaç gün önceye kadar UBP-DP-TDP olası hükümeti için senaryolar yazıldı.
Yani CTP'yi saf dışı bırakıp, hükümete çöreklenme meselesi...
Hatta bazı UBP'li vekiler kendilerini 'bakan' bile ilan ettiler.
Sanki de geçmiş hükümet dönemlerinde bakan iken çok bir halt etmişler gibi...
Dedik ya, insanda siyasi bir hırs ve koltuk hastalığı olunca, buna bir de dost tanıdık gazeteciler eklenince, göle maya çal, ya tutarsa meselesi!
Serdar Denktaş, dün Radyo Vatan'da bu yöndeki tüm sorularımıza cevap verdi...
Daha da ileri gitti, "CTP ile her geçen gün birbirimizi daha iyi anlıyoruz" diye ekledi...
Mesajı olan alsın artık!
...
DP-UG'deki son gelişmeler de gösterdi ki, UG kanadı artık ağırlığını iyice hissettirmeye başladı.
Her ne kadar Serdar Denktaş ve onun gibi düşünenler 'kanat-manat yok' dese de, işte o kanatlar parti de şimdi çok daha fazla etkili olduklarını gösterdiler.
Öncelikle Hasan Taçoy'u ve ekibini kutlamak gerek.
Bize sorarsanız genel sekreterlik de kendisine yakıştı.
Zira, DP içinde UG kanadı oluşturulduktan sonra Serdar Denktaş'ın sağ koyu olmayı başaran Taçoy, genel sekreterlikle zaten çoktan rakiplerine fark atmıştı.
İşte onun içindir, her ne kadar Erhan Arıklı, Serhat Kotak ve Fikri Ataoğlu gibi isimler horozlanıp öne çıktıysalar da, parti içindeki UG gerçeğini aslında çok iyi biliyorlardı.
...
Serdar Denktaş'a sordum;
"Madem parti içinde UĞ kanadı diye bir şey yok, parti isminde geçmişe dönmeyi düşünüyor musunuz' diye...
Doğrusu da bu değil miydi yani?
Madem ki, 'kanat' kalmadı parti bir bütün oldu, UG'ye ne gerek var?
"Olmaz' diye yanıtladı Serdar Denktaş...
Elbette olmaz, olamaz!
Bunu biz biliyorduk ta, kendisi bir türlü kabul edemiyordu...
Şimdi en azından kendi ağzıyla kabul etmiş oldu...
………………………………………………
New York daha ucuz!
“Levent kardeşim,
Çarşamba’dan Cumartesi’ye kadar uçaklarda İstanbul-Ercan bileti bulamadık...
Uçaklarda yer yok , olan koltuk da 1000 TL tek gidiş tek kişi...
Turizm mi? Üniversiteler adası mı? 40000 yabancı öğrenci ve mezuniyet törenleri..
Güzelim Üniversiteler adasına gelip gitmek New York’a gidişten daha pahalıysa birilerinin düşünmesi gerekiyor...
Sevgiler”
(Turgay AVCI)
MESAJ KUTUSU
Sayın Hamit BAKIRCI, zehir oranı standartların çok üstünde tonlarca kömürün limana boşaltılmaması konusunda gösterdiğiniz gayretlerden ötürü tebrik ederiz. Çok yükseklerden gelen baskılara boyun eğmemeniz ve dik duruşunuz memnuniyet yarattı.
...
Sayın Kadri FELLAHOĞLU, Haziran ayında yapılacak olan yerel seçimlerde sürpriz bir gelişme bir şekilde aday gösterilmeyebilirsiniz. Bu konuda partinizin çok özel bir çalışması olduğu iddia ediliyor...
...
Sayın Mustafa ARABACIOĞLU, bir lisemizde ocak ayı sonunda yapılan sınavlarda resmen kopya rezaleti yaşanmış. Biz olayın peşindeyiz sizi de uyaralım istedik...
...
Sayın Fikri ATAOĞLU, bölgeniz partilileri iki gündür 'sende mi Brütüs' demeye başladılar. Acaba ne demek istiyorlar, bunun bir izahı var mı?
...
Sayın Cafer GÜRCAFER, artık tek aday mı çıkarsınız bilemeyiz ama yoğun bir şekilde 1 Mart'ta yapılacak olan Müteahhitler Birliği genel kuruluna hazırlandığınız söyleniyor. Memleket sevgisi hiç bir şeye benzemiyor değil mi?
...
Sayın Sibel SİBER, İran ziyareti için valizleri toplarken içine bir kaç da kapalı elbise ve baş örtüsü atmayı unutmayın. Şeriat kurallarını unutmamak lazım değil mi? Biraz İran hurması getirirseniz yok demeyiz...
...
Sayın Mehmet ADAHAN, dün Maliye Bakanlığı'nda işiniz vardı ama aracınızı kaldırıma park ettiniz. Plakanızdaki başkan amblemi olmasaydı hatırı sayılır bir para cezası yiyecektiniz...
...
Sayın Hasan TAÇOY, genel sekreterlik ananızdan emdiğiniz süt gibi helaldi zaten. UBP'de ki hayalinizi DP'de gerçekleştirdiniz ya buna da şükür etmelisiniz. Tebrik ederiz.
...
Sayın Alper ENGİNSU, bu devirde yerde para bulup polise teslim edecek kaç kişi kaldı bilinmez ama insanlığın hala ölmediğini gösterdiniz. Allah size çok daha fazlasını verir inşallah...
...
Sayın Erhan ARIKLI, son gün atağınız parti MYK'sına girmek için yetti de arttı bile. Şimdi artık hedef meclise girmek olmalı ve bunu için de tüm şartlar müsait duruma geldi. Tebrik ederiz...
...
Sayın Pervin GÜRLER, Mağusa'da köpeğe ip bağlayıp aracıyla köpek sürükleyen sürücü hakkında soruşturma başlattığınızı memnuniyetle öğrendik. Aleme ibret olsun diye umarız en büyük cezayı alır...
...
Sayın Serhat AKPINAR, Hemşirelik Bölümü öğrencilerinden şikayet var. Diğer üniversitelerde staj yapan öğrencilerden 50 TL talep edilirken sizinkilerden 200 TL alınıyormuş. Bunun mutlak bir izahı vardır değil mi?
…
Sayın Mehmet ERÜLKÜ, aktif siyasete hoş geldiniz. İlçe başkanlığı belki olmadı ama şimdi milletvekilliği için önünüzdeki bütün kapılar açılmış oldu. Bunun değerini bilirseniz ne ala…
…
Sayın Erkut ŞAHALİ, annenizin bir trafik kazasında yaralandığını üzülerek öğrendik. Acil şifalar dileriz. Ne mutlu gibi sizin gibi vefalı bir evladı varmış.
…
Sayın Başaran DÜZGÜN, Havadis Gazetesi’nin 5’inci yayın yılını kutlar başarı dolu nice seneler dileriz. Televizyon projeniz de merakla bekleniyor bilesiniz…
…
Sayın Kemal HIFZIOĞLU, ilçe başkanlığı adaylığından niçin çekildiğiniz şimdi daha anlaşıldı. Tebrik eder başarılarla dolu bir siyaset hayatı dileriz…
…
Günün Fıkrası
Cennetin anahtarları…
Peder ve Bahadır ölürler ve cennetin kapısına giderler. Kapıda bir melek beklemektedir. Melek pedere sorar ;
-Hiç günahın var mı? Peder;
- Aziz melek ben rahiptim, tüm hayatım boyunca Tanrıma dua ettim, karıma ve çocuklarıma sadık kaldım, insanlara ve hayvanlara hep yardım ettim. Melek, “Çok iyi bunları biliyorduk zaten al sana cennetin gümüş anahtarı. “ der ve sonra Bahadır’a döner. “Senin hiç günahın var mı Bahadır?“
Bahadır; “Ben de her zaman hayvanlara ve insanlara iyilik yapardım ama Tanrı’ya çok dua etmedim açıkçası bir de günahım var çok sert ve hızlı araba kullanırdım.”
Melek Bahadır’a döner ve ; “Bunu da biliyoruz. Çok iyi al sana cennetin altın anahtarı.” Peder bu olaya sinirlenir; “Ben hayatımı insanlara, Tanrı’ya adadım siz de gidip bu adamı cennette benden üstün tutuyorsunuz.“ Melek gülerek ; “Oğlum, sen vaaz verirken herkes uyuyordu ama Bahadır araba kullanırken herkes dua ediyordu.“