SAVAŞ

Covid-19’la savaş halindeyiz.Namı diğer Corona Virüs.

Belki top tüfek yok ama sonunda yaşamınızı tehdit eden , hayat kalitenizi bozan ve her an sizede zarar verebilecek hatta ölümünüze sebep olabilecek bir durum sözkonusu.

Ölenler, yaralananlar hatta sakat kalanlar var.

Hastahaneler birçok ülkede hastalara yer ve solunum cihazı bulmakta zorlanıyor.

Bizim durumumuz kısmen daha iyi olsada savaş henüz sona ermiş değil.

Her savaşta olduğu gibi bu savaşı kazanmak içinde şartlar belli.

Disiplin ve emirlere riayet.

Ya uyacağız hayatta kalacağız yada zaiyat vermeye devam edeceğiz.

Cephede ön saflarda olanlar beyaz gömlekliler.

Virüsle göğüs göğüse çarpışan onlar. Onların hakkı ödenmez ama biz cephe gerisinde bu savaşın içinde olanlarında hem beyaz gömleklileri hemde tüm sevdiklerimizi korumak için yapması gerekenler var.

Ve evde kalmak bunlardan en önemlisi.Sosyal mesafenin korunması ve maske takmak diğer 2 önemli uymamız gereken kural.

Koronavirüsün yaygınlaşması ve araştırmaların artmasından sonra Dünya sağlık örgütünün bugünkü son uyarısına görede artık bu iş genç yaşlı dinlemiyormuş.

65 yaş üstü kadar 30 ‘lu, 40’ lı ,50’ li yaşlarda hastalıktan muzdaip önemli bir kesim sözkonusu.Dolayısı ile corona artık yalnız yaşlıları öldürmüyor.

Bundan dolayı firarileri ve savaş suçlularını saymazsak birçoğumuz evlerimize kapandık.

Böylelikle savaşı kazanmak için birtaraftan varımızı yoğumuzu ortaya koyan ve deyim yerindeyse düzenli orduda yer alan bizler bu vesile ilede evlerimizde daha fazla zaman geçirmek zorunda kalıyoruz.

Birçoğumuz bir taraftan yaşamak ve yaşatmak için bu savaşa devam ederken bir taraftanda evlerimizde yapmamız gereken ama sürekli ertelediğimiz işlerimizide yapacak bol zaman bulduk.

Bu işten en çok kim memnun derseniz.Tabii ki hanımlarımız.Bugüne kadar en çok kendilerinin üstlendiği ev işlerinin birçoğunu artık kocaları yapıyor.

Bulaşık yıkayanlar, ütü ,yemek yapanlar bunları sosyal medyada paylaşanlarda günden güne artıyor.

Açıkçası bu işte bulaşıcı olsa gerek bende taş fırın erkekliği bir kenara bıraktım.

Öyle ya hayat müşterek.

İyi günde kötü günde dedik birkere…

Benimde payıma bugün nane ayıklamak düştü.Eşimin ‘’Bekle kahvaltımı yapayım sana yardım ederim’’ ısrarına rağmen ‘’Yok sen rahatsız olma ben yapar bitirim’’ dedim.İyi kötü görevi layıkı ile yerine getirdik.

Tabii bir tek ev işleri değil ustalaştığımız konu.

Evlerimizi günlük yaşamdaki alışkanlıklarımıza görede dzayn edip kullanmaya başladık.Mesela evin etrafını çepeçevre dönen balkon bugünlerde yürüyüş güzergahım.Her gidiş geliş 80 m.30 kez gidip geldik mi 2 .4 km .Buna 3 kat merdiven çıkıp inmenin skuad yapmaya karşılık geldiğinide düşünürsek fena değil.

Tabii tüm bunlara ek Virüsler konusundada birçoğumuz master tezi hazırlayacak duruma geldi dersek yeridir.

İşin başındaki bilgi kirliliğide bu konudaki araştırmalar ilerledikçe yerini daha sağlam bilgilere bırakmış durumda .

Böyle olunca daha bir temkinli olmak zorunda kalıyor insan.

Artık sosyal mesafeye daha fazla dikkat ederken , yaptığımız alışverişlerden sonra eve girmeden önce ambalaj paketlerini dahi dezenfekte etmeye başladık.

İşin psikolojik boyutu açıkçası beni düşündürüyor.Bunun bir paranayoya dönmemesinide sağlamak zorundayız.Çünkü bir tek biz değil çocuklarımızda bunları görüyor ve yaşıyorlar.

Zaman zaman acaba işi fazlamı abartmaya başladık dediğimde olmuyor değil.Ama Dünyada yaşananları gördükçe bu düşüncemdende vazgeçiyorum.

Salgının ilk başladığı günlerde sadece hasta olan kişilerin maske takması salık verilirken şimdi kalabalık ortamlara girecek her kişinin mutlak surette maske takmasının gerekli olduğu söyleniyor.

Neden ?

Çünkü virüsün yalnızca hapşıran, öksüren, tıksıranlardan değil virüsü almış taşıyıcı olan ama herhangi bir belirti göstermeyen kişlilerdende bulaştığı artık kesinleşmiş durumda .

Yani markette, pazarda ,banka kuyruklarında yan yana durduğunuz kişilerde hastalık belirtisi olmamasına rağmen taşıyıcı olduğundan sizi bulaştırma riski var.

Ve onu öldürmeyen seni öldürebiliyor ne yazık.

Kaldıki yapılan bazı araştırmalar ayni ortamda bulunduğunuz fakat hastalık belirtisi bulunmayan taşıyıcı hasta kişilerin illaki hapşurması yada öksürmesi ilede değil normal konuşması ilede bu virüsün bulaşma ihtimali olduğu tebit edilmiş.

Birçoğumuz neredeyse artık market ,pazar ,banka gibi birçok kişinin içiçe bulunduğu yerlere gitmek istemiyor.Kalabalık yerlere girmekten kaçar olduk.

Durum vahim yani.

Bu yeni durum ne yalan söyleyim benide daha çok tedirgin etmiş durumda.

Marketlerde daha az kişi olur diye sabah saatlerini tercih etmeme rağmen bu yeni bilgi ile hiç gitmemenin daha doğru olacağını düşünerek dün bizde listemizi yapıp markete mesaj olarak ilettik.

Sağolsunlar kendi marketlerinde bulunmayan siparişlerimizde tedarik ederek bize ulaştırdılar.

Ellerinde eldivenleri ve maskeleri ilede önlemlerini almış olmaları güven vericiydi.Biz yinede tüm paketleri bir süre dışarda bekletip dezenfekte ederek içeri almayı ihmal etmedik.Naylon poşetleri çamaşır suyu katkılı suya batırıp tele kurumaya asmak açıkçası psikolojimi bozsada bu virüsle ilgili savaş konusunda bunun dahi yapılması bir zorunluluk gibi duruyor.

İş bu kadarla kalmıyor tabii.Zaman geçtik sonra savaşın size dayattığı yeni eylem planlarını yapıp hazırlıklı olup zamanı gelince uygulamaya koymanız lazım.

Market işlerini, Pazar işlerini ,banka, elektrik işlerini belki temassız yada az temaslı şekilde halledeceğizde uzayan saçlara baktığımda bu saç işine nasıl bir çözüm bulacağız o iş endişe konusu.

Kafada saç olmayanlar için çözüm daha basit.Evdede olsa sorunlarını çözebilecekler.Ama henüz saçı olanlar için durum açıkçası içaçıcı değil.Ya tümden sıfıra vuracaklar yada berbere gidecekler.

Fakat endişe veren durum şu ki berber koltuğuna oturduğunuzda berber ile sosyal mesafeyi koruma olanağı yok.Kaldı ki birçok kişi ile temas edecek olan berber riskli grupta ve bulaş olma ihtimalide yüksek.

Sosyal medyaya bakıyorum bazıları işin kolayını evde bulmuş.Kafayı sıfıra vurmuşlar bile.

Sıfırsa sıfıra vuracağız.Asker traşı yani.

Olan berberlere olacak ama yapacakta çokta fazla bir şey yok.Birçok sektör yeni baştan şekillenecek .Berberlerde bu dönüşümün içinde yer almak zorunda.

Diyeceğim şu ki bu savaşın ne zaman biteceği belli değil.Bu savaşı daha az zaiyat ile galip bitirmenin şartı ise belli.

Kurallar uymak ve tedbiri elden bırakmamak.Rehavete düşmemek.

Sıkılacakmıyız.Belki Evet.Evde mi oturacağız.Evet.Hem kendimiz hemde sevdiklerimiz için bunu yapacağız.

Bir Doktor arkadaşımında dediği gibi evde olmak yoğun bakımda olmaktan iyidir.

Yoğun bakımında nasıl bir yer olduğuna tanık olan biri olarak diyorum ki inanın ki doğru söylüyor.