Akdeniz’de sular çok önceden ısınmışken Ortadoğu’da 3’ncü Dünya Savaşının ön provaları yapılıyor...
Sessizce ilerleyen savaş dişlisinin kan ve kaos kokan türküsü bugünlerde kulakları yırtacak olan bir çığlığın arifesinde!
Ortadoğu ile yakın Asya’nın anahtarı ise mütevazi duruşuna aldanmadan söylenebilir ki, Kıbrıs’tan bir başkası değil.
Enerji politikaları, jeopolitik hesaplaşmalar, güç kavgaları, doğal kaynaklardan pay kapma hamleleri, ticaret yolları üzerinde egemen olma girişimleri ve tüm çatışmalar değil burnumuzun dibinde üzerimizden geçerek yaşanmakta.
Güç savaşındaki mücadelenin aktörleri Kıbrıs’ı görmezden gelerek sıranız gelecek mesajı vermekten de geri durmayarak sıranızı bekleyin diyor kapalı kapılar ardında.
Tam da KKTC’nin adının Kıbrıs Türk Devletine evrilmeye çalışıldığı böylesi bir dönemde...
...
Rastlantı mı diye komplo teorilerine gömülmek her ne kadar anlamsızca Devletimizin adının değişmesi ile ilgili tartışmaların üzerinden Kurucu Cumhurbaşkanının kemikleri sızlıyor, adı unutturulmaya çalışılıyor diye kısır tartışmaları da başlatmak hem gereksiz hem de bir o kadar anlamsız ve sığ...
Bırakın Allah aşkına böylesi sığ tartışmaları!
Sırf yazmak ve sırf gündemin bir ucundan tutmak için böylesi ucuz olmayın...
Sorarım, Annan Planı sürecinde “Barış modasına” kapılarak kirli hesaplarlar Kurucu Cumhurbaşkanı merhum Rauf Raif Denktaş’ın adının unutturulması ve itibarsızlaştırılması oyunları karşısında dün susanların (o günkü UBP liderliği ve seçilmişleri dahil) bugün Devletin adı üzerinden rahmetli Denktaş’ın adını bile ağızlarına almaya hakları yoktur, olamaz.
Çünkü dün iktidar hırsı ile CTP ile bir olup (belki de karanlıkta kalan ama elbet bir gün aydınlanacak olan Kıbrıs’ın ve doğal kaynaklarının AB’ye peşkeş çekilerek ödenecek bir diyetin, bir FETÖ projesinin kuklaları olduğunuzun farkına varmadan ya da belki vararak) rahmetli Denktaş’ı yaşarken öldürdüğünüzün unutulduğunu zannederseniz yanılırsınız...
...
Bundan dolayı da KKTC mi Kıbrıs Türk Devleti mi tartışmalarına Denktaş’ın adını kullanarak katılmayın...
Hele “kendi kurdukları Devleti yıkıyorlar yaygarası ile KKTC’ye sahip çıkan CTP’nin liderliğine soyunduğu sol popülizm ise son derece komik duruyor bugünlerde!
KKTC mi Kıbrıs Türk Devleti mi tartışmalarından önce tam da bugün cevabını arayan tek bir soru var...
Türkiye, KKTC’yi gerçekten tanıdı mı?
Kıbrıs Türk Devletini ise ne kadar tanıyacak?
Kıbrıs Türk solunu ağzından sakız, Kıbrıs Türk sağının yüreğinde ise yaradır, sorunun cevabı.
Türk futbol takımlarının Kıbrıs Türk futbol kulüpleri ile antreman maçı bile yapamamasının izahı bile yeterli sorunun cevabına.
Anadolu ile Kıbrıs’ın Türkleri ne zaman uzaklaşırın cevabı ise Atatürk ile Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor’da saklı.
...
Atatürk ve 4 büyüklerin sevgisini unutturursanız Kıbrıs Türkü Anadolu’dan uzaklaşır.
Kıbrıs Türkü kendi Devletini ne kadar tanıdı ne kadar sahip çıktı bu da ayrı bir boyut.
Silah ile başardığımızı kalem ile yüzümüze gözümüze bulaştırarak tüm KKTC Hükümetlerinin Devleti Devlet gibi yönetmeyerek Kıbrıs Türkünü Devletinden uzaklaştırdığı da bir gerçek.
Ancak, Kıbrıs Türkünün tek bir gönülden beklentisi var.
KKTC gibi değil anavatan Türkiye’nin Kıbrıs Türk Devletini tam anlamı ile eksiksiz tanımasından başka bir şey değil gönülde yatan.
Nasıl ki ulu önder Atatürk’ün anavatan Türkiye için kemikleri hangi şartlarda sızlarsa Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın kemikleri de ne zaman sızların cevabı adı her ne olursa olsun Kıbrıs Türkünün Devletinden vazgeçmesi ve Devletini Devlet gibi yönetememesi, yüceltmemesi ve ileriye taşıyamaması, gelecek kuşaklara daha yaşanılabilir bir vatan bırakamaması ile olur ancak ki KKTC’nin gelmiş geçmiş tüm iktidarları bunu ne yazık ki layıkı ile bugüne kadar yaptınız...
...
Sığ tartışmalara da bir cevap olsun, ey araştırmadan bilmeden yazan, bol keseden atanlar, Annan Planına “evet” diyerek Kıbrıs Türkü yaklaşık 20 yıl önce zaten KKTC’nin ortadan kalkarak Kıbrıs Türk Devleti ismini ve kendisini kabul etmişti.
Rahmetli Denktaş’ın “KKTC hem bir araçtır hem de bir amaçtır” sözü bugün daha iyi okunuyor ve anlaşılıyor.
Okuyabilene ve anlayabilene elbette!
Kıbrıs Türküne düşen ise adı KKTC olsun ya da Kıbrıs Türk Devleti olsun, Devletinden ve bağımsızlığından vazgeçmeyerek Devleti adil yöneterek yüceltmesi ve gelecek kuşaklara daha yaşanılabilir bir vatan bırakmasıdır.
Anavatan Türkiye’ye düşen ise adı KKTC olsun ya da Kıbrıs Türk Devleti olsun Kıbrıs Türklerinin Devletini eksiksiz tanımasıdır...
Bunun çok da ötesi yoktur!
...
MESAJ KUTUSU
Sayın Hakan DİNÇYÜREK, geçenlerde ziyaret ettiğiniz İlaç ve Eczacılık Dairesi’nde bazı çalışanlar kendilerini de dinlemeniz gerektiği, bazı imzaların niye ita amiri tarafından imzalanmayıp başkalarını imzalatıldığı yönünde şikayet mesajları göndermeye başladılar, masaya yatırmakta yarar görüyoruz...
...
Sayın Dursun OĞUZ, yasal olmayan vatandaşlıklar bakanlık içinde gündemin tepesine oturdu. Bir muhteremin 10 Bin dolar karşılığı vatandaş yaptırdığı ancak 5 Bin dolarını alamayınca ortalığı kaldırdığı söylentileri artık bakanlık dışına kadar da çıktı. Umarız bu konuda çanak sizin başınızda kırılmaz...
...
Sayın Sibel SİBER, yaptığı üst düzey görevlerde yolsuzlukların üstüne giden, ortaya çıkaran ender siyasilerden birisi olarak adınızın sahte reçete olayına karıştırılmak istenmesi tek kelime ile insafsızlıktan öte bir şey değildir. Neyse ki bu ülkede kimin ne olduğu bilinen gerçek, dert etmemenizi öneririz...
...
Sayın Fikri ATAOĞLU, Antik Limanın özelleştirme söylentileri buradaki esnafın endişelenmesine neden oluyor. Bu arada hem esnafa hem de tadilata verilen sözlerin tutulmaması önümüzdeki günlerde çok büyük tartışmalara neden olacak, en iyisi çıkıp bu konularda kamuoyu detaylı bir şekilde bilgilendirin...
...
Sayın Hüseyin TÜFEKÇİ, bazı medya kurumu ve mensuplarından illallah edince pek yakında günlük bir gazete çıkarmak için kolları sıvadığınızı, hatta kadro oluşturmaya başladığınızı duyduk. Umarız taktik bir hata yapmıyorsunuzdur zira medya patronluğuna soyunursanız düşmanlarınız eskisinden daha fazla olacak!
...
Sayın Serdar DENKTAŞ, Merhum Cumhurbaşkanımızın isminin devletin yeni isimle unutturulmak istenmesi yönündeki iddianız kamuoyunda çok da inandırıcı gelmedi. Bir de Ankara’dan bazı üst düzey makamlar radarlarını sonuna kadar açtılar bakalım nasıl sürprizlerle karşılaşacaklarsınız hayli merak etmeye başladık...
...
Sayın Halil UZUNER, hem hekim camiası hem de kamuoyu sahte reçete tartışmaları konusunda sizin adınıza tam ortadan ikiye bölündüler. Size tam güvenenler olduğu gibi bu olaya karışmanıza hiç şaşırmadıklarını söyleyenler de var. Son kararı yargı verecek ve bizde sonuca güvenerek karara saygı duyacağız!
...
Sayın Polat ALPER, son günlerde gazete merkezinde güvenlik önlemlerini artırdığınız dikkatlerden kaçmıyormuş. Hayırdır yoksa bazı çevrelerden tehdit mi almaya başladınız? Bir de güvenlik görevlilerini ihmal etmemek bu dönemde en doğru karar olacaktır...
...
Sayın Ahmet SAVAŞAN, ilaç takip sisteminin olmamasını sadece muhalifler döneminde değil kendi partinizin dönemlerinde de ilham edildiği açıklamanız kamuoyunda bir nevi itiraf olarak değerlendirildi. İki yanlışın bir doğru olmadığı da böylece ortaya çıkmış oldu değil mi?
...
Sayın Bülent FEVZİOĞLU, torun sevgisinin son zamanlarda doruk yaptığı ve bu sevgiyi kelimelerde şiire dökmeniz dikkatlerden kaçmıyor. Dede olmanın hazzını yaşadığınızdan kuşkumuz yok Allah bu mutluluğu bizlere de yaşatsın inşallah. Sağlık ve afiyetle inşallah...
...