Benimkisi de ne merak diyebilirsiniz!
Ama öğrenmezsem de çatlarım işte…
Türkiye’den su gelecek diye isyan edenlerden bahsediyorum!
Ekolojik denge bozulacak diyenler…
Kertenkelelerinin yuvaları bozulacak diye diz dövenler!
Hatta zehirlenebileceğimizi söyleyenler bile çıkmıştı…
Ama en önemlisi şunu söylediler;
“Cenabet gezerim suyunla yıkanmam…
Sidiğimi içerim suyunu içmem…”
…
Yapılan eylemlerde çekilen fotoğraflar arşivde…
Zamanı gelince de çıkıyor işte!
Merak bu ya…
Su geldi, sidiklerini içiyorlar mı!
Ya da suyun geldiği günden itibaren cenabet mi geziyorlar!
Yoksa onlar arka bahçelerinde kuyu kazıp kendi çabalarıyla mı su ihtiyaçlarını karşılıyorlar…
Pankartlara böyle yazıp sokaklarda yürümemişler miydi!
Buyursun açıklasınlar…
Tabi ki açıklayacak bir şeyleri yok, çünkü bal gibi de bu suyu kullanıp onların da hayatlarına kalite geldi!
O zaman çıkıp özür dileyecekler…
Bu işi Türkiye düşmanlığına götürdükleri için!
…
Türkiye’nin Kıbrıs konusunda uyguladığı bir çok politikayı ben de onaylamıyorum…
Bunu söylemek de günah değil, ayıp değil!
Ama Türkiye’nin politikalarını eleştirirken de bunu seviyesiz bir şekilde hakarete çevirmek Kıbrıs Türküne şimdiye kadar hiçbir şey kazandırmamıştır…
Su meselesi uzun vadede nereye kadar gider bilemem!
Ama şu andaki gerçek bizim bu suya ihtiyacımız vardı ve hayat suyu olarak bize ulaştı…
Bundan böyle suyu ekonomiye nasıl kazandıracağız, hangi alanlarda kullanacağız bunu tartışmamız, projeler üretmemiz gerek…
Bunun için de ülkede uzmanımız vardır, onların önünü açmak, yeni projeler üretmek için onları desteklemek en doğru karardır…
Bırakın suyu istemeyen ve çeşitli sloganlarla Türkiye düşmanlığı yapmak isteyenler istedikleri kadar cenabet gezsinler!
Lütfen biz önümüze bakalım…
“Bu memlekette para konuşur”
“Lefkoşa Belediye Başkanı Sayın Mehmet Harmancı;
Ben Dereboyu’nda oturan bir vatandaşım . Bugüne kadar araba park yeri sorunum olmadı. Ta ki Arapların açtığı bu restoran ve bar olan yer açılana kadar.
Şimdi gelen müşterileri ön tarafa da arabalarını park ediyorlar . Kemerli çarşının arkasına da park ediyorlar .
Bu gece restoranın sahibine söylemeye çalıştım bir arabalık yeri boş bıraksınlar diye . Adam resmen bana küfür etti . Ve şöyle söyledi.
“Ben belediyeye para verdim, bu memlekette para konuşur…”
Ve beni oradan kovdu .
Şimdi size soruyorum Sayın Harmancı:
Bir restoran açılırken şehircilik onay vermesi gerekmiyor mu?
200 kişinin geldiği bara en az 50 arabalık park yeri olması gerekmiyor mu?
Bu para ne kadardı ki adam küfür ederek üstüme yürüdü? Ben bu restoranın sahibinin saygısızca bir kadına davranış şeklini kınıyorum.
Yazıklar olsun yine paranın gücü konuşuyor .
Lanet olsun sistemsizliğe…”
(Bilgin GÜNSOY)
“Suriyelilerden beter olacağız!”
“Arkadaşlar, komşularımız dizginlerin tamamını ele almadan bizimle günahlarını bile paylaşmaz bunu böyle bilin!
Gelin bu sevdadan vazgeçin! Ayağınızın altında bastığınız toprağınız, elinizde tuttuğunuz egemenliğiniz varken sonrasında hiç kimsenin sorumluluk üslenmeyeceği sözlere, kağıtlara kanmayınız!
Dünyada olanlardan dehşet duymuyor musunuz? Sonumuz Suriyelilerden beter olur!..”
Gelin bu sevdadan vazgeçin! Ayağınızın altında bastığınız toprağınız, elinizde tuttuğunuz egemenliğiniz varken sonrasında hiç kimsenin sorumluluk üslenmeyeceği sözlere, kağıtlara kanmayınız!
Dünyada olanlardan dehşet duymuyor musunuz? Sonumuz Suriyelilerden beter olur!..”
(Ahmet NİYAZİ)
Bayrak niye yoktu!
Dün dikkatli bir okurumuz arayıp uyarmıştı…
Onkoloji Merkezi’nin açılış törenlerinde niçin her zaman alışık olduğumuz TC ve KKTC Bayrakları yoktu diye…
Biz de dünkü yazımızda bunu sorguladık!
Çok ilginç şeyler öğrendik…
Törenden çok önce iki bayrak ta konuşma kürsüsüne yerleştirilmiş!
Ama her nedendir bilinmez protokolden sorumlu bir kişi gerek olmadığını söyleyip bayrakları toplatmış…
İşte bu fotoğraf da bunu kanıtlıyor!
Bakanlık görevlisi görüldüğü üzere açılıştan sonra kürsüye bayrakları yerleştiriyor ama sonra ortadan kaldırılıyor!
Umarız birisi ortaya çıkar da bayrakların niçin toplatıldığını kamuoyuna anlatır…
“Hırsızın hiç mi suçu yok!”
Ercan’da geçtiğimiz günlerde yaşanan insanlık dramı…
Dün konuyu gündeme getirdik ve epey de okurdan dönüş aldık!
Bazı okurlarımız ise şöyle yorumda bulundular ve sordular…
“Hırsızın hiç mi suçu yok!”
Olmaz olur mu hiç…
En büyük sorumlu onlar zaten ve bunu dünkü yazımızda da vurgulamıştık!
Ama hırsızı suçlarken, hırsıza göz yumanların da en azından hırsız kadar suçlu olduklarını düşünüyoruz…
Eften püften nedenlerle eylem yapanlar, bebelerin kodeste uyuduğu bir olayda ayakta uyudular!
Kim bilir belki de işlerine gelmemiştir diye düşünüyoruz…