STATÜKONUN KORKULU RÜYASI ÖZERSAY
Cumhurbaşkanlığı seçim süreci geride kaldı. İlerleyen süreçte çözüm günden güne daha fazla gündeme gelmeye başlarken birileri çıkıp çözüm için ileri geri fikirler üreterek ‘’çözümden’’ yana olanları ‘’çözümsüzlük’’ istiyor diye suçlayıcı açıklamalar yaparak vicdanını rahatlatıyor.
Geçmişe baktığımızda cumhurbaşkanlığına aday olan isimlerin hepsi istisnasız ‘’çözüm’’ istiyoruz dedi.
Kimse çözümsüzlüğü savunarak adım atmadı. Her aday, kendi görüşleri doğrultusunda ‘’çözüm’’ başlığı altında neler yapılabileceği anlatıldı. Bugün gelişen süreçte Cumhurbaşkanı Akıncı’nın çözüm odaklı yaptığı çalışmalar ortadadır. Çabasını takdirle karşılıyorum. Umarım süreç Kıbrıs Türk halkının lehinde olur. Kıbrıslıların en fazla ‘’çözüm’’ diye direttiği ama yarım asırdan fazladır sonucun olmadığı bir Kıbrıs konusu var.
Kıbrıs konusunda en fazla bilgiye sahip kişilerden biri olan ve nerdeyse on yıl boyunca müzakerecilik görevi üstlenen Kudret Özersay’ın Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı tarafından çağrılmasını ümit ederdim. Ama maalesef ne on yıl boyunca edinmiş olduğu ciddi deneyimi, ne de tecrübesi dikkate alınmış, ne de fikirlerinden yararlanılmak istenmiş. Yani kısaca kimse Özersay’ın tecrübesinden yararlanmak istemedi. Özersay, tehlike değildir. Özersay, bilgi ve deneyimi üst düzeyde olan eski bir müzakerecidir. Yani kullanmasını bilene bir bankadır.
Özellikle çözüm istemeyen kesim ile ayni kefeye konmaya çalışılmasını gördükçe üzülüyorum. Bugün Kudret Özersay CTP gibi büyük bir partiye kafa tutacak kadar iyi bir halk desteği almış, özgüveni ve cesur girişimi ile iddialı bir şekilde aday olarak ‘’ben varım’’ demiştir. Bunu küçümsemeye çalışanları kınarım. Kudret Özersay’ı tehlike olarak gören kesim Özersay'ı “çözümsüzlük” savunucu göstermeye çalışıyor. Halkı yanıltmayı hedefleyen bu kesim, statükonun savunucularının ta kendisidir. Yıllarca statükonun değişimini isteyen partililer şimdi çözümün destekleyicisi Kudret Özersay’ı çözümsüzlükle suçlamaya çalışıyor. Siyaset yapmak ayrı iş, Kıbrıs sorununu çözmek ayrı. Bu konuda birisini farklı göstermeye çalışmak ise apayrı bir iştir.
Rum Ulusal Konseyi bu konuda bir adım öndedir. Kıbrıs konusunda bilgi ve donanım sahibi kişileri bir çatı altına toplamış ve sağlıklı bir çalışma yürütmeye başlamıştır. Bu ciddi bir çalışmalıdır. Kuzey Kıbrıs’ın da bu konuda ayni taktiği uygulaması kaçınılmazken bizler elimizdeki değerleri elimizin tersi ile tepiyoruz.
Özersay’ın geçmişine baktığımızda ise ailesinden birçok ferdini savaş dönemi kaybetmiş olmasına rağmen hiçbir nefret ve kin gütmeden siyaset yapmıştır. Politikacı olamamış ama iyi bir siyaset adamı olmuştur. Ayni fikirde olmasa da iki toplumun ortak imza koyduğu mutabakatlara duyduğu saygıdan dolayı hiçbir zaman eleştiri yapmamıştır. Teknik konularda görevli olan Özersay’ın yetkilerinin sınırlı olduğunu bugün ‘’Özersay, ne yaptı?’’ diyenlere hatırlatmak isterim. İşin özü Özersay şuan statükonun korkulu rüyasıdır.