Şimdi de ırkçılık mı!

Buraya kadar getirileceğini hiç tahmin etmezdim…
Yaşadığımız süreç artık kaygı verici bir noktaya gelmiştir!
Oysa biz sendikaları demokrasiye inanmış, fikir özgürlüğüne saygı duyan kurumlar olarak görüyorduk…
Ben izlemedim ama izleyenler anlattı;
Geçenlerde iki sendikacı bir televizyon programında gündemi değerlendiriyormuş…
Eylem ve grevlerde ne kadar haklı olduklarını tabi ki!
Hükümeti ve bakanları resmen topa tutmuşlar, her zaman yaptıkları gibi…
Ama bununla da kalmamışlar!
Gazetecilere sataşmışlar…
Ama hangi gazetecilere!
Türkiye’den gelip de burada gazetecilik yapanlara…
Onun için bu işi buraya kadar getirdikleri için kaygı duydum…
En azından kendime adıma;
Hemen her sendikanın başkanı benim dostumdur, yemişliğim içmişliğim vardır!
Ama dostluk ayrı, meslek ve fikirler çok ayrıdır…
Türkiye kökenli olup burada gazetecilik yapmak suç mudur!
İlla ki her gazeteci sizin fikirlerinizi ve eylemlerinizi desteklemek zorunda mıdır yoksa…
Zaten sizi destekleyen onlarca gazeteci varken bu piyasada, Türkiyeli Kıbrıslı ayrımcılığı da ne demekmiş onu çözemiyorum!
Bu şikayetler ırkçılık değildir de nedir Allah aşkına…
Yakıştıramadık doğrusu!
Hele de her konuşmada ‘dostum’ diye hitap eden sendikacılara…
Çok kez yazdık bir daha vurgulamakta yarar var sanırız…
Sendikalar demokrasinin olmazsa olmazlarıdır!
Üyesi olduklarının dışında tüm toplumun haklarını savunmakla yükümlüdürler…
Ama bu hakkı ararken de kimsenin hakkını ihlal etmemek koşuluyla!
İhlal ederseniz, ülkede kaosa oynarsanız birileri de çıkar sizi eleştirir ve bunun için de Kıbrıslı ya da Türkiyeli gazeteci olmaya hiç gerek yoktur…
Nasıl yeri geldiği zaman eylemlerinize destek veriyorsak, beğenmediğimiz, kabullenmediğimiz icraatlarınızı da eleştirmenin ne kötülüğü var ki!
Ayıplıyorum doğrusu…
Hele de dost geçinip, görünce bizi kucaklayanları daha çok ayıplıyorum!
Meğerse sahte kucaklamalarmış hep bunlar…
Sevgili okuyucular;
Bazı sendika ağalarının Türkiye kökenli gazetecileri bile böyle kasıtlı olarak eleştirmeleri de göstermektedir ki oynanan oyun tamamen bir tezgahtır…
Türkiyeli-Kıbrıslı kargaşası kime ne hizmet edecektir bilinmez ama özellikle müzakere sürecinin en hassas noktasında bu ülkenin tek bir şeye ihtiyacı vardır o da birbirini kucaklamak…
Ama samimiyetle!
Sahtekarlıkla değil…
Görüşlere saygı göstererek!
Şu anda aynı gemideyiz ve ortak bir kaderi paylaşıyoruz…
Ötekileştirmek, kendi gibi düşünmeyeni suçlu ilan etmek hele de demokrasi havarileri sendikalara hiç yakışmaz!
 
 
Bu araçlarla öğrenci taşınır mı!
 
Bu fotoğrafı bir okurumuz gönderdi…
Kendi eliyle çekmiş!
Böyle ilkel araçlarda öğrenci taşınır mı diye soruyor…
Lafı elbette öğrencileri koruma altına aldıklarını söyleyen sendikacılara!
Arkasından duman tüttüren, ısıtma ve soğutma sistemi olmayan, artık hurdaya çıkması gereken bu ve bunun gibi birçok araçla ne yazık ki öğrenci taşınıyor…
İyi de bu öğrencilerin hakkını kim arayıp koruyacak!
 
 
 
 
Hükümet suç duyurusunda bulundu!
 
Girne dağ yolundaki ölümlü feci kaza…
Ardından eylemler ve grevler!
Başbakanlık önünde yaşananlar…
Sövmeler, hakaret etmeler!
Sosyal medyada tartışmalar, bel altı vurmalar küfürlü paylaşımlar…
Duyduğumuza göre hükümet bu konuda yeni bir kara üretmiş!
Özellikle bel altı vuran ve eleştirileri hakarete kadar vardıranlar için suç duyurusunda bulunmuş…
Konuyu mahkemelere taşıyacakmış!
Anlayacağınız sinmedi, şimdi yeni bir tartışma cephesi açılıyor…
 
 
 
DAÜ fena karışacak!
 
UBP’nin Mağusa’daki en güçlü isimlerinden…
Yıllarca bakanlık yapmış olan ve sonra da DAÜ VYK Başkanlığına getirilen Mehmet Bayram hiç beklenmedik bir anda dün istifasını verdi!
Açıklamasında rahatsızlık duyduğunu da belirtti…
Peki perde gerisinde neler yaşandı!
Yapılan istihdamlar ya da yapılamayan istihdamlar…
VYK yönetiminden görevden alınanlar ve yerine atananlar!
DAÜ içinde sağcı akademisyen solcu akademisyen kavgaları…
Rektör ile olan sorunlar!
Hepsi bir oldu ve sonuç Mehmet Bayram’ın istifasıyla noktalandı…
Aslında son nokta da konulmadı, asıl kıyamet bundan sonra kopacağa benziyor!
 
 
Tabipler Birliği’nin manidar açıklaması!
 
K.T. Tabipleri Birliği kendilerini üye olmayan hekimlerin KKTC’de mesleğini icra edemeyeceğini açıkladı…
Sağlık Bakanlığını da bu konuda uyardı!
Tamam da zaten bunu bilmeyen mi var…
Asıl para karşılığı sahte rapor yazanlar ve bazı eczanelerle anlaşma yapan hekimler için de bir açıklama yapmalarını beklerdik!
Ne yazık ki yıllardır bu sorun yaşanıyor ama kendilerine ilgili dairelerden yazılar gittiği halde bir türlü işin üstüne gitmiyorlar…
Hatta ve hatta para karşılığı yazanlar bu ülkede çeşitli örgütlerde onur kurullarında bile gösteriliyor!
Kayıt dışı hekimlere hayır…
Ama sahte rapor yazan hekimlere de iki kere hayır!
 
 
 
Ankara da ne dediğini bilmiyor!
 
5’li konferansta Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katılacak olması ortalığı epey şenlendirdi…
Herkesten kendince bir yorum geliyor!
Bu arada Erdoğan’ın danışmanının çözüme çok yakın olunduğu açıklaması da önemli bir gelişmeydi…
Çünkü bunu söyleyen eften püften bir makam değil Cumhurbaşkanlığı makamıydı!
Sonra Türkeş’ten açıklamalar gelmeye başladı…
Türkeş, Akıncı ve KKTC vurgusu yaptı!
Sonra da dün başka Rum yönetimini eleştirerek başka yollardan bahsetti…
Demek ki sadece bizim değil!
Ankara’nın kafası Kıbrıs konusunda epey karık ve bir öyle bir böyle açıklamalarla bunu belli ediyor…
Hakkımızda hayırlısı artık!
 
 
670 kez sınır ihlali nasıl olur!
 
Dünkü gazetelerde vardı…
Güney’de cinayet işleyen bir şahıs sahte pasaportla tam 670 kez sınır ihlali yapmış ve sonunda yakayı ele vermiş!
İnanılır gibi değil…
Bir insan nasıl olur da sınırı bu kadar çok ihlal eder ve sahte pasaportu hem Türk polisine hem de Rum polisine yutturur!
Demek ki ortada bir güvenlik zafiyeti var…
Ve bunun tek çaresi de iki tarafın polisinin kesinlikle işbirliği yapması!
Aksi halde sınırlar eleğe dönüşür ve güvenlik zafiyeti kötü olaylara yol açabilir…
 
 
Politis yazdı biz kavga ettik!
 
Güney’de yayınlanan Politis Gazetesi Sendikal Platformun eylemlerine destek için ‘Yanınızdayız’ başlığını Türkçe olarak manşetinden verince ortalık bir kez daha karıştı!
Yine her kafadan bir ses çıkıyor…
Herkes birbirini suçluyor!
Çünkü toplum olarak bizim tek işimiz tartışmak, fikir beyan edip başkalarınınkini ağır dille eleştirmek…
Sendikal Platformun bir çok eylem biçimine katılmamakla beraber Politis’in bu başlığını destekliyorum…
Bir Rum gazetesinin manşetinde Türkçe başlık kullanması bile önemli gelişmedir çünkü!