Tarih 2011. Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde çalıştığım dönemler. Devlet hastanelerinde olmayan tetkikler için sevkler yapılmaya başlamıştı.
Epilepsi tanılı bir hasta sevk edilmişti. Birkaç yıldır, hastalığı nedeniyle sosyal yardım maaşı bağlanmış, bununla geçimini sağlıyordu. Raporunun yenilenmesi için, ilaç tedavisi alırken de sık nöbet geçirdiğinin ispatlanması gerekiyordu. EEG video monitorizasyon denilen bir test vardır. Hasta, özel bir odaya yatırılır. Tüm ihtiyaçlarını o odada giderir. Bu sırada, başına kayıt elektrodları yapıştırılır ve kesintisiz video kaydı ile tüm hareketleri kayıt altına alınır. Eğer hasta nöbet geçirirse, eş zamanlı beyin dalgaları ve nöbet görüntüsü birlikte değerlendirilir.
Bu test, o dönem sadece Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde mevcuttu. Kurul raporunun yenilenmesi için, bu test ile, hastanın haftada birkaç defa epilepsi nöbeti geçirdiğinin kanıtlanması gerekiyordu.
Ama beklenildiği gibi olmadı. Hasta, tam 10 gün yattı ama nöbet geçirmedi. Dolaysıyla, tedaviye cevap vermeyen, sık tekrarlayan epilepsi tanısı da ispatlanamamış oldu!
Sıra sevk sonucunu yazmaya gelmişti. Hasta, ısrarla sık nöbet geçirdiğini ifade ediyordu, ancak durum öyle değildi. Normal raporlayacağımı bildirince, aramızda bir gerginlik oldu. ‘’Ekmeğimle oynuyorsun! Şimdi benim sosyal yardım maaşım kesilecek!’’ dedi. Ben de: ‘’Asıl sen, hak etmediğin halde yıllarca maaş almışsın, bunu vicdanına havale ediyorum. Dilediğin yere itirazını yapabilirsin, rapor ortada.’’ diyerek, ‘’normal’’ raporunu eline verip gönderdim. Akıbetini hiç soruşturmadım.
…
Yıllar içerisinde, aman zaman bu olayı hatırlardım. Aklıma da sorular gelirdi.
Acaba ülkemizde kaç kişi, hak etmediği halde, sosyal yardım maaşı almakta idi?
Sağlık kurulu raporları ne kadar denetleniyor idi?
Geçtiğimiz günlerde bir hastam benden hastalığı ile ilgili bir rapor istedi. Gerekçe olarak da kendisine maaş bağlatmak istediğini söyledi. Bunu gayet rahat bir dille getirmesi beni rahatsız etmişti. Mevcut tıbbi durumunun, sağlık nedeniyle maaş bağlanması için yeterli olmadığını söylediğimde: ‘’Adamı olan alıyor.’’ deyiverdi.
İster istemez, sosyal yardım maaşı ile ilgili birçok konu da kafamı yine kurcalamaya başladı.
….
Sosyal Hizmetler Dairesi’nden sosyal yardım maaşı bağlanma kriterleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın resmi web sayfasında açıklanıyor:
- Altmış yaşını tamamlamış, geçimini sağlayamayan veya kendilerine bakabilecek mali güce sahip çocukları olmayanlar;
- Hasta ve özürlü olup bu durumlarının çalışmaya uygun olmadığını uzman Devlet Doktoru veya Sağlık Kurulu Raporuyla belgeleyen yoksullar;
- Dul kalmış , evlenmemiş (gayri meşru çocuk dünyaya getiren ) , terkedilmiş, kocaları hapse mahkum olmuş , eşleri ve / veya küçük çocukları olması nedeniyle çalışması engellenen ve ekonomik yönden güçsüz olan kişilere Dairece yapılan araştırma sonucu, Daire Müdürünün görüş ve tavsiyeleri alındıktan sonra, sosyal yardım bağlanabilir.
Yukarıdaki kriterleri okurken, altmış yaşını çoktan geçmiş, tek başına yaşama tutunmaya çalıştığı halde, devletin görmediği büyüklerimiz gözümün önüne geliyor.
Yukarıdaki kriterleri okurken, bir tarafta, hasta hasta çalışmak zorunda olanları, diğer tarafta, ‘’yeteri kadar’’ hasta olmadığı halde, kurul kararı ile sosyal yardım maaşı bağlananları karşılaştırıyorum.
Yukarıdaki kriterleri okurken, hastalığı nedeniyle çalışamayacağı düşünülerek sosyal yardım maaşı bağlanıp da, aslında sağda solda iş takip edip gelir elde edecek kadar uyanık avantacıları düşünüyorum.
Yukarıdaki kriterleri okurken, bilmem kimlerin üzerine mallarını geçirmiş haliyle, bir de sosyal yardım maaşı cilasını üzerine çekenlerin varlığı ile ürperiyorum…
…
Sosyal Devlet olmak hem kolay hem zordur.
Ama yerine göre olmak kaydı ile!
Sosyal yardım maaşı bağlatmak da hem kolay hem zordur.
Raporların, belgelerin altına imza atmak da hem kolay hem zordur.
…
Bu güne kadar bilinmeyen, duyulmayan, varlığından haberdar bile olunmayan nice ‘’sosyal devlet’’ skandallarının, günün birinde o yolsuzluk çuvalına sığmayacağı aşikardır.
Kaldırılan her taşın altından yolsuzluk fışkıran bu ülkede, sosyal yardım maaşının kimlere ‘’hak’’ kimlere ‘’avantadan’’ verildiği de artık sorgulanmalıdır.
Sorgulandığında, devletin ne kadar maddi kayba uğratıldığı da görülecektir.
Dr. H. İlker İpekdal
İletişim: 0542-8529899