TÜRKEŞ, TALAT VE KALYONCU ÜÇGENİ
Geçtiğimiz süreçte sürekli olarak gündeme gelen Türkiye’nin Kıbrıs’a para aktarmaması ve yaşanan sıkıntılar Türkeş’in açıklamaları ile son buldu.
Tuğrul Türkeş’in basına verdiği demeci iyice okudum ve nasıl bir mesaj vermek istediğini anlamaya çalıştım. Aslında her şey açıktı. Burada yaşanan olayların saptırıldığı ve özellikle su konusunun abartıldığı yönünde bir takım açıklamalara yer verdi sözlerinde.
Sonra iletişim kuramadığı siyasilere laf attı. Olayların saptırıldığını ima etti. Aslında henüz Kıbrıs konusunda çok yeni bir bakan, dört aydan beridir görevde ve bizlerin tam olarak içinde değil, bilmiyor demiyorum ama anladığını da düşünmüyorum. Kıbrıs konusu ile yakından ilgilendiğini söylese de siyasilerimizle iletişimi iyi değil. Bence Kıbrıs’tan sorumlu bir bakanın Kıbrıs’taki siyasilerle haşır neşir olması kaçınılmazdır. Önemli olan bundan sonraki süreçte nasıl tavır sergileyeceğidir elbette. AK Parti’nin neden Tuğrul Türkeş’i Kıbrıs’tan sorumlu bakan yaptığını irdelemek gerektiğine inanıyorum. Partiye sonradan olaylı bir şekilde katılan Türkeş, Kıbrıs kökenli olması avantajı ile beklide bu göreve layık görüldü ama işin başka bir boyutu olduğunu da düşünmeden edemiyorum.
Su tartışmalarını takip ettiğini ve hayretler içerisinde kaldığını belirtti. halbuki niye hayrette kalıyor ki durum ortada bizde başbakan ile CTP Genel Başkanının ters düştüğü açıklamalar varken esas bizler hayrete düşüyoruz sayın Türkeş.
Talat Türkeş’in açıklamalarına tam destek verirken, Türkeş Talat’a yine oldukça mesafe koyarak dile getirdi düşüncelerini….
CTP ‘yi anlamadığını söyledi. biz de anlamıyoruz. Başbakan başka CTP Genel Başkanı başka konuşursa kimse anlamaz.
Türkiye Cumhuriyeti devleti ile KKTC arasında bir tartışma olmadığı ortadadır. Tek sorun CTP içerisindeki kaosdur. Nedense kimse bir şey olmamış gibi de davranıyor. Halbuki anlaşmazlık var ama nedense yansıtılmak istenmiyor ya da algıyı farklı yöne çekmek isteyenler var.
Çok enteresandır ki Talat da diğer taraftan yaptığı açıklamada büyük bir gaf yaparak başbakanın içinde bulunduğu ruhsal ve psikolojik durumu değerlendirmiştir. Talat, ‘’Herhâlde Başbakan, konuların birbirine girdiği sıkıntılı psikolojik atmosferde öyle söylemiştir’’ diyerek büyük bir gaf yapmıştır. Ben bu işi hiç anlamadım. Talat Kalyoncu’yu ne olarak görmüştür? Ya da Kalyoncu nasıl bir psikolojik atmosferdedir biri bize bunu anlatsın.