Arhun ve Muslu ne ile suçlanıyor? Dava ne zaman başladı?
Arhun ve Muslu; 05.12.2013-13.12.2013 tarihleri arasında, iddia makamınca tespit edilemeyen bir günde; 08.06.2005 tarihli ve 339/2005 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla, “KKTC Bafra Turizm Yatırım Bölgesi Pis Su Artırma ve Kanalizasyon İnşaatı Projesi” için müşavir firma olarak atanan Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ne (ODTÜ) bağlı Türkiyeli firma EBİ’nin hazırladığı aylık çalışma raporlarından; 05.06.2006-07.07.2006 dönemine ait raporun bazı sayfalarında sahteleme yapmakla itham edildi.
Tekin Arhun’un sahibi olduğu C&T Construction şirketiyle Kaskon LTD arasında Lefkoşa Kaza Mahkemesi’nde açılan aynı projeyle ilgili hukuk davasında (4354/2008 sayılı); 2014 yılında Arhun tarafından emare olarak sunulan rapor; Kaskon LTD tarafından “sahtelenmiş” olduğu gerekçesiyle o dönem polise şikâyet edilmişti.
2014 yılında başlayan süreç; tam 7 yıl sürümcemede kalmış, polis ve Savcılık tarafından dava 2021 yılında açılmış ve 2022 yılında da dosya Ağır Ceza’ya havale edilmişti.
Başka bir hukuk davasının içinden doğan bu davanın duruşmaları; Arhun’un ve sahteleme işlemine yardımcı olduğu iddia edilen Muslu’nun itham edilmesiyle başladı.
İlk tanıklar dün dinlendi
Arhun ve Muslu’ya toplamda 25 ayrı davadan itham edildi. Davalar özetle şu şekilde: (Evrakta sahtecilik, Sahte evrakı tedavüle sürme, Mahkemeyi yanıltma, Sahte emare, vs…). Savcılık, 8 ayrı tanık için celp talep etti.
O tanıklar; Lefkoşa Mukayyitliği görevlisi Barçın Acar ve Mehmet Ali Bayar, Polis memurları; Emre Daştan, Gülhan Menteş, Umut Kulle (eski polis), Ömer Taşbel, Turizm Bakanlığı eski Sekreteri Gonca Gül Okay Özsoy ve EBİ’nin o dönemki Direktörü olan Türkiye Devlet Su İşleri’nden emekli İnşaat Mühendisi Fahri Kaya.
Dünkü duruşmada Fahri Kaya dinlendi.
Kaya: Bu iki rapor arasında farklar var
Davanın Savcısı Mustafa İldeniz, Mahkemeye ilgili döneme ait hazırlanmış iki ayrı rapor sunarak, bunları; 2006-2024 yılları arasında EBİ’nin Koordinatörü olarak görev yapan Emekli Mühendis Fahri Kaya’nın incelemesini istedi.
Proje boyunca, amiri konumunda olan Turizm Bakanlığı Turizm Planlama Dairesi Müdürü Turgut Muslu’ya, her ay işlerin gelişimiyle ilgili bir rapor sunduklarını aktaran Kaya; Savcılık tarafından iki ayrı emare olarak Mahkemeye sunulan raporlar arasındaki farkları Mahkemeye anlattı.
Kaya; “Bu raporu (Emare 1) ben hazırladım. 19.10.2005 tarihinde ihalesi yapılan projenin o aya ait imalat raporudur” dedikten sonra 30 sayfalık raporu sayfa sayfa diğer raporla (Emare 3) karşılaştırdı.
“Bu ifadeleri ben yazmadım, raporlar 3 nüsha olarak hazırlanır”
Emare 3 olarak Mahkemeye sunulan ve sahtelenmiş olduğu ileri sürülen raporda “Betonarme işleri tamamlanmıştır” ibarelerini kendisinin yazmadığını, kelimenin de “betonerme” olarak yanlış yazılmış olduğunu, bunun sonradan eklendiğini savunan tanık Fahri Kaya, bu raporların her ay 3 nüsha olarak hazırlandığını, birinin arşivde birinin kendilerinde kaldığını diğerinin de Turizm Planlama Müdürü Turgut Muslu’ya gönderildiğini söyledi.
Davaya konu raporun da Muslu’ya gönderildiğini ancak Muslu’nun kendisini arayarak raporu bulamadığını söylediğini ve elindeki ikinci nüshayı da zarfa koyarak Muslu’ya gönderdiğini savunan Kaya, böylece raporun başka bir nüshasının kalmadığını, bugün emare olarak Mahkemeye getirilen nüshanın ise kendi arşivlerinde olan nüsha olduğunu belirtti.
Savunma: Mühür yok, imza yok, sadece bilgisayar çıktısı
Bu sırada Arhun ve Muslu’nun savunma avukatları “Fahri Kaya ‘Bu raporu ben hazırladım’ diyorsa emare yapılmasına itirazımız yoktur ancak sahte olduğu iddia edilen ve Kaya’nın hazırlamadığı söylenen diğer raporun Kaya tarafından emare olarak sunulmasına itirazımız vardır. Biz ikinci raporla ilgili kimi istintak edeceğiz?” diye sordu.
Savunma ayrıca; bir bilgisayar çıktısı olan ve üzerinde mühür ya da imza bulunmayan bir raporun gerçekliğinden ve sadece 3 nüsha olarak çıkarıldığının söylenmesinden duyduğu şüpheyi dile getirdi.
“Muhatabımız sadece Turizm Planlama’dır”
Savcı İldeniz’in sorgulamasında; raporun 3. ve 4. sayfalarında değişiklik yapıldığını ileri süren tanık Fahri Kaya, bu raporların aylık hak edişin hesaplanması öncesi hazırlandığını belirtti. Kaya hazırlanan raporda yapılan işlerin hesaplanarak hak edişlerin belirlendiğini kaydetti, raporda ayrıca her başlık altında da işlerin fotoğraflarının olduğunu kaydetti.
Tanık Fahri Kaya, yüklenici firmaya hiçbir şekilde rapor göndermediklerini, muhataplarının sadece Turizm Planlama Dairesi olduğunu belirtti.
“Polis bilgisayarları incelemedi, imajını almadı, parmak izi almadı”
Savcı Mustafa İldeniz’in ardından tanığı savunma avukatları sorgulamaya başladı ve avukatlardan Süleyman Dolmacı, Kaya’nın 10 Mayıs 2013 tarihinde Tekin Arhun’un sahibi olduğu C&T Construction ile Kaskon LTD arasında açılan hukuk davasına da tanık olarak geldiğini hatırlattı.
Kaya o dönemde beton miktarlarıyla ilgili kendisinden bilgi istendiğini, kaç metreküp beton döküldüğünün sorulduğunu ve bu yüzden Mahkemeye gelerek şahadet verdiğini belirtti, Avukat Dolmacı o davanın konusunun “beton miktarları” olduğu üzerinde durdu.
Avukat Dolmacı tanık Fahri Kaya’ya, ilgili emarelerde herhangi bir resmi ibare, mühür ya da imzası olmadığını hatırlattı ve bu raporların sadece bir bilgisayar çıktısı olduğunu, istenildiği taktirde bilgisayarda istenildiği miktarda nüsha yaratılabileceğini savundu.
Savunma Avukatı Süleyman Dolmacı’nın, “Polis sizin parmak izlerinizi aldı mı? Bu raporları inceledi mi?” sorularına “Hayır” cevabını veren tanık Kaya, raporların orijinal olduğunu savundu.
“Bu raporların kaç nüsha hazırlandığını kim bilir?”
Avukat Dolmacı, 15.03.2013 tarihinde saat 09.30’da tanık Fahri Kaya’nın, dönemin davanın tahkikat memuru olan polis Umut Kulle’ye verdiği ifadesini Mahkemede okudu, Kaya bu ifadeyi kendisinin verdiğini kabul etti.
Bu ifade de Kaya’nın bir raporun bir nüshasını da polise verdiğini söylediğine dikkat çeken Dolmacı, Fahri Kaya’ya “Bu raporların kaç nüsha hazırlandığını kim bilir?” sorusunu yöneltti, Kaya “Benden başkası bilemez” cevabını verdi.
Tanık Kaya: EBİ’nin o dönem kullandığı bilgisayarlar hurdaya gitmiş olabilir
Savunma sorgulamasına bu aşamadan sonra bir diğer savunma avukatı Serhan Çınar devam etti. Çınar, EBİ ve ilgili şirket arasındaki sözleşme örneğini Mahkemeye sunarak, hak edişlerin bu sözleşme gereği hazırlanan raporlara göre kazanıldığını söyledi, tanık Fahri Kaya bunu doğruladı.
Sözleşmede yer alan maddeler arasındaki farklara dikkat çeken Avukat Serhan Çınar, Kaya’nın raporları hangi maddeye göre hazırladığını sordu, Kaya buna “Duruma göre değişiklik gösterir” cevabını verince, “Ama bu değişiklik sahtekârlık olmaz değil mi?” dedi, tanık Kaya bunu onayladı.
Bu sırada savunma, EBİ’nin başka dönemlere ait hazırlanmış başka raporlarını da Mahkemeye “Tanıtma” olarak sundu.
Bu sırada EBİ’nin o dönem kullandığı bilgisayarların hurdaya gitmiş olabileceğini, polisin bu bilgisayarları incelemediğini ve imajını almadığını söyleyen Tanık Fahri Kaya’ya savunma, raporların kendisi tarafından hazırlanıp hazırlanmadığı sorusunu yöneltti.
Tanık Kaya: Raporları yanımda çalışanlar hazırlayıp çıktı alıyordu, ben son kontrolü yapıyordum
Fahri Kaya, raporların yanında çalışan ve amirleri konumunda olduğu mühendisler tarafından hazırlandığını, bilgisayardan çıktı alındığını ve kendisine verildiğini ve kendisinin de son kontrolünü yaptığını belirtti.
Savunma Avukatı Serhan Çınar’ın, “Raporları neden imzalamadınız?” sorusuna ise Kaya; “Bu raporlar hak edişlerin ön çalışmasıdır, yanlış bir şey varsa bilgisayarda düzeltilir, tekrar çıkarılır” cevabını verdi.
Bu sırada Savunma Mahkemeye, Fahri Kaya’nın amiri pozisyonunda olan Hale adlı Ankara’daki Genel Müdür’ün imzasını taşıyan “İşin yüzde 99.35’i tamamlandı” ibaresi bulunan belgeyi sundu.
Kaya: Başkası değişiklik yapmış olabilir. Ben kendimi net ifade etmemiş olabilirim
Savunma avukatı Serhan Çınar tanık Fahri Kaya’ya, “Siz 3 nüsha çıkar diyorsunuz. Peki bu raporu print eden kişi 4 ya da 5 nüsha çıkaramaz mı?” sorusuna, “Hayır, benim talimatım 3 nüshadır, çıkaramaz” cevabını verdi.
Avukat Çınar, EBi’nin o dönemdeki ofisinde çalışan personel ve bilgisayar ile printer sayısına dikkat çekti, bu raporların bilgisayarda istenilen değişiklikler yapılarak istenildiği kadar nüsha çıkarılabileceğini ve Fahri Kaya’nın da bunu kontrol edemeyeceğini savundu.
Savunma ayrıca, polisin bu bilgisayarları hiçbir zaman emare olarak almadığını, imajlarını çıkarmadığını, raporlar üzerinde Fahri Kaya’nın parmak izlerine bakmadığını da söyledi.
Çınar’ın tanığın polise verdiği ifadelerinde çelişkiler olduğu savunmasına Fahri Kaya, “Başkası değişiklik yapmış olabilir. Ben kendimi net ifade etmemiş olabilirim” cevabını verdi.
Savunma yapılan işlerin fotoğraflarının tarihlerine dikkat çekti
Savunma avukatı Serhan Çınar tam bu noktada, 2019 yılında EBİ’ye bir yazı yazdıklarını (yazıyı Mahkemeye sundular) ve raporların bir örneğini talep ettiklerini ancak görevli personelden “Hepsini polise verdik” cevabını aldıklarını, Fahri Kaya’nın ise sadece Mahkemeye konu raporun kopyasını polise verdiğini söylediğini hatırlattı ve “Demek ki polise neyin verilip verilmediğini bilemezsiniz değil mi?” sorusunu yöneltti, Kaya bu soruya “Evet” yanıtını verdi.
Mahkemede ayrıca savunma avukatları, rapordaki başlıklar altında belirtilen işlerin fotoğraflarının da Tanık Fahri Kaya tarafından incelenmesini istedi ve raporda belirtilen tarihlere ait işlerin başka tarihlerdeki fotoğraflarla eşleştirildiğini örneğin; “Kapı pencere işleri tamamlandı” yazan bir başlığın altındaki fotoğrafta kapı ve pencerelerin henüz yerde durduğunun görüldüğünü belirtti.
Sanıklardan Turgut Muslu’nun dürüst, çalışkan ve temiz bir insan olduğunu belirten tanık Fahri Kaya, bu konunun kendisini ilgilendirmediğini, iki şirket arasında yaşanan bir anlaşmazlık olduğunu, savunmanın “Kaskon için şahadet verdiniz” iddiasına karşılık sadece bilgi vermek amaçlı hukuk davasında şahadet verdiğini ve kimsenin tarafında olmadığını belirtti.
Savunma: Tutuklu yargılama istisnai haldir
Yaklaşık 6 saat süren duruşmanın sonunda savunma, Ağır Ceza davalarında “klasik uygulamaya” dönen ancak hukukta “istisna” olan “tutuklu yargılamaya” itirazları olduğunu söyledi.
Savunma bunun insan hak ve özgürlüklerinin bir ihlali olduğunu belirterek, Tekin Arhun’un ülkeye yatırımlar yapan bir iş insanı olduğunu, 2021 yılında açılan bu davadan sonra da yatırımlarına devam ettiğini, ihalelere katıldığını ve mal varlığını artırdığını belirterek, kaçma niyeti olan birinin bunları yapmayacağını savundu.
Savunma avukatları, tutuklu yargılama ile murad edilenin, sanığın mahkemede hazır bulunması olduğunu söyleyerek, Mahkemeye Arhun’un 2021 yılından bu yana aldığı gayrimenkullerin tapularını, girdiği ihalelerin dosyalarını ve yapımına devam ettiği binlerce konutluk projelerin evraklarını sundu.
Arhun: Dava açıldıktan sonra milyonlarca liralık yatırım yaptım / Savcı: Sen dua etmeye devam et, hayal görüyorsun
Bu sırada Tekin Arhun kürsüye çıkarak bu belgeleri ibraz etti. Eğer işlerinin başında olmazsa ihale koşullarına göre her gecikme günü için kesilecek yüzbinlerce liralık cezaları açıkladı.
Savcı Mustafa İldeniz ise bu sırada Tekin Arhun’la tartışma yaşadı. Savcı İldeniz, “Ben beraat edeceğime inanıyorum, polisin tahkikat dosyasında yaptıkları ortaya çıkacak” sözlerine, “Sen hayal görüyorsun, daha çok dua edersin” gibi ilginç bir cevap verdi.
Savunma avukatları, Savcı’nın tavrının bireysel bir tavır olarak algılandığına işaret ederek, bu tutuma itiraz etti.
Mahkeme “tutuklu yargılama” dedi
Füsun Cemaller Bakanlığındaki, Kıdemli Yargıç Vedia B. Barkın ve Yargıç Tutku Candaş’tan oluşan Ağır Ceza heyeti ise mahkemeye verilen yarım saatlik aranın ardından, Tekin Arhun ve Turgut Muslu’nun tutuklu yargılanmasına karar verdi.
Mahkeme bugün saat 11.00’da ikinci duruşmasıyla devam edecek.