“Allah insanı buralara düşürmesin ama buraları da eksik etmesin…”
Hiç unutamam bu sözünü…
O zaman çok küçük olduğumuz için pek da anlamazdık bunun manasını ama yaş ilerleyince daha bir anlıyor insan büyüklerinin sözlerini ve nasihatlarını…
Eskiden Türkiye’de özellikle devlet ve sigorta hastanelerinin içine girmek büyük cesaret isterdi…
Hani o klasik hastane kokusu vardı ya insanın içini bayıltır, midesini kaldırırdı!
Ve 80 milyonluk Türkiye sağlıktaki bir çok sorununu aştı, hastaneler artık çok daha çağdaş bir hizmet veriyor ve sistem tıkır tıkır işliyor…
…
Biz ise sadece topu topu 300 bin kişi!
300 bin insanın yaşadığı küçük bir ülkenin sorunu mu olurmuş?
Oluyor işte!
Hem de arkanızda maddi ve manevi desteğini esirgemeyen bir Türkiye bile varken sorunlar çözülmüyor aksine kördüğüm haline geliyor!
Atılan her adım yanlış, ağızdan çıkan her kelime yalan dolan…
Kanser konusu malum;
Kanser hastaları için üç-beş ay gibi kısa bir sürede kocaman bir hastane yapılıyor ama gazete başlıklarına bakınız:
“Hastane ve ama hekim yok!”
İyi de madem ki içine hekim bulamayacaksın neden yaptın ki o hastaneyi?
Biri bunu anlatsın lütfen!
…
Artık ilgili devlet birimlerinden ve siyasilerin inandırıcılığı kalmadı peki ilgili senduka sistem konusunda nasıl bir soru yöneltiyor:
“Devlet nasıl bir sağlık sistemi istiyor?”
Devlet bilmiyor ki buna cevap versin, peki ilgili sendika nasıl bir sistem istiyor?
Ya da buna katkı koyuyor!
Ya da ilgili sendika gerçekten sağlıkta sistemin düzelmesini istiyor mu?
Onlara da açıkça biz şu soruyu soralım;
“Siz ne kadar maaş istiyorsunuz?”
Ya da;
“Maaşlar ne kadar yükseltilirse özelde çalışmaktan vazgeçip devletteki görevinizi layıkıyla yerine getirirsiniz?”
…
Son birkaç aydır sağlık konusunda bizden daha fazla yazı yazan yok!
Doktoru, hemşiresi, çalışanı hatta bazen siyasetçisi bizi arıyor ve sağlıktaki sorunları biz de kaleme alıyoruz…
Hastane ve sağlık ocaklarında yaşanan sorunlar, eksiklikler, hatalı teşhisler, yolda ambulansta ölen hastalar…
İhalesiz ikinci el cihaz alımları, bazı şirketlere sağlanan rantlar…
Peki sonuç;
Koskocaman bir hiç!
Açıklama yapmaya bile cesaretleri yok, çünkü söyleyecek sözleri de yok!
Peki devletin ilgili ağımsız kurumları ne yapıyor?
İşte asıl sorun da burada yatıyor!
İcraat yok, denetim yok böyle olunca da suistimal çok!
…
Yıllarını sağlık sektörüne vermiş ve hala resmi görevli olan bir okurumuz son yazdıklarımızdan etkilenmiş ve görüşlerini iletmiş…
Aslında bilmediğimiz şeyler değil ama devletin içinden birisi olduğu için görüşleri önemli…
Daha da ileri gitmiş ve artık burada Sayıştay gibi çok önemli bir kurumun devreye girmesini bile istemiş…
İşte o yazı;
“Sayın Levent Özadam, Sağlık Bakanlığı konusunda olaylar daha büyüktür lütfen Sayıştaylığı göreve çağırın!
Ben kamu görevlisiyim özellikle 24 yılımı Sağlık Bakanlığı merkez ve dairelerinde çalışarak geçirdim en kötü dönemini yaşıyor ve ben çok üzülüyorum onca arkadaşın emeğine yazık! Lütfen konunun üzerine gidin.
Orada bazı yöneticiler çetesini kurdu adeta beraber yiyip içiyor, çalışanının kocasına ihalesiz para kazandırılıyor!
Hastane otomasyonu için bilgisayar donanımları için ödeneği hep oraya aktarıyor ödenek yoksa fondan ödetiyor, doktorlara kendi tercih ettiği firmadan tıbbi malzeme aldırtıyor doktor tercih etmezse ameliyatta dahi olsa malzemeyi önünden toplatıyor!
Lütfen beni deşifre etmeyin ailece zarar görürüm, kimsenin zarar görmesini istemiyorum ama bunların saklı kalması vicdanımı sızlatır.
Bunu vatandaşlık görevi sayıyorum size güvenerek çok teşekkür ederim…”
…
Burada bize tek bir şey kalıyor;
Sağlık çalışanını da dediği gibi Sayıştay’ı göreve çağırmak!
Çünkü ne yazık ki elimizden başka bir şey gelmiyor…
Yüzde 90 ne yapacak?
Anayasa Mahkemesi’nin kararı ortada;
Devlette çalışanlar özelde çalışamaz, çalışırlarsa suçtur!
Serbest Çalışan Hekimler Birliği’nin Sağlık Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı’na karşı açtığı dava da devam ediyor…
Büyük ihtimalle de kazanacaklar!
Hem devlette hem özelde çalışan hekimler ise hep şöyle kendilerini savunuyorlar;
“Devlette çalışanların yüzde 90’ı özelde de çalışıyor!”
Ne ciddi savunma değil mi?
“Yüzde 90 hekim suç işliyor” diyorlar aslında!
Bakanlık da zaten suçu teşvik etti ve yeni yasa geçinceye kadar suç sayılmayacağını açıkladı…
Ama şunu hiç düşünmüyorlar;
Serbest Hekimler davayı kazandıktan sonra yüzde 90 hekim ne yapacak, devlette mi kalacak yoksa özelde mi?
Siz asıl o zaman düşünün bir devlet hastanelerinin durumunu!
Memur öğretmenler ne olacak?
Tıp-İş Başkanı Sıla Usar İncirli haklı olarak soruyor;
Herkes ikinci iş yapan doktorların peşine düştü, peki diğer kurumlardaki ikinci iş yapanlar ne olacak diye!
Özellikle de öğretmenler…
Aralarında dershane sahipleri bile var bu da bilinen bir gerçek!
Hatta kamu çalışanlarının yarısından fazlası ikinci iş yapıyor ve kimsenin umurunda bile değil…
Doktorlarla ilgili tek farkı konunun mahkemeye taşınmaması!
İşte burada da ilgili sektörler devreye girecek ve piyasayı alt üst eden devlet çalışanlarının ikinci iş yaptıklarını mahkemeye taşıyacaklar!
İşte o zaman görün bakalım bu ülkede işsizlik diye bir şey kalacak mı?